*Yüksek Mühendis Hüseyin Hüsnü Gürel'den TÜBİTAK'a: "Erzincan da Doğalgaz arama ve afetlere karşı önlem süreci başlatılmalıdır."
***
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Başkanlığı’na
ANKARA
İlgi : 16 Ekim 2008 Tarih ve B.02.1.TBT.0.06.03.00.165 -754 Sayılı yazınız,
Konu : 10 Ekim 2008 tarihli rapor sunumu ve başvurumuz,
İlgide kayıtlı başvurumla alakalı olarak tarafıma gönderilen; Araştırma Destek Programları Başkanı Prof. Dr. M. Arif Adlı imzalı cevabi yazıda: “Kurumumuza yazıyla iletilmiş önerinizle ilgili olarak TÜBİTAK tarafından, bireysel araştırma projelerine destek verilmemesi nedeniyle, herhangi bir girişimde bulunulması söz konusu olamamaktadır. Çalışmanıza Kurumumuz tarafından maddi veya teknik yardım sağlanması ancak önerilerinizi bu konuda yetkin bir ekiple vermeniz ve TÜBİTAK proje değerlendirme süreci sonunda desteklenmesine karar verilmesiyle mümkün olabilir. … Bilgilerinizi saygılarımla rica eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim” denilmektedir.
OYSA:
1. Benim taraf ve Kurumunuza sunduğum raporda; Marmara Bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasında (yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına oluşan çok korkunç afetler konusu ve Erzincan Ovasında) zengin “Doğalgaz yatağının varlığı” açıklanmakta, Kurumunuza ihbar edilmekte ve konuyla ilgili gerçekler yazılı belgelerle bilimsel olarak ortaya konularak ispatlanmaktadır.
2. İlgi yazınızın ikinci paragrafında yer alan: “Çalışmanıza Kurumumuz tarafından maddi veya teknik yardım sağlanması ancak önerilerinizi bu konuda yetkin bir ekiple vermeniz ve TÜBİTAK proje değerlendirme süreci sonunda desteklenmesine karar verilmesiyle mümkün olabilir” denilmekle, benim maddi destek bağlamında her hangi bir talebim, ihtiyacım ve beklentim yoktur. Teşekkür ederim.
3. Mahallinde bir inceleme-soruşturma ve görgü tanıklarıyla görüşme gereği duyulduğu takdirde; Bu görev kurumunuzca görevlendirilecek uzman-teknik personel tarafından yapılmalıdır. Zira benim yaptığım vatandaşlık görev ve sorumluluğu buraya kadar olup; Bundan sonraki yasal sorumluluk ve yükümlülük kurumunuza ait olacaktır.
Ülkemizin “doğalgaz” konusunda çok büyük sıkıntı içinde bulunduğu ve meydana gelen korkunç afetler nedeniyle büyük kaygılar yaşadığı bilinen bir gerçektir; Raporumda açılanan bilimsel ve teknik hususlar üzerine gidilmesi resmi, yasal ve sosyal bir sorumluluktur diye düşünmekteyim.
NETİCE VE İSTEK:
Kurumunuza sunulan 10.10.2008 tarihli raporun, teşkil edilecek bir “yetkin kurul” tarafından bütün belge ve ekleriyle incelenmesini; Benim de bu heyete mutlak surette davet olunarak görüşlerimin alınmasını; Kurul’un ikna olması halinde derhal “doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetlerin önlenmesi ve Erzincan Ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağından istifade edilmesi için” ilgili kurum ve yetkili makamlar nezdinde acil bir “doğalgaz arama” ve “afetlere karşı önlem” faaliyet sürecinin TÜBİTAK öncülüğünde başlatılmasını arz, teklif ve talep ederim.
SAYGILARIMLA,
Hüseyin Hüsnü GÜREL, İnş. Yük. Müh., (İTÜ-1953)
ADRES: Ahenk Sokak No: 10/11, Çankaya / ANKARA
E.mail: hhgurel@hotmail.com, WEB : http://www.milliservet.blogspot.com/
TEL: 0312.418 12 37
ÖNEMLİ NOT: Bu yazı 01 Aralık 2008 Tarih ve 14325 Sayı ile TÜBİTAK evrakına elden teslim edilmiştir.
1 Aralık 2008 Pazartesi
21 Kasım 2008 Cuma
BU GERÇEKTİR. HÜKÜMET UTANSIN !...
03.11.2008 10:47 tarihinde Prof. Dr. Salih Ziya KONYALI Yazmış; Cevap Yaz
Sayın Hüseyin Hüsnü GÜREL'in her satırı gerçek, doğru, isabetli ve hükümeti harekete geçirmesi gereken raporunu 549 mebusa bizzat gönderdim. Beklentim derhal harekete geçişlmesi ve bölgede var olan rezervin en kısa sürede ortaya çıkartılarak halkın hizmetine sunulması idi. Fakat onlar, vatan, millet ve halk için bunu yapmak yerine; Halka ihanet ve zulüm anlamına gelen devasa (insanlık dışı) zammı yapmayı tercih ettiler. Kaldı ki, Avrupanın en uc köşesinde tonu 66 dolara kullanılan doğalgazın ülkemizde 270 doları aşan bir fiyata alınıp-satılması utanç verici bir suçtur. Milli kaynaklara bu denli kayıtsız kalan ve dışa bağımlılığı marifet sayan AKP ve hükümetini şiddetle kınıyor ve zerre kadar insani sorumlulukları varsa Erzincan da var olan doğalgazı çıkartmaya davet ediyorum. Okuyanlara saygılar. http://haberbankasi.com/haberoku.php?t=BU_GER%C7EKT%DDR._H%DCK%DCMET_UTANSIN_!...&haber=1657144
***
Telefonla ulaştığım sayın H. Hüsnü Gürel, konu hakkında oldukça heyecanlı ve ısrarla iddiasını sürdürüyor. Yıllarını mesleğine adamış, vatansever bir büyüğümüz olan Sayın Gürel'e sonsuz teşekkür eder, iddiasının gerçekle buluşması halinde ülkemize en büyük katkılardan birisini yapmanın onurunu taşıyacağına inancımızı dile getiririz. TOGEÇ
03.11.2008 10:47 tarihinde Prof. Dr. Salih Ziya KONYALI Yazmış; Cevap Yaz
Sayın Hüseyin Hüsnü GÜREL'in her satırı gerçek, doğru, isabetli ve hükümeti harekete geçirmesi gereken raporunu 549 mebusa bizzat gönderdim. Beklentim derhal harekete geçişlmesi ve bölgede var olan rezervin en kısa sürede ortaya çıkartılarak halkın hizmetine sunulması idi. Fakat onlar, vatan, millet ve halk için bunu yapmak yerine; Halka ihanet ve zulüm anlamına gelen devasa (insanlık dışı) zammı yapmayı tercih ettiler. Kaldı ki, Avrupanın en uc köşesinde tonu 66 dolara kullanılan doğalgazın ülkemizde 270 doları aşan bir fiyata alınıp-satılması utanç verici bir suçtur. Milli kaynaklara bu denli kayıtsız kalan ve dışa bağımlılığı marifet sayan AKP ve hükümetini şiddetle kınıyor ve zerre kadar insani sorumlulukları varsa Erzincan da var olan doğalgazı çıkartmaya davet ediyorum. Okuyanlara saygılar. http://haberbankasi.com/haberoku.php?t=BU_GER%C7EKT%DDR._H%DCK%DCMET_UTANSIN_!...&haber=1657144
***
Telefonla ulaştığım sayın H. Hüsnü Gürel, konu hakkında oldukça heyecanlı ve ısrarla iddiasını sürdürüyor. Yıllarını mesleğine adamış, vatansever bir büyüğümüz olan Sayın Gürel'e sonsuz teşekkür eder, iddiasının gerçekle buluşması halinde ülkemize en büyük katkılardan birisini yapmanın onurunu taşıyacağına inancımızı dile getiririz. TOGEÇ
17 Kasım 2008 Pazartesi
DEĞERLİ BASINIMIZ VE KAMUOYUNA AÇIKLAMA
“TÜRKİYE PETROLLERİ (TPAO) GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN ERZİNCAN OVASI VE CİVARINDA PETROL VE DOĞALGAZ ARAMA FAALİYETLERİNİN SÜRDÜRÜLMESİ KARARI MEMNUNİYETLE KARŞILANMIŞTIR.”
İnternette yayınlanan TPAO Genel Müdürlüğü’nün 24.10.2008/019229-3690 sayılı cevabi yazıları ile bu Genel Müdürlükçe Erzincan ovası ve civarında petrol ve doğalgaz arama çalışmalarının sürdürüldüğü konusunda verilen bilgi; çok büyük memnuniyetle karşılanmış ve yayınlanan 10.10.2008 tarihli rapor Türk ve Dünya kamuoyunda büyük bir ilgi görmüştür. .
TPOA Genel Müdürlüğünce bu tarihe kadar Erzincan ovasında hiçbir ciddi petrol ve doğalgaz araması yapılmamış olduğundan Erzincan ovasında petrol ve doğalgaz aramalarına bu tarihten sonra sürdürüleceği anlaşılmaktadır. Esasen, Erzincan ovasında zengin doğalgaz yatağının varlığı kesin olarak belirlenmiş olduğundan; TPAO tarafından bu doğalgaz yatağının hangi derinlikte bulunduğu ve nerelere kadar devam ettiği konusunda araştırma yapılacaktır.
Son zamanlarda doğalgaz fiyatlarının anormal ölçüde artması sebebi ile Erzincan ovasında varlığı belirlenmiş doğalgaz yatağından bir an önce üretim yapılması fevkalade önem kazanmıştır; Yetkili Makamlarca ve TPOA Genel Müdürlünce gerekli çabanın gösterilmesi ile Ülkemiz çok bol ve çok ucuz doğalgaza kavuşmuş olacaktır.
TAMAMLAYICI BİLGİLER
VE YENİ GELİŞMELER:
Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasında yeraltı kil tabakaları arasında düdüklü tencerelere benzer ortamlarda deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce doğalgaz patlamaları meydana gelmektedir.
Bu patlamalar ile suya doygun zeminlerde meydana gelen canavarlar kudretindeki sıvılaşma olayları ile zeminler aşağı doğru itilmektedir. Zeminlerin itilmesiyle yüzey arazi deniz gibi dalgalanarak kıyametler koparcasına korkunç afetler meydana gelmektedir.
Deprem hareketleri başlamadan önce yeraltı doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu korkunç afetlerin deprem olaylarıyla hiçbir ilgisi yoktur.
Depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu korkunç afetlerin çeşitli teknik tedbirlerle önlemek mümkündür. Bugüne kadar yalnız Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT’ın 499 sene önce meydana gelen 1509 depreminde; İstanbul’un çeşitli yerlerine 400 kuyu kazdırmış, bu kuyular ile; yer altı düdüklü tenceresine 400 delik açılmış; bu kuyular denge bacası görevi yapmış ve Osmanlı Padişahı bu kuyular ile yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sarsıntılardan İstanbul’u kolayca kurtarmıştır.
Erzincan ovasında depremler esnasında gökte doğalgazın alev ile yanması ile gökyüzünün saatlerce ve günlerce kızıl renge büründüğü; deprem geceleri gökte yanan doğalgazın ısısıyla trilyonlarca m3 çok soğuk hava ısınması ile ve ovadaki karların erimesiyle; bu ovada zengin doğalgaz yatak varlığı kesin şekilde belirlenmiştir.
Erzincan ovasında her depremde Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacından çok fazla gökte doğalgazın yandığını; bu doğalgaz yatağı ortaya çıkarıldığı takdirde; Ülkemizin bütün doğalgaz ihtiyacı karşılandıktan sonra fazla doğalgazın harice ihraç edileceği; bu çok zengin doğalgaz yatağı ile Ülkemizin ve Erzincan’ın kaderi değişeceği; Ülkemizin doğalgaz bakımından dışa bağımlılıktan kurtulacağı; yüz binlerce iş imkânı sağlanacağı; etrafı dağlar ile çevrili Erzincan ovasındaki bu doğalgaz yatağının erozyon aşınmasına karşın çok mükemmel şekilde korunduğu; masa başında oturarak bu konudaki gerçekleri anlamak mümkün olmadığı; mahallinde yapılacak bilimsel araştırma, soruşturma ve görgü tanıkları ile görüşme ve bu konudaki yazılı belgelerin incelenmesi ile bu konulardaki gerçeklerin öğrenileceği; bu konularda tarafımdan düzenlenen 10.10.2008 tarihli rapor Yetkili Makamlarına ve ilgili devlet kurumlarına ve kuruluşlarına sunularak; bu konulara ilgi gösterilmesi ve bu konularda yardımcı olunması dileğinde bulunulmuştur.
Bu rapor http://www.milliservet.blogspot.com/ internet (WEB) adresinde açıklanıp yayınlanarak Kamu oyuna duyurulmuş ve kamuoyu bilgilendirilmiştir. .
Bugüne kadar; Erzincan ovasından geçen faylar sebebiyle bu ovada petrol ve doğalgaz yatağının bulunmadığı ileri sürülmüştür. Tarafımdan düzenlenen 10.10.2008 tarihli raporda açıklandığı gibi; Arabistan platosu Anadolu’yu ve Erzincan ovasını muazzam kuvvetler ile itmektedir. Bu itme ile Anadolu her yıl Yunanistan’a doğru 2,5 cm. kadar yaklaşmakta ve her yıl Erzincan ovası 1-2 cm. kadar daralmakta ve Munzur Dağlarıyla Spikor dağları her yıl birbirine 1, 2 cm kadar yaklaşmaktadır. Arabistan platosunun Erzincan ovasını muazzam kuvvetlerle itmesiyle Erzincan ovasındaki fay yüzeyleri çatlıyarak kırılmakta ve fayların kırılmasıyla depremler meydana gelmektedir. Depremler esnasında çatlayan faylardan kaçan doğalgaz kaçakları deprem olayı olup bittikten sonra bu fay çatlakları kısa sürede vana gibi kapandığından doğalgazın dışarı çıkmasına izin verilmemektedir. Bu nedenle Erzincan da yeniden bir depremin meydana geleceği tarihe kadar 40-50 sene gibi çok uzun müddet faylardan doğalgaz çıkmadığından bu ovadaki doğalgaz yatağının zenginliği çok mükemmel şekilde korunmaktadır.
Erzincan ovasındaki faylar depo görevi yapmakta ve bu fayların içi Endonezya da ve Malezya da olduğu gibi tıka basa petrol ve doğalgaz ile dolu bulunmaktadır.
Erzincan ovasında açılacak petrol kuyuları ile petrol ve doğalgaz artezyen şeklinde fışkıracak ve çok ekonomik üretim yapılacaktır.
AÇIK TEŞEKKÜR
Maden Mühendisleri Odası Başkanlığının internette yayınlanan 27.10.2008/1807 sayılı yazıları ile Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin önlenmesi ve Erzincan ovasındaki doğalgaz yatağının ortaya çıkarılması konularında tarafımdan düzenlenmiş olan 10.10.2008 tarihli bu raporun incelendiğini; bu konulara her türlü yardım ve desteğin verileceği bildirilmiştir. Maden Mühendisleri Odası Başkanlığı Ülkemize ekonomik katkı sağlamak için gerekli ilgi, vatanseverlik ve yüceliğini göstermiştir. Maden Mühendisleri Odası Başkanlığının gösterdiği bu çok büyük ilgi ve gösterilen bu tutum daima şükranla anılacaktır.
İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ’NE BU KONUDA BİLGİ
SUNULDU
Ankara’da Yüksek Mühendisler Birliği İTÜ Evinde; İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Sayın Muhammed ŞAHİN; Teknik Üniversitenin hedefleri konusunda 8.11.2008 tarihli verdiği konferansta; İstanbul Teknik Üniversitesinin Araştırma Üniversitesi haline getirileceğini; insan ile ilgili yatırımlar yapılacağını; 20 yılda İstanbul’un yeniden inşaa edileceğini ve Ülkemizin kalkınması için TÜBİTAK ile işbirlikleri yapılarak; Ülkemiz için çok büyük projeler üretileceği konusunda fevkalade önemli bilgiler vermiştir.
Sayın Rektör Muhammed ŞAHİN‘e; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamaları ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği; deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu afetlerin deprem olayları ile ilgisi olmadığı ve Erzincan ovasında Ülkemizin bütün doğalgaz ihtiyacını karşılayacak ölçüde çok zengin doğalgaz yatağı varlığı konusunda kısa bilgiler arz edilmiş ve bu konuda tarafımdan düzenlenen 10.10.2008 tarihli rapor verilerek; bu konuya ilgi gösterilmesi ve yardımcı olunması istenilmiştir.
Mezun olmakla iftihar ettiğim İstanbul Teknik Üniversitesine; bu Üniversitenin Sayın Rektörüne; dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yer altı düdüklü tencerelerine benzer kapalı ortamlarda doğalgaz patlamaları ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği; depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; alınacak teknik önlemler ile bu korkunç afetlerin önleneceği ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığı konusunda fevkalade çok önemli ve çok büyük bir proje sunulmaktadır.
Marmara Bölgesiyle Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin önlenmesi ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığı konularında; bütün vatandaşlarımızın yakın ilgi göstermesi ve bu konulara yardımcı olunması; yurttaşlığın kutsal görevi olarak kabul edilmelidir.
Hüseyin Hüsnü GÜREL
Yük.İnş.Müh. (İTÜ-1953)
*****************************
YANKILAR VE YORUMLAR:
Sayın Hüseyin Hüsnü GÜREL, Yüksek Mühendis, Ankara-TÜRKİYE
Türk dünyasının lider kurumu ve uluslararası en güçlü lobisi olan "TURKISHFORUM" da 'ilgi' raporunuz yayınlandı. Bunu nasıl başardınız bilmiyorum. Ama sonuçta sizi kutlarım. Sadece bu bile çok büyük bir başarı. Eminim bu rapor devlet-hükümetin ilgisini çekecek ve (belki) bir süre sonra konuyla ilgili çalışmalar başlatılacaktır. Belki diyorum, zira benzer bilimsel çalışmalardan (ben, TÜRKİYE'de olduğum süre içinde) müspet bir sonuş alamadım ve gerekli ilgiyi göremedim. Şimdi yurt dışındayım. Mamafi, Şu an itibarıyla yazınız ve raporunuzu 100'e yakın devlette en az 3 milyon Türk'ün okuduğunu sanıyorum. Ancak, bu yeterli değil. Kullandığınız teknik, üslup ve harika web sitenizden, popülizm sevdalısı olmadığınız açıkça anlaşılıyor. Bence, bu iddianızı destekleyici bulgular, somut veriler ve yeni belgelerle sürdürmelisiniz. İleride size bazı teknik sorular yöneltecek ve mümkünse cevap bekleyeceğim. Makul ve mukni bulursam size destek olabileceğimi düşünüyorum. Bilvesile sizi kutlar, özgün çalışmalarınızda başarılar dilerim. Kardeşim. Prof. Dr. Salih Ziya Konyalı, Newyork City//ABD ::: 16 Ekim 2008
***
Kimden: Feridun Erman (ermanferidun46@hotmail.com)
Gönderme tarihi: 06 Kasım 2008 Perşembe 09:16:14, Kime: hhgurel@hotmail.com
Sayın Gürel , Bu yolda aşama kaydettiğinizi görüyorum. Eğer bürokratik bir takım engeller aşılabilirse ülkemize büyük hizmetlerde bulunabileceğinize eminim . Lütfen diğer kurumlardan gelecek yanıtları da duyurmayı ihmal etmeyiniz. Başarı dileklerimi sunarım. Saygılarımla, Feridun ERMAN
***
C* [Kuvayi Milliye Cephesi] Takipçinizim
Kimden: Ucar adına kuvayi_milliye_cephesi@yahoogroups.com
Gönderme tarihi: 21 Kasım 2008 Cuma 01:09:24
Kime: HÜSEYİN HÜSNÜ GÜREL
Arastirmalarinizi yakIndan takip etmeye calisiyorum, elimden geldikce yazilarinizi ve maillerinizi okuyarak bilgi sahibi oluyorum. Ben Antalya'da oturuyorum. Calismalarinizi takdir ediyor ve basarilarinizin devamini diliyorum. Inaniyorum ki sizler yalniz degilsiniz. Kalplerimiz sizinle ve Turkiye icin calisan butun kardeslerimizlededir. Tanri Turk'u korusun ve yuceltsin. Ne Mutlu Turk'um Ddiyene.
(oybirligi) Re: BASINA VE KAMUOYUNA AÇIKLAMA
***
Kimden: Mustafa Gürbüz (99.mustafa@gmail.com)
Gönderme tarihi: 20 Kasım 2008 Perşembe 15:36:56
Kime: hhgurel@hotmail.com; 99.mustafa@mynet.com; zehragurbuz@gmail.com; anayurtgazetesi@gmail.com; orkun@orkun.com.tr; oybirligi@googlegroups.com
Değerli Meslekdaşım ve Aziz Dostum Y.Müh. Hüseyin GÜREL Beyefendi,
Ankara, 20.11.2008
Seneler önce; Erzincan' da Denetçi Müşavir olarak çalıştığım TKİ inşaatları yapılırken sizinle tanışmış olmak ve büyük misafirperverlik göstererek yabancı mühendislerlede, görüşmelerimizin seneler sonrada olsa, TPAO tarafından tezinizin kabul edilmiş olması ve araştırma yapılması için yılmak bilmeyen bu gayretinizden dolayı SİZİ candan kutlar ve sağlık mutluluk başarı dilerim.
Umarım iyi netice alınır ve Erzurum, Türkiye DOĞAL Gaz ihtiyacını karşılar.
Mustafa GÜRBÜZ, Mimar Yazar,
0 536 496 87 99 - 4177810
“TÜRKİYE PETROLLERİ (TPAO) GENEL MÜDÜRLÜĞÜ TARAFINDAN ERZİNCAN OVASI VE CİVARINDA PETROL VE DOĞALGAZ ARAMA FAALİYETLERİNİN SÜRDÜRÜLMESİ KARARI MEMNUNİYETLE KARŞILANMIŞTIR.”
İnternette yayınlanan TPAO Genel Müdürlüğü’nün 24.10.2008/019229-3690 sayılı cevabi yazıları ile bu Genel Müdürlükçe Erzincan ovası ve civarında petrol ve doğalgaz arama çalışmalarının sürdürüldüğü konusunda verilen bilgi; çok büyük memnuniyetle karşılanmış ve yayınlanan 10.10.2008 tarihli rapor Türk ve Dünya kamuoyunda büyük bir ilgi görmüştür. .
TPOA Genel Müdürlüğünce bu tarihe kadar Erzincan ovasında hiçbir ciddi petrol ve doğalgaz araması yapılmamış olduğundan Erzincan ovasında petrol ve doğalgaz aramalarına bu tarihten sonra sürdürüleceği anlaşılmaktadır. Esasen, Erzincan ovasında zengin doğalgaz yatağının varlığı kesin olarak belirlenmiş olduğundan; TPAO tarafından bu doğalgaz yatağının hangi derinlikte bulunduğu ve nerelere kadar devam ettiği konusunda araştırma yapılacaktır.
Son zamanlarda doğalgaz fiyatlarının anormal ölçüde artması sebebi ile Erzincan ovasında varlığı belirlenmiş doğalgaz yatağından bir an önce üretim yapılması fevkalade önem kazanmıştır; Yetkili Makamlarca ve TPOA Genel Müdürlünce gerekli çabanın gösterilmesi ile Ülkemiz çok bol ve çok ucuz doğalgaza kavuşmuş olacaktır.
TAMAMLAYICI BİLGİLER
VE YENİ GELİŞMELER:
Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasında yeraltı kil tabakaları arasında düdüklü tencerelere benzer ortamlarda deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce doğalgaz patlamaları meydana gelmektedir.
Bu patlamalar ile suya doygun zeminlerde meydana gelen canavarlar kudretindeki sıvılaşma olayları ile zeminler aşağı doğru itilmektedir. Zeminlerin itilmesiyle yüzey arazi deniz gibi dalgalanarak kıyametler koparcasına korkunç afetler meydana gelmektedir.
Deprem hareketleri başlamadan önce yeraltı doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu korkunç afetlerin deprem olaylarıyla hiçbir ilgisi yoktur.
Depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu korkunç afetlerin çeşitli teknik tedbirlerle önlemek mümkündür. Bugüne kadar yalnız Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT’ın 499 sene önce meydana gelen 1509 depreminde; İstanbul’un çeşitli yerlerine 400 kuyu kazdırmış, bu kuyular ile; yer altı düdüklü tenceresine 400 delik açılmış; bu kuyular denge bacası görevi yapmış ve Osmanlı Padişahı bu kuyular ile yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sarsıntılardan İstanbul’u kolayca kurtarmıştır.
Erzincan ovasında depremler esnasında gökte doğalgazın alev ile yanması ile gökyüzünün saatlerce ve günlerce kızıl renge büründüğü; deprem geceleri gökte yanan doğalgazın ısısıyla trilyonlarca m3 çok soğuk hava ısınması ile ve ovadaki karların erimesiyle; bu ovada zengin doğalgaz yatak varlığı kesin şekilde belirlenmiştir.
Erzincan ovasında her depremde Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacından çok fazla gökte doğalgazın yandığını; bu doğalgaz yatağı ortaya çıkarıldığı takdirde; Ülkemizin bütün doğalgaz ihtiyacı karşılandıktan sonra fazla doğalgazın harice ihraç edileceği; bu çok zengin doğalgaz yatağı ile Ülkemizin ve Erzincan’ın kaderi değişeceği; Ülkemizin doğalgaz bakımından dışa bağımlılıktan kurtulacağı; yüz binlerce iş imkânı sağlanacağı; etrafı dağlar ile çevrili Erzincan ovasındaki bu doğalgaz yatağının erozyon aşınmasına karşın çok mükemmel şekilde korunduğu; masa başında oturarak bu konudaki gerçekleri anlamak mümkün olmadığı; mahallinde yapılacak bilimsel araştırma, soruşturma ve görgü tanıkları ile görüşme ve bu konudaki yazılı belgelerin incelenmesi ile bu konulardaki gerçeklerin öğrenileceği; bu konularda tarafımdan düzenlenen 10.10.2008 tarihli rapor Yetkili Makamlarına ve ilgili devlet kurumlarına ve kuruluşlarına sunularak; bu konulara ilgi gösterilmesi ve bu konularda yardımcı olunması dileğinde bulunulmuştur.
Bu rapor http://www.milliservet.blogspot.com/ internet (WEB) adresinde açıklanıp yayınlanarak Kamu oyuna duyurulmuş ve kamuoyu bilgilendirilmiştir. .
Bugüne kadar; Erzincan ovasından geçen faylar sebebiyle bu ovada petrol ve doğalgaz yatağının bulunmadığı ileri sürülmüştür. Tarafımdan düzenlenen 10.10.2008 tarihli raporda açıklandığı gibi; Arabistan platosu Anadolu’yu ve Erzincan ovasını muazzam kuvvetler ile itmektedir. Bu itme ile Anadolu her yıl Yunanistan’a doğru 2,5 cm. kadar yaklaşmakta ve her yıl Erzincan ovası 1-2 cm. kadar daralmakta ve Munzur Dağlarıyla Spikor dağları her yıl birbirine 1, 2 cm kadar yaklaşmaktadır. Arabistan platosunun Erzincan ovasını muazzam kuvvetlerle itmesiyle Erzincan ovasındaki fay yüzeyleri çatlıyarak kırılmakta ve fayların kırılmasıyla depremler meydana gelmektedir. Depremler esnasında çatlayan faylardan kaçan doğalgaz kaçakları deprem olayı olup bittikten sonra bu fay çatlakları kısa sürede vana gibi kapandığından doğalgazın dışarı çıkmasına izin verilmemektedir. Bu nedenle Erzincan da yeniden bir depremin meydana geleceği tarihe kadar 40-50 sene gibi çok uzun müddet faylardan doğalgaz çıkmadığından bu ovadaki doğalgaz yatağının zenginliği çok mükemmel şekilde korunmaktadır.
Erzincan ovasındaki faylar depo görevi yapmakta ve bu fayların içi Endonezya da ve Malezya da olduğu gibi tıka basa petrol ve doğalgaz ile dolu bulunmaktadır.
Erzincan ovasında açılacak petrol kuyuları ile petrol ve doğalgaz artezyen şeklinde fışkıracak ve çok ekonomik üretim yapılacaktır.
AÇIK TEŞEKKÜR
Maden Mühendisleri Odası Başkanlığının internette yayınlanan 27.10.2008/1807 sayılı yazıları ile Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin önlenmesi ve Erzincan ovasındaki doğalgaz yatağının ortaya çıkarılması konularında tarafımdan düzenlenmiş olan 10.10.2008 tarihli bu raporun incelendiğini; bu konulara her türlü yardım ve desteğin verileceği bildirilmiştir. Maden Mühendisleri Odası Başkanlığı Ülkemize ekonomik katkı sağlamak için gerekli ilgi, vatanseverlik ve yüceliğini göstermiştir. Maden Mühendisleri Odası Başkanlığının gösterdiği bu çok büyük ilgi ve gösterilen bu tutum daima şükranla anılacaktır.
İSTANBUL TEKNİK ÜNİVERSİTESİ REKTÖRÜ’NE BU KONUDA BİLGİ
SUNULDU
Ankara’da Yüksek Mühendisler Birliği İTÜ Evinde; İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörü Sayın Muhammed ŞAHİN; Teknik Üniversitenin hedefleri konusunda 8.11.2008 tarihli verdiği konferansta; İstanbul Teknik Üniversitesinin Araştırma Üniversitesi haline getirileceğini; insan ile ilgili yatırımlar yapılacağını; 20 yılda İstanbul’un yeniden inşaa edileceğini ve Ülkemizin kalkınması için TÜBİTAK ile işbirlikleri yapılarak; Ülkemiz için çok büyük projeler üretileceği konusunda fevkalade önemli bilgiler vermiştir.
Sayın Rektör Muhammed ŞAHİN‘e; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamaları ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği; deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu afetlerin deprem olayları ile ilgisi olmadığı ve Erzincan ovasında Ülkemizin bütün doğalgaz ihtiyacını karşılayacak ölçüde çok zengin doğalgaz yatağı varlığı konusunda kısa bilgiler arz edilmiş ve bu konuda tarafımdan düzenlenen 10.10.2008 tarihli rapor verilerek; bu konuya ilgi gösterilmesi ve yardımcı olunması istenilmiştir.
Mezun olmakla iftihar ettiğim İstanbul Teknik Üniversitesine; bu Üniversitenin Sayın Rektörüne; dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yer altı düdüklü tencerelerine benzer kapalı ortamlarda doğalgaz patlamaları ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği; depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; alınacak teknik önlemler ile bu korkunç afetlerin önleneceği ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığı konusunda fevkalade çok önemli ve çok büyük bir proje sunulmaktadır.
Marmara Bölgesiyle Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin önlenmesi ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığı konularında; bütün vatandaşlarımızın yakın ilgi göstermesi ve bu konulara yardımcı olunması; yurttaşlığın kutsal görevi olarak kabul edilmelidir.
Hüseyin Hüsnü GÜREL
Yük.İnş.Müh. (İTÜ-1953)
*****************************
YANKILAR VE YORUMLAR:
Sayın Hüseyin Hüsnü GÜREL, Yüksek Mühendis, Ankara-TÜRKİYE
Türk dünyasının lider kurumu ve uluslararası en güçlü lobisi olan "TURKISHFORUM" da 'ilgi' raporunuz yayınlandı. Bunu nasıl başardınız bilmiyorum. Ama sonuçta sizi kutlarım. Sadece bu bile çok büyük bir başarı. Eminim bu rapor devlet-hükümetin ilgisini çekecek ve (belki) bir süre sonra konuyla ilgili çalışmalar başlatılacaktır. Belki diyorum, zira benzer bilimsel çalışmalardan (ben, TÜRKİYE'de olduğum süre içinde) müspet bir sonuş alamadım ve gerekli ilgiyi göremedim. Şimdi yurt dışındayım. Mamafi, Şu an itibarıyla yazınız ve raporunuzu 100'e yakın devlette en az 3 milyon Türk'ün okuduğunu sanıyorum. Ancak, bu yeterli değil. Kullandığınız teknik, üslup ve harika web sitenizden, popülizm sevdalısı olmadığınız açıkça anlaşılıyor. Bence, bu iddianızı destekleyici bulgular, somut veriler ve yeni belgelerle sürdürmelisiniz. İleride size bazı teknik sorular yöneltecek ve mümkünse cevap bekleyeceğim. Makul ve mukni bulursam size destek olabileceğimi düşünüyorum. Bilvesile sizi kutlar, özgün çalışmalarınızda başarılar dilerim. Kardeşim. Prof. Dr. Salih Ziya Konyalı, Newyork City//ABD ::: 16 Ekim 2008
***
Kimden: Feridun Erman (ermanferidun46@hotmail.com)
Gönderme tarihi: 06 Kasım 2008 Perşembe 09:16:14, Kime: hhgurel@hotmail.com
Sayın Gürel , Bu yolda aşama kaydettiğinizi görüyorum. Eğer bürokratik bir takım engeller aşılabilirse ülkemize büyük hizmetlerde bulunabileceğinize eminim . Lütfen diğer kurumlardan gelecek yanıtları da duyurmayı ihmal etmeyiniz. Başarı dileklerimi sunarım. Saygılarımla, Feridun ERMAN
***
C* [Kuvayi Milliye Cephesi] Takipçinizim
Kimden: Ucar adına kuvayi_milliye_cephesi@yahoogroups.com
Gönderme tarihi: 21 Kasım 2008 Cuma 01:09:24
Kime: HÜSEYİN HÜSNÜ GÜREL
Arastirmalarinizi yakIndan takip etmeye calisiyorum, elimden geldikce yazilarinizi ve maillerinizi okuyarak bilgi sahibi oluyorum. Ben Antalya'da oturuyorum. Calismalarinizi takdir ediyor ve basarilarinizin devamini diliyorum. Inaniyorum ki sizler yalniz degilsiniz. Kalplerimiz sizinle ve Turkiye icin calisan butun kardeslerimizlededir. Tanri Turk'u korusun ve yuceltsin. Ne Mutlu Turk'um Ddiyene.
(oybirligi) Re: BASINA VE KAMUOYUNA AÇIKLAMA
***
Kimden: Mustafa Gürbüz (99.mustafa@gmail.com)
Gönderme tarihi: 20 Kasım 2008 Perşembe 15:36:56
Kime: hhgurel@hotmail.com; 99.mustafa@mynet.com; zehragurbuz@gmail.com; anayurtgazetesi@gmail.com; orkun@orkun.com.tr; oybirligi@googlegroups.com
Değerli Meslekdaşım ve Aziz Dostum Y.Müh. Hüseyin GÜREL Beyefendi,
Ankara, 20.11.2008
Seneler önce; Erzincan' da Denetçi Müşavir olarak çalıştığım TKİ inşaatları yapılırken sizinle tanışmış olmak ve büyük misafirperverlik göstererek yabancı mühendislerlede, görüşmelerimizin seneler sonrada olsa, TPAO tarafından tezinizin kabul edilmiş olması ve araştırma yapılması için yılmak bilmeyen bu gayretinizden dolayı SİZİ candan kutlar ve sağlık mutluluk başarı dilerim.
Umarım iyi netice alınır ve Erzurum, Türkiye DOĞAL Gaz ihtiyacını karşılar.
Mustafa GÜRBÜZ, Mimar Yazar,
0 536 496 87 99 - 4177810
31 Ekim 2008 Cuma
Resmi Kurum ve Kuruluşlardan Gelen Cevaplar:
TÜRKİYE PETROLLERİ ANONİM ORTAKLIĞI
Genel Müdürlüğü
Sayı: B.15.2.TPAO.10.00.00/3690
Konu: Deprem ve Doğalgaz hk.,
Tarih: 24 Ekim 2008 * 019229
Sayın Hüseyin Hüsnü GÜREL
Ahenk S.No:10/11
Çankaya/ANKARA
İlgi: 10.10.2008 tarihli dilekçeniz.
Türkiye Petrolleri A.O. Genel Müdürlüğü'nün Jeoloji ve Jeofizik Ekipleri petrol ve doğalgaz aramacılığı çalışmalarını tüm Doğu Anadolu Bölgesi'nde olduğu gibi, Erzincan Ovası ve civarında da sürdürmektedir. Bu çalışmalar sonrası olumlu sonuç alınan sahalarda sondajlı arama faaliyetleri yürütülmektedir.
Dilekçenizde bahsettiğiniz Marmara Bölgesi ve Erzincan Ovası'nın deprem olayları ile ilgili konular, Kurumumuz görev alanı dışında kalmaktadır.
Göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür eder, bilgilerinizi rica ederiz.
Mehmet Şirin UĞUR Ömer ŞAHİNTÜRK
Arama Daire Başkan Yardımcısı Arama Daire Başkan Vekili
***
Sayın Hüseyin Hüsnü GÜREL
Ahenk S.No:10/11
Sayın Hüseyin Hüsnü GÜREL
Ahenk Sokak 10/11
Çankaya-ANKARA
Genel Müdürlüğü
Sayı: B.15.2.TPAO.10.00.00/3690
Konu: Deprem ve Doğalgaz hk.,
Tarih: 24 Ekim 2008 * 019229
Sayın Hüseyin Hüsnü GÜREL
Ahenk S.No:10/11
Çankaya/ANKARA
İlgi: 10.10.2008 tarihli dilekçeniz.
Türkiye Petrolleri A.O. Genel Müdürlüğü'nün Jeoloji ve Jeofizik Ekipleri petrol ve doğalgaz aramacılığı çalışmalarını tüm Doğu Anadolu Bölgesi'nde olduğu gibi, Erzincan Ovası ve civarında da sürdürmektedir. Bu çalışmalar sonrası olumlu sonuç alınan sahalarda sondajlı arama faaliyetleri yürütülmektedir.
Dilekçenizde bahsettiğiniz Marmara Bölgesi ve Erzincan Ovası'nın deprem olayları ile ilgili konular, Kurumumuz görev alanı dışında kalmaktadır.
Göstermiş olduğunuz ilgiye teşekkür eder, bilgilerinizi rica ederiz.
Mehmet Şirin UĞUR Ömer ŞAHİNTÜRK
Arama Daire Başkan Yardımcısı Arama Daire Başkan Vekili
***
Sayın Hüseyin Hüsnü GÜREL
Ahenk S.No:10/11
Çankaya/ANKARA
Ankara; 27.10.2008 Sayı: 1807
İlgi: 10.10.2008 tarih ve 1790 sayılı yazınız.
Odamıza göndermiş olduğunuz “Marmara Bölgesi ile Erzincan Şehrinde ve Ovasında Yeraltı Doğalgaz Patlamaları ile Meydan Gelen Korkunç Afetler ve Erzincan Ovasında Çok Zengin Doğalgaz Yatağı Varlığı Hk” başlıklı dilekçeniz ile rapor ve otuziki adet yazılı belgeniz, Odamızın ilgili komisyonunca incelenmiştir.
Deprem sırasında oluşan patlamaların doğalgaz kaynaklı olduğunu belirtildiği için, belirtilen deprem bölgelerinde doğalgaz yatakları olabilme ihtimalini gözönünde bulundurulması gerekmektedir.
Konu ile ilgili olarak, Enerji Bakanlığı bünyesindeki ilgili tüm kurumların görev ve sorumluluğu bulunmaktadır.
Maden Mühendisleri Odası bu ve buna benzer konularda hertürlü desteği vereceğini belirtir, çalışmalarınızda başarılar dileriz.
Saygılarımızla,
Nahit ARI Genel Sekreter, Yönetim Kurulu Üyesi
***Sayın Hüseyin Hüsnü GÜREL
Ahenk Sokak 10/11
Çankaya-ANKARA
Konu : Başvurunuz
Kurumumuza yazıyla iletilmiş bulunan önerinizle ilgili olarak TÜBİTAK tarafından, bireysel araştırma projelerine destek verilmemesi nedeniyle, herhangi bir girişimde bulunulması söz konusu olamamaktadır. Çalışmanıza Kurumumuz tarafından maddi veya teknik yardım sağlanması ancak önerilerinizi bu konuda yetkin bir ekiple vermeniz ve TÜBİTAK proje değerlendirme süreci sonunda desteklenmesine karar verilmesiyle mümkün olabilir. Araştırma Projesi Destekleme Esaslarına web sayfamızdan ulaşabilirsiniz.
Bilgilerinizi saygılarımla rica eder, çalışmalarınızda başarılar dilerim.
--imza--
Prof. Dr. M. Arif ADLI
Araştırma Destek Programları Başkanı
23 Ekim 2008 Perşembe
ERZİNCAN OVASI 'DOĞALGAZ' DEPOSU
Mustafa Nevruz SINACI (20 Ekim 2008, Ankara)
İnşaat Yüksek Mühendisi Hüseyin Hüsnü Gürel, günümüzde çok nadir rastlanan bir bilim adamı, vatan, millet, bayrak ve toprak sevdalısı. Yüreğini insana ve insanlık davasına hizmete adamış “Türk halkı el âleme avuç açmasın, düşmanına muhtaç olmasın” diye gece gündüz çalışan fedakâr insan. Milliyetçilik nedir-ne değildir-i iyi bilen, ülke ve halka hizmet için yaşayan, gereğini hakkıyla, lâyıkıyla yapan örnek ve önder bir ilim adamı o.
Yıllardır ülkemiz handikabı deprem, doğalgaz ve petrol üzerine uğraşır. O, Marmara, Sakarya ve Düzce depremlerini en iyi anlayan, Erzincan depremlerini defalarca fiilen yaşayan bir kişi. O, bir ‘acı’ adamı, ıstırap devi. Bu nedenle kendini millet acı çekmesin; Huzurlu-güvenli, zengin ve mutlu bir hayat yaşasın” idealine adamış.
Öyle ki, aşağıda özetleyeceğim çalışma tam bir ilmi tetkik, tefekkür ve saha etütleri sonucu hazırlanmış müthiş bir rapor; Marmara Havzası, İstanbul ve Anadolu fay hatları ve hareketleri (depremleri) konusunda bütün sır, bilinmeyen ve gizem tarihi süreç içinde incelenmiş, değerlendirilmiş ve bütün çıplaklığı ile, çözümleri dâhil ortaya konulmuş.
Sadece bir bilim adamının, muhatap yetkili, kurum-kuruluş veya sorumlunun değil, herkesin bu raporu okuması, incelemesi gerek. Bir de işin ‘milli servet bağlamında’ ekonomik boyutu var. Şu ahtapotun kolları meselesi ve büyük Atatürk’ün “İktisadi Özgürlük” hedefi!..
İŞTE GERÇEKLER: (10 Ekim 2008 tarihli rapor özeti)
“Marmara Bölgesi, Erzincan Şehri ve Ovası Yeraltı Doğalgaz Patlamaları; Korkunç Afetler ve Erzincan Ovasında 'Çok Zengin Doğalgaz Yataklarının Varlığı" Hakkında Rapor: Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında kil tabakaları arasında düdüklü tencerelere benzer ortamlarda doğalgaz ve suya doygun zeminler yan yana ve beraberce bir arada bulunmaktadır. Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce doğalgaz patlamaları ve suya doygun zeminlerde meydana gelen sıvılaşma olayları ile bu zeminler aşağıdan yukarı itilmekte… Yüzey arazi deniz gibi dalgalanmakta… Binalar ile tesisler burgu gibi bükülerek canavarca parçalanmaktadır. Özellikle Marmara denizinde doğalgaz patlaması ile deniz suyu havaya savrulmakta ve meydana gelen Tsunami (yüksek deniz dalgaları) ile Marmara denizi kıyılarında birçok yerler sular altında kalmakta, yeraltında doğalgaz patlamaları ile dünyada benzeri olmayan kıyametler koparcasına korkunç afetleri meydana gelmektedir.
Deprem hareketleri başlamadan önce yeraltında doğalgaz patlamaları ve deprem olayları birbirinden farklı ve başka-başka olaylar olduğundan; bu çok korkunç afetlerin depremler ile hiçbir ilgisi yoktur. Bu afetlerin depremlerden ileri geldiği kabul etmekle çok büyük yanılgı içerisine düşülmektedir….”
Bu sadece rapordan birkaç satır. Gerisi müthiş. Baştan sona bilimsel tespit, belge, ispat ve tatminkâr verilerle dolu, kendisi de ‘onurlu ve sorumlu’ bir Erzincanlı olan Hüseyin Hüsnü Gürel, doğrusu fevkalade bir çalışma yapmış. Yapmakla da kalmamış. Rapor özeti, sunum ve eklerini ilgili olabilecek bütün kişi, kurum, kuruluş ve üniversitelere göndermiş.
Ben raporu aldım. Bütün ek ve ayrıntıları ile detaylı inceledim. Erbabıyla mütalaa ve müzakere ettim. Ehil ve akil çevrelerde oluşan kanaat şu: “Hükümet ve halk (özellikle ve başta ENERJİ BAKANLIĞI olmak üzere; Marmara havalisi yerleşkeleri, İstanbul, Sakarya ve Erzincan halkı) derhal konuya el atarak sahiplenmeli, eserin sahibi Hüseyin Hüsnü Gürel dinlenmeli, başta Erzincan ovası doğalgaz potansiyeli ortaya çıkartılmak kaydıyla deprem konusunda da gereken neyse yapılmalıdır”
Rapor zaten ilgili, yetkili ve sorumlu kurumların tamamına iletilmiş durumda. Ayrıca, bütün ek, açıklama ve ayrıntıları ile http://kamuhizmeti.blogspot.com/ sitesinde yayında.
Yıllardır ülkemiz handikabı deprem, doğalgaz ve petrol üzerine uğraşır. O, Marmara, Sakarya ve Düzce depremlerini en iyi anlayan, Erzincan depremlerini defalarca fiilen yaşayan bir kişi. O, bir ‘acı’ adamı, ıstırap devi. Bu nedenle kendini millet acı çekmesin; Huzurlu-güvenli, zengin ve mutlu bir hayat yaşasın” idealine adamış.
Öyle ki, aşağıda özetleyeceğim çalışma tam bir ilmi tetkik, tefekkür ve saha etütleri sonucu hazırlanmış müthiş bir rapor; Marmara Havzası, İstanbul ve Anadolu fay hatları ve hareketleri (depremleri) konusunda bütün sır, bilinmeyen ve gizem tarihi süreç içinde incelenmiş, değerlendirilmiş ve bütün çıplaklığı ile, çözümleri dâhil ortaya konulmuş.
Sadece bir bilim adamının, muhatap yetkili, kurum-kuruluş veya sorumlunun değil, herkesin bu raporu okuması, incelemesi gerek. Bir de işin ‘milli servet bağlamında’ ekonomik boyutu var. Şu ahtapotun kolları meselesi ve büyük Atatürk’ün “İktisadi Özgürlük” hedefi!..
İŞTE GERÇEKLER: (10 Ekim 2008 tarihli rapor özeti)
“Marmara Bölgesi, Erzincan Şehri ve Ovası Yeraltı Doğalgaz Patlamaları; Korkunç Afetler ve Erzincan Ovasında 'Çok Zengin Doğalgaz Yataklarının Varlığı" Hakkında Rapor: Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında kil tabakaları arasında düdüklü tencerelere benzer ortamlarda doğalgaz ve suya doygun zeminler yan yana ve beraberce bir arada bulunmaktadır. Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce doğalgaz patlamaları ve suya doygun zeminlerde meydana gelen sıvılaşma olayları ile bu zeminler aşağıdan yukarı itilmekte… Yüzey arazi deniz gibi dalgalanmakta… Binalar ile tesisler burgu gibi bükülerek canavarca parçalanmaktadır. Özellikle Marmara denizinde doğalgaz patlaması ile deniz suyu havaya savrulmakta ve meydana gelen Tsunami (yüksek deniz dalgaları) ile Marmara denizi kıyılarında birçok yerler sular altında kalmakta, yeraltında doğalgaz patlamaları ile dünyada benzeri olmayan kıyametler koparcasına korkunç afetleri meydana gelmektedir.
Deprem hareketleri başlamadan önce yeraltında doğalgaz patlamaları ve deprem olayları birbirinden farklı ve başka-başka olaylar olduğundan; bu çok korkunç afetlerin depremler ile hiçbir ilgisi yoktur. Bu afetlerin depremlerden ileri geldiği kabul etmekle çok büyük yanılgı içerisine düşülmektedir….”
Bu sadece rapordan birkaç satır. Gerisi müthiş. Baştan sona bilimsel tespit, belge, ispat ve tatminkâr verilerle dolu, kendisi de ‘onurlu ve sorumlu’ bir Erzincanlı olan Hüseyin Hüsnü Gürel, doğrusu fevkalade bir çalışma yapmış. Yapmakla da kalmamış. Rapor özeti, sunum ve eklerini ilgili olabilecek bütün kişi, kurum, kuruluş ve üniversitelere göndermiş.
Ben raporu aldım. Bütün ek ve ayrıntıları ile detaylı inceledim. Erbabıyla mütalaa ve müzakere ettim. Ehil ve akil çevrelerde oluşan kanaat şu: “Hükümet ve halk (özellikle ve başta ENERJİ BAKANLIĞI olmak üzere; Marmara havalisi yerleşkeleri, İstanbul, Sakarya ve Erzincan halkı) derhal konuya el atarak sahiplenmeli, eserin sahibi Hüseyin Hüsnü Gürel dinlenmeli, başta Erzincan ovası doğalgaz potansiyeli ortaya çıkartılmak kaydıyla deprem konusunda da gereken neyse yapılmalıdır”
Rapor zaten ilgili, yetkili ve sorumlu kurumların tamamına iletilmiş durumda. Ayrıca, bütün ek, açıklama ve ayrıntıları ile http://kamuhizmeti.blogspot.com/ sitesinde yayında.
İsteyenler, hhgurel@hotmail.com adresine mail atabilir veya “Ahenk Sokak. 10/11 Çankaya / ANKARA” adresinde bu değerli bilim adamını ziyaret edebilir.
Doğalgazda şok iddia
Türkiye'nin doğalgaz ihtiyacını karşılayacak hatta yurtdışına bile ihraç edecek kadar büyüklükte doğalgaz bulunduğunu iddia edildi.
ANKARA, 17.10.2008 17:06:24
78 yaşındaki mühendis Hüseyin Hüsnü Gürel, Erzincan ve Marmara Bölgesi'ndeki doğalgaz varlığıyla ilgili TBMM Başkanı Köksal Toptan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'e raporlar gönderdiğini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sunacağını söyledi. Türkiye'nin en büyük doğal afeti Erzincan'daki 1939 depremine ve son olarak 1983'teki depreme tanık olan Gürel, sarsıntılar öncesi duyulan korkunç patlama seslerinin nedeni araştırarak bu seslerin bölgedeki zengin doğalgaz yataklarından kaynaklandığını tespit ettiğini söyledi.
Yalansa beni asın
Hazırladığı raporda bunu belgeleyen Gürel, "Erzincan'da doğalgaz var, bu yalansa beni asın, mahkemeye verin, cezalandırın ama doğruysa Türkiye'yi kurtarır. Bu doğalgaz küçük bir olay değildir, Erzincan'ı altından yapar" diye konuştu. Erzincan ve Marmara'da deprem olmadan önce bölge halkının yer altından büyük sesler duyduğunu ifade eden Gürel, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, "Sesin hızı saniyede 346 metredir, deprem hareketinin hızı ise saniyede 5 bin kilometredir. Yani deprem hızı sesten 15 bin defa daha büyüktür. Yer altında önce bir deprem hareketi başladığı zaman önce hareketten önce ses gelmesi gerekir. Erzincan ve Marmara Bölgesi'nde depremden önce ses işitilir. Bu fizik kanunlarına aykırıdır. Bunun nedeni açıktır, depremden önce doğalgaz patlaması yaşanıyor" şeklinde konuştu.
Depremlerin sebebi doğalgaz
Doğalgazın bulunduğu yerleri 'düdüklü tencereye' benzeten Gürel, "Bir düdüklü tencerenin içine kum, çakıl ve doğalgaz koyup patlatırsanız üzerinde tren bile olsa havaya hoplatır" dedi. Gürel ayrıca Erzincan'daki depremlerde geceleri yerden göğe ulaşan doğalgazın yandığını ve yerdeki tüm karları erittiğine şahit olduğunu söyledi. Erzincan Ovası'nda bulunan doğalgazın hem kentin hem de Türkiye'nin kaderini değiştirebilecek zenginlikte olduğunu savunan Gürel, şunları söyledi: "Ben Erzincan depremini gördüm. Büyük de bir patlama gördüm. Depremden önce doğalgaz patlıyor. Marmara ve Erzincan'da depremlerde nur gibi ışıklar meydana gelir. Bu doğalgazın yanması sonucu oluşur. Tabii afetlerin nedenlerinden biri de doğalgazdır. Gökteki doğalgaz yanıyor, yerdeki karları eritiyor. Hesap edersek trilyonlarca metreküptür. Hava soğuktur. 92 depreminde eksi 11.3 dereceyi şeker fabrikası tespit etmiştir. Sabaha kadar karlar erimiştir. Türkiye'nin yıllık ihtiyacı 20 milyar metreküptür.
Devlet bunu incelemeli
Bunun en az 5-6 misli gaz gökte yanıyor. Erzincan'ın bir özelliği var, faylar çok kötüdür, ben bunları kabul ediyorum. Faylardan doğalgaz kaçar, petrol geçer. Yalnız Erzincan'ın bir özelliği var, Arabistan kıtası Anadolu'yu muazzam kuvvetle iter, faylar kırılır, çatlar, deprem olur. Depremlerden bir gün, yarım gün evvel gaz çıkmaya başlar. Deprem olur olmaz Arabistan Anadolu'yu, Erzincan Ovası'nı ittiği için bu faylar vana gibi kapanır. Bu kırılan faylardan doğalgaz sızar. Bana diyorlar ki Azerbaycan'da, İrlanda'da doğalgaz çıkıyor. Bizim doğalgazımız çıkmıyor ama bu bizim lehimizedir. Bir gün iki gün çıkıyor, gökte yanıyor, karları eritiyor ve sonra kapanıyor. Eğer Erzincan Ovası'ndaki gökte yanan doğalgaz, Erzincan ovasındaki soğuk havayı trilyonlarca metreküp ısıtıyorsa, ovadaki karları eritiyorsa, bunun hesabını yaparsanız Türkiye ortalamasının üstündedir. Bir avuç gazla olmaz bu. Devlet bunu incelemeli, gereken araştırmayı yapmalıdır. Bu doğalgaz Türkiye'nin ve Erzincan'ın kaderini değiştirir. Küçük bir olay değildir. Bu Erzincan'ı altından yapar. Erzincan'da doğalgaz var, bu yalansa beni asın, mahkemeye verin, cezalandırın ama doğruysa Türkiye'yi kurtarır." Hüseyin Hüsnü Gürel, bölgedeki doğalgaz varlığının büyük bir nimet olmakla birlikte aynı zamanda ciddi bir tehdit de oluşturduğunun altını çizerek, devletin bu konuya el atmasını istedi.
Kuyu kazılarak depremler önlenebilir mi !...
Osmanlı Padişahı 2. Beyazıt'ın 1509 depreminde kentin çeşitli yerlerine 400 kuyu kazdırdığını ve çok az masrafla İstanbul'u bu deprem sarsıntılarından kurtardığını anlatan Gürel, bu kuyular ile yeraltı düdüklü tenceresine 400 delik açıldığını, kuyuların denge bacası görevi yaparak basıncı azalttığını kaydetti. Gürel, Marmara Bölgesi ile Erzincan Ovasında 20-30-50-100 metre gibi az derinliklerde geniş çaplı kuyular kazdırılarak, bu yerlerin çok az masrafla çok korkunç afetlerden kolayca kurtarılabileceği uyarısında bulundu. Erzincan Ovası'nda çok zengin doğalgaz yatağı varlığının kesin olarak belli olduğunu ve her deprem gecesi Türkiye'nin yıllık doğalgaz ihtiyacından daha fazlası doğalgazın gökte yandığını savunan Gürel, Erzincan Ovası'ndaki zengin doğalgaz yatağı ortaya çıkarıldığı takdirde, Türkiye'nin bütün doğalgaz ihtiyacı karşılandıktan sonra fazlasının ihraç edilebileceğini söyledi. Gürel, bu çok zengin doğalgaz yatağı ile Türkiye'nin doğalgaz bakımında dışa bağımlılıktan kurtulacağını ve yüz binlerce insana iş imkanı sağlanacağını öne sürdü.
Gürel, Erzincan ve Marmara Bölgesi'ndeki doğalgaz varlığına ilişkin raporu başta TBMM, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşlara gönderdi. Gürel, rapordan Başbakan Erdoğan'a da göndereceğini sözlerine ekledi.
YUSUF ZİYA ERARSLAN, İHA, 17 Ekim 2008 -ANKARA
Türkiye'nin doğalgaz ihtiyacını karşılayacak hatta yurtdışına bile ihraç edecek kadar büyüklükte doğalgaz bulunduğunu iddia edildi.
ANKARA, 17.10.2008 17:06:24
78 yaşındaki mühendis Hüseyin Hüsnü Gürel, Erzincan ve Marmara Bölgesi'ndeki doğalgaz varlığıyla ilgili TBMM Başkanı Köksal Toptan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'e raporlar gönderdiğini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sunacağını söyledi. Türkiye'nin en büyük doğal afeti Erzincan'daki 1939 depremine ve son olarak 1983'teki depreme tanık olan Gürel, sarsıntılar öncesi duyulan korkunç patlama seslerinin nedeni araştırarak bu seslerin bölgedeki zengin doğalgaz yataklarından kaynaklandığını tespit ettiğini söyledi.
Yalansa beni asın
Hazırladığı raporda bunu belgeleyen Gürel, "Erzincan'da doğalgaz var, bu yalansa beni asın, mahkemeye verin, cezalandırın ama doğruysa Türkiye'yi kurtarır. Bu doğalgaz küçük bir olay değildir, Erzincan'ı altından yapar" diye konuştu. Erzincan ve Marmara'da deprem olmadan önce bölge halkının yer altından büyük sesler duyduğunu ifade eden Gürel, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, "Sesin hızı saniyede 346 metredir, deprem hareketinin hızı ise saniyede 5 bin kilometredir. Yani deprem hızı sesten 15 bin defa daha büyüktür. Yer altında önce bir deprem hareketi başladığı zaman önce hareketten önce ses gelmesi gerekir. Erzincan ve Marmara Bölgesi'nde depremden önce ses işitilir. Bu fizik kanunlarına aykırıdır. Bunun nedeni açıktır, depremden önce doğalgaz patlaması yaşanıyor" şeklinde konuştu.
Depremlerin sebebi doğalgaz
Doğalgazın bulunduğu yerleri 'düdüklü tencereye' benzeten Gürel, "Bir düdüklü tencerenin içine kum, çakıl ve doğalgaz koyup patlatırsanız üzerinde tren bile olsa havaya hoplatır" dedi. Gürel ayrıca Erzincan'daki depremlerde geceleri yerden göğe ulaşan doğalgazın yandığını ve yerdeki tüm karları erittiğine şahit olduğunu söyledi. Erzincan Ovası'nda bulunan doğalgazın hem kentin hem de Türkiye'nin kaderini değiştirebilecek zenginlikte olduğunu savunan Gürel, şunları söyledi: "Ben Erzincan depremini gördüm. Büyük de bir patlama gördüm. Depremden önce doğalgaz patlıyor. Marmara ve Erzincan'da depremlerde nur gibi ışıklar meydana gelir. Bu doğalgazın yanması sonucu oluşur. Tabii afetlerin nedenlerinden biri de doğalgazdır. Gökteki doğalgaz yanıyor, yerdeki karları eritiyor. Hesap edersek trilyonlarca metreküptür. Hava soğuktur. 92 depreminde eksi 11.3 dereceyi şeker fabrikası tespit etmiştir. Sabaha kadar karlar erimiştir. Türkiye'nin yıllık ihtiyacı 20 milyar metreküptür.
Devlet bunu incelemeli
Bunun en az 5-6 misli gaz gökte yanıyor. Erzincan'ın bir özelliği var, faylar çok kötüdür, ben bunları kabul ediyorum. Faylardan doğalgaz kaçar, petrol geçer. Yalnız Erzincan'ın bir özelliği var, Arabistan kıtası Anadolu'yu muazzam kuvvetle iter, faylar kırılır, çatlar, deprem olur. Depremlerden bir gün, yarım gün evvel gaz çıkmaya başlar. Deprem olur olmaz Arabistan Anadolu'yu, Erzincan Ovası'nı ittiği için bu faylar vana gibi kapanır. Bu kırılan faylardan doğalgaz sızar. Bana diyorlar ki Azerbaycan'da, İrlanda'da doğalgaz çıkıyor. Bizim doğalgazımız çıkmıyor ama bu bizim lehimizedir. Bir gün iki gün çıkıyor, gökte yanıyor, karları eritiyor ve sonra kapanıyor. Eğer Erzincan Ovası'ndaki gökte yanan doğalgaz, Erzincan ovasındaki soğuk havayı trilyonlarca metreküp ısıtıyorsa, ovadaki karları eritiyorsa, bunun hesabını yaparsanız Türkiye ortalamasının üstündedir. Bir avuç gazla olmaz bu. Devlet bunu incelemeli, gereken araştırmayı yapmalıdır. Bu doğalgaz Türkiye'nin ve Erzincan'ın kaderini değiştirir. Küçük bir olay değildir. Bu Erzincan'ı altından yapar. Erzincan'da doğalgaz var, bu yalansa beni asın, mahkemeye verin, cezalandırın ama doğruysa Türkiye'yi kurtarır." Hüseyin Hüsnü Gürel, bölgedeki doğalgaz varlığının büyük bir nimet olmakla birlikte aynı zamanda ciddi bir tehdit de oluşturduğunun altını çizerek, devletin bu konuya el atmasını istedi.
Kuyu kazılarak depremler önlenebilir mi !...
Osmanlı Padişahı 2. Beyazıt'ın 1509 depreminde kentin çeşitli yerlerine 400 kuyu kazdırdığını ve çok az masrafla İstanbul'u bu deprem sarsıntılarından kurtardığını anlatan Gürel, bu kuyular ile yeraltı düdüklü tenceresine 400 delik açıldığını, kuyuların denge bacası görevi yaparak basıncı azalttığını kaydetti. Gürel, Marmara Bölgesi ile Erzincan Ovasında 20-30-50-100 metre gibi az derinliklerde geniş çaplı kuyular kazdırılarak, bu yerlerin çok az masrafla çok korkunç afetlerden kolayca kurtarılabileceği uyarısında bulundu. Erzincan Ovası'nda çok zengin doğalgaz yatağı varlığının kesin olarak belli olduğunu ve her deprem gecesi Türkiye'nin yıllık doğalgaz ihtiyacından daha fazlası doğalgazın gökte yandığını savunan Gürel, Erzincan Ovası'ndaki zengin doğalgaz yatağı ortaya çıkarıldığı takdirde, Türkiye'nin bütün doğalgaz ihtiyacı karşılandıktan sonra fazlasının ihraç edilebileceğini söyledi. Gürel, bu çok zengin doğalgaz yatağı ile Türkiye'nin doğalgaz bakımında dışa bağımlılıktan kurtulacağını ve yüz binlerce insana iş imkanı sağlanacağını öne sürdü.
Gürel, Erzincan ve Marmara Bölgesi'ndeki doğalgaz varlığına ilişkin raporu başta TBMM, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşlara gönderdi. Gürel, rapordan Başbakan Erdoğan'a da göndereceğini sözlerine ekledi.
YUSUF ZİYA ERARSLAN, İHA, 17 Ekim 2008 -ANKARA
18 Ekim 2008 Cumartesi
YANKILAR VE YANSIMALAR..
WWW.turk724.com
Y O R U M L A R : (Erzincan Haber, 18 Ekim 2008)
Gönderen: Misafir Tarih: 18.10.2008 Saat: 14:01
HÜSEYIN Bey diyorsa bu dogrudur ve buna devletin de kulak vermesi lazim.
Ayni anda gaz sikismasi yüzünden olan depremlerin etkiside azalir. Kendisisini tanirim uzun yillar madencilik yapmistir. Belkide hala yapiyordur yaninda calismis tim insana deyer verisi vede sürekli arastiran yanina hep hayran olmustum kendisini bu vesileyle yürekten selamliyorum (Austria )dan- kemal yilmazcelik[ ]
Gönderen: Misafir Tarih: 18.10.2008 Saat: 20:37
EVET:Ben,Mak.müh NEŞET MUTLU..:Bundan 3 yıl öncydi Ankara'da iken Sn.Hüseyin Gürel bey beni aradı Küçükesat taki bürosunda bu konuyu görüştük.Numuneyi.. denedik Taş halinde bulunan Doğalgaz yanmaya başladı.. laboratuvar deneylerini ve raporları beraberce inceledik..ben şahsen konuyu ciddi buluyorum.incelenmesi gerekiyor.. ne kaybederiz.. Devlet veya Özel Sektör el atarlarsa TÜRKİYEMİZ KAZANIR: slm.. MUTLU MÜHENDİSLİK- CEVHER KOMBİ DOĞALGAZ ISI SİSTEKLERİ 05384336364 -0446 224 40 00 ERZİNCAN[ ])Gönderen: Misafir Tarih: 18.10.2008 Saat: 23:15
Türkiye orojenik ve epirojenik hareketlerini 3. zamanda tetis denizinin altından kurtularak tamamlamıştır.. Yani Türkiye bahsi geçen avrupa ülkelerinden daha sonraları oluşumunu tamamlamıştır. Karadenizdeki mediterranizasyon olayını da benzetecek olursak Karadeniz hem doğal gaz olarak hem de plakton bakımından dünya üzerindeki en zengin alanlardan biridir. Bu yüzden sadece Erzincan değil, tetis denizinden arta kalan tortulların altında kalan canlıların ayrışması esnasında çok büyük gazlar açığa çıkması muhtemeldir.Erzincan'a bakacak olursak Ergan dağı Toros dağ kıvrımlarının devamı, Esence ise dağları ise Kuzey Anadolu dağlarının devamıdır. Yani Erzincan ovası farklı dağ kıvrımlarının kesişme noktasıdır. Bu da dolayısıyla deprem yönüyle Erzincanı zengin kılacaktır ancak varsayılan teoriler doğru ise bu faylardan gaz çıkışı son derece normaldir; Erzincan ve Türkiye içinse bulunmaz bir fırsattır. Zaten Ekşisuda yer altında gaz çıkışlarını gözümüzle görmüyor muyduk? Ancak bu gazı çıkarmak için de güçlü bir irade, güçlü bir Türkiye olması gerekli. Bunu da sağlayacak bir irade ne yazık ki ancak Atatürk döneminde olmuştur. Şimdilerde bu gazı çıkarmak ancak heba ederek harcanır.Teşekkürler.
Yerel Mühendisten Türkiye'nin İhtiyacını Karşılayacak Doğalgaz Kaynağımız Var İddiası (function fontbuyut(r)
Erzincanlı mühendis Hüseyin Hüsnü Gürel,
memleketinde Türkiye'nin doğalgaz ihtiyacını karşılayacak hatta yurtdışına bile ihraç edecek kadar büyüklükte doğalgaz bulunduğunu iddia ederek, "Erzincan'da doğalgaz var, bu yalansa beni asın, mahkemeye verin, cezalandırın ama doğruysa Türkiye'yi kurtarır.
memleketinde Türkiye'nin doğalgaz ihtiyacını karşılayacak hatta yurtdışına bile ihraç edecek kadar büyüklükte doğalgaz bulunduğunu iddia ederek, "Erzincan'da doğalgaz var, bu yalansa beni asın, mahkemeye verin, cezalandırın ama doğruysa Türkiye'yi kurtarır.
Bu doğalgaz küçük bir olay değildir, Erzincan'ı altından yapar" dedi.78 yaşındaki mühendis Hüseyin Hüsnü Gürel, Erzincan ve Marmara Bölgesi'ndeki doğalgaz varlığıyla ilgili TBMM Başkanı Köksal Toptan, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Hilmi Güler'e raporlar gönderdiğini, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a sunacağını söyledi.
Türkiye'nin en büyük doğal afeti Erzincan'daki 1939 depremine ve son olarak 1983'teki depreme tanık olan Gürel, sarsıntılar öncesi duyulan korkunç patlama seslerinin nedeni araştırarak bu seslerin bölgedeki zengin doğalgaz yataklarından kaynaklandığınıtespit ettiğini söyledi. Hazırladığı raporda bunu belgeleyen Gürel, "Erzincan'da doğalgaz var, bu yalansa beni asın, mahkemeye verin, cezalandırın ama doğruysa Türkiye'yi kurtarır. Bu doğalgaz küçük bir olay değildir, Erzincan'ı altından yapar" diye konuştu.Erzincan ve Marmara'da deprem olmadan önce bölge halkının yer altından büyük sesler duyduğunu ifade eden Gürel, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, "Sesin hızı saniyede 346 metredir, deprem hareketinin hızı ise saniyede 5 bin kilometredir. Yani deprem hızı sesten 15 bin defa daha büyüktür. Yer altında önce bir deprem hareketi başladığı zaman önce hareketten önce ses gelmesi gerekir.
Erzincan ve Marmara Bölgesi'nde depremden önce ses işitilir.
Bu fizik kanunlarına aykırıdır. Bunun nedeni açıktır, depremdenönce doğalgaz patlaması yaşanıyor" şeklinde konuştu.Doğalgazın bulunduğu yerleri 'düdüklü tencereye' benzeten Gürel, "Bir düdüklü tencerenin içine kum, çakıl ve doğalgaz koyup patlatırsanız üzerinde tren bile olsa havaya hoplatır" dedi.
Gürel ayrıca Erzincan'daki depremlerde geceleri yerden göğe ulaşan doğalgazın yandığını ve yerdeki tüm karları erittiğine şahit olduğunu söyledi. Erzincan Ovası'nda bulunan doğalgazın hem kentin hem de Türkiye'nin kaderini değiştirebilecek zenginlikte olduğunu savunan Gürel, şunları söyledi:"Ben Erzincan depremini gördüm. Büyük de bir patlama gördüm.
Depremden önce doğalgaz patlıyor. Marmara ve Erzincan'da depremlerde nur gibi ışıklar meydana gelir. Bu doğalgazın yanması sonucu oluşur.
Tabii afetlerin nedenlerinden biri de doğalgazdır. Gökteki doğalgaz yanıyor, yerdeki karları eritiyor. Hesap edersek trilyonlarca metreküptür. Hava soğuktur. 92 depreminde eksi 11.3 dereceyi şeker fabrikası tespit etmiştir. Sabaha kadar karlar erimiştir. Türkiye'nin yıllık ihtiyacı 20 milyar metreküptür.Bunun en az 5-6 misli gaz gökte yanıyor.
Erzincan'ın bir özelliği var, faylar çok kötüdür, ben bunları kabul ediyorum. Faylardan doğalgaz kaçar, petrol geçer. Yalnız Erzincan'ın bir özelliği var, Arabistan kıtası Anadolu'yu muazzam kuvvetle iter, faylar kırılır, çatlar, deprem olur.
Depremlerden bir gün, yarım gün evvel gaz çıkmaya başlar. Deprem olur olmaz Arabistan Anadolu'yu, Erzincan Ovası'nı ittiği için bu faylar vana gibi kapanır. Bu kırılan faylardan doğalgaz sızar. Bana diyorlar ki Azerbaycan'da,İrlanda'da doğalgaz çıkıyor. Bizim doğalgazımız çıkmıyor ama bu bizim lehimizedir. Bir gün iki gün çıkıyor, gökte yanıyor, karları eritiyor ve sonra kapanıyor. Eğer Erzincan Ovası'ndaki gökte yanan doğalgaz, Erzincan ovasındaki soğuk havayı trilyonlarca metreküp ısıtıyorsa, ovadaki karları eritiyorsa, bunun hesabını yaparsanız Türkiye ortalamasının üstündedir. Bir avuç gazla olmaz bu.
Devlet bunu incelemeli, gereken araştırmayı yapmalıdır.
Bu doğalgaz Türkiye'nin ve Erzincan'ın kaderini değiştirir.
Küçükbir olay değildir. Bu Erzincan'ı altından yapar. Erzincan'da doğalgaz var, bu yalansa beni asın, mahkemeye verin, cezalandırın ama doğruysa Türkiye'yi kurtarır." Hüseyin Hüsnü Gürel, bölgedeki doğalgaz varlığının büyük bir nimet olmakla birlikte aynı zamanda ciddi bir tehdit de oluşturduğunun altını çizerek, devletin bu konuya el atmasını istedi.
Osmanlı Padişahı 2. Beyazıt'ın 1509 depreminde kentin çeşitli yerlerine 400 kuyu kazdırdığını ve çok az masrafla İstanbul'u bu deprem sarsıntılarından kurtardığını anlatan Gürel, bu kuyular ile yeraltı düdüklü tenceresine 400 delik açıldığını, kuyuların denge bacası görevi yaparak basıncı azalttığını kaydetti.
Gürel, Marmara Bölgesi ile Erzincan Ovasında 20-30-50-100 metre gibi az derinliklerde geniş çaplı kuyular kazdırılarak, bu yerlerin çok az masrafla çok korkunç afetlerden kolayca kurtarılabileceğiuyarısında bulundu.
Erzincan Ovası'nda çok zengin doğalgaz yatağı varlığının kesin olarak belli olduğunu ve her deprem gecesi Türkiye'nin yıllık doğalgaz ihtiyacından daha fazlası doğalgazın gökte yandığını savunan Gürel, Erzincan Ovası'ndaki zengin doğalgaz yatağı ortaya çıkarıldığı takdirde, Türkiye'nin bütün doğalgaz ihtiyacı karşılandıktan sonra fazlasının ihraç edilebileceğini söyledi. Gürel, bu çok zengin doğalgaz yatağı ile Türkiye'nin doğalgaz bakımında dışa bağımlılıktan kurtulacağını ve yüz binlerce insana işimkanı sağlanacağını öne sürdü.
Gürel, Erzincan ve Marmara Bölgesi'ndeki doğalgaz varlığına ilişkin raporu başta TBMM, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı olmak üzere ilgili tüm kurum ve kuruluşlara gönderdi. Gürel, rapordan Başbakan Erdoğan'a da göndereceğini sözlerine sözlerine ekledi.
BAK: www.iha.com.tr/haber/Guncel/38574-H-11/Dogalgazda-sok-iddia -
ZEKİRDEK: www.zekirdek.com/haber-dogalgazda-sok-iddia-22244.html -
İMPRESSARİO: impressario.azbuz.com/blog/yazi/oku/.../TURKIYENIN-YERALTI-ZENGINLIKLERI-NEDEN-KIM-CIKARTTIR...
AKİT GAZETESİ: http://www.vakit.com.tr/kategori.php?id=4
MAXİMUMHABER: http://www.maksimum.com/haberler/haber/24/194015.php
JOOMLA-STAR: www.joomla-star.com/index.php?
OPTION: option=com_content&view=article&id=264:erzncanda-doalgaz-&catid...53
KANDIRABATIFM: www.kandirabatifm.com/latest/dogalgaz-rapor-duyurusu.html
GOOGLEE: groups.google.com.tr/group/.../web/mteri-kizitirma-cazgirlii-yapan-pazarlamaci-taraf-tr-lar-onlar
TURKCELİL: http://www.turkcelil.com/
HABER.IPGHABER: haber.lpghaber.com/-Muhendisten-Turkiye-nin-Ihtiyacini-Karsilayacak-Dogalgaz-Kaynagimiz-Var-Iddiasi--resimleri-1-1...
FİKİRYOLU: www.fikiryolu.com/category/6-kitap-makale/biraz-da-psikoloji/ - 167k
YASNİ.DE: www.yasni.de/person/g%FCrel/h%FCsn%FC/h%FCsn%FC-g%FCrel.htm - 48k -
MİGEM: www.migem.gov.tr/links/duyurular/genel/TOPLAM%201%20(c)%20İPTAL%20SON%20HALİ.htm - Benzer sayfalar
Gönderen: Misafir Tarih: 18.10.2008 Saat: 14:01
HÜSEYIN Bey diyorsa bu dogrudur ve buna devletin de kulak vermesi lazim.
Ayni anda gaz sikismasi yüzünden olan depremlerin etkiside azalir. Kendisisini tanirim uzun yillar madencilik yapmistir. Belkide hala yapiyordur yaninda calismis tim insana deyer verisi vede sürekli arastiran yanina hep hayran olmustum kendisini bu vesileyle yürekten selamliyorum (Austria )dan- kemal yilmazcelik[ ]
Gönderen: Misafir Tarih: 18.10.2008 Saat: 20:37
EVET:Ben,Mak.müh NEŞET MUTLU..:Bundan 3 yıl öncydi Ankara'da iken Sn.Hüseyin Gürel bey beni aradı Küçükesat taki bürosunda bu konuyu görüştük.Numuneyi.. denedik Taş halinde bulunan Doğalgaz yanmaya başladı.. laboratuvar deneylerini ve raporları beraberce inceledik..ben şahsen konuyu ciddi buluyorum.incelenmesi gerekiyor.. ne kaybederiz.. Devlet veya Özel Sektör el atarlarsa TÜRKİYEMİZ KAZANIR: slm.. MUTLU MÜHENDİSLİK- CEVHER KOMBİ DOĞALGAZ ISI SİSTEKLERİ 05384336364 -0446 224 40 00 ERZİNCAN[ ])Gönderen: Misafir Tarih: 18.10.2008 Saat: 23:15
Türkiye orojenik ve epirojenik hareketlerini 3. zamanda tetis denizinin altından kurtularak tamamlamıştır.. Yani Türkiye bahsi geçen avrupa ülkelerinden daha sonraları oluşumunu tamamlamıştır. Karadenizdeki mediterranizasyon olayını da benzetecek olursak Karadeniz hem doğal gaz olarak hem de plakton bakımından dünya üzerindeki en zengin alanlardan biridir. Bu yüzden sadece Erzincan değil, tetis denizinden arta kalan tortulların altında kalan canlıların ayrışması esnasında çok büyük gazlar açığa çıkması muhtemeldir.Erzincan'a bakacak olursak Ergan dağı Toros dağ kıvrımlarının devamı, Esence ise dağları ise Kuzey Anadolu dağlarının devamıdır. Yani Erzincan ovası farklı dağ kıvrımlarının kesişme noktasıdır. Bu da dolayısıyla deprem yönüyle Erzincanı zengin kılacaktır ancak varsayılan teoriler doğru ise bu faylardan gaz çıkışı son derece normaldir; Erzincan ve Türkiye içinse bulunmaz bir fırsattır. Zaten Ekşisuda yer altında gaz çıkışlarını gözümüzle görmüyor muyduk? Ancak bu gazı çıkarmak için de güçlü bir irade, güçlü bir Türkiye olması gerekli. Bunu da sağlayacak bir irade ne yazık ki ancak Atatürk döneminde olmuştur. Şimdilerde bu gazı çıkarmak ancak heba ederek harcanır.Teşekkürler.
14 Ekim 2008 Salı
Marmara Bölgesi, Erzincan Şehri ve (Erzincan) Ovası Yeraltı Doğalgaz
Patlamaları; Meydana Gelen Korkunç Afetler ve Erzincan Ovasında 'Çok Zengin Doğalgaz Yataklarının Varlığı" Hakkında:
Patlamaları; Meydana Gelen Korkunç Afetler ve Erzincan Ovasında 'Çok Zengin Doğalgaz Yataklarının Varlığı" Hakkında:
RAPOR DUYURUSU
VE BİLGİ NOT
Hüseyin Hüsnü GÜREL Yük. İnş. Müh. (İTÜ- 1953)
Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında kil tabakaları arasında düdüklü tencerelere benzer ortamlarda doğalgaz ve suya doygun zeminler yan yana ve beraberce bir arada bulunmaktadır.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamaları ve suya doygun zeminlerde meydana gelen sıvılaşma olayları ile bu zeminler aşağıdan yukarı itilmekte; yüzey arazi deniz gibi dalgalanmakta; binalar ile tesisler burgu gibi bükülerek canavarca parçalanmakta; Marmara denizinde doğalgaz patlaması ile deniz suyu havaya savrulmakta ve meydana gelen Tsunami yüksek deniz dalgaları ile Marmara denizi kıyılarında birçok yerler sular altında kalmakta ve yeraltında doğalgaz patlamaları ile dünyada benzeri olmayan kıyametler koparcasına korkunç afetleri meydana gelmektedir.
Deprem hareketleri başlamadan önce yeraltında doğalgaz patlamaları ve deprem olayları birbirinden farklı ve başka başka olaylar olduğundan ; bu çok korkunç afetlerin depremler ile hiçbir ilgisi yoktur. Bu afetlerin depremlerden ileri geldiği kabul etmek ile çok büyük yanılgı içerisine düşülmektedir.
1-) 1894 Depreminde faylardan 25-30 Km uzakta. olan İstanbul da Ambarlı’ da meydana gelen sıvılaşma ile zemin yarılarak 3 Km . boyunda derin çatlak açılmış ve 1992 depreminde Erzincan ovasında fay olmayan yerde meydana gelen sıvılaşma ile D.D.Y rayı bükülmüş ve yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma olaylarının canavarlar kudretinde olduğu belli olmuştur.
2-) 1999 Marmara depreminde Adapazarı’nda meydana gelen sıvılaşma ile; faylardan daha fazla hasar olmuş ve sıvılaşma olaylarının faylardan ve depremlerden daha çok kötü olduğu anlaşılmıştır.Adapazarı afetine sebep olan sıvılaşma olayı; Adapazarı civarında, Marmara denizinde , Prenses Adalarında, Yalova da ve Gölcük gibi yerlerdeki yeraltı düdüklü tenceresinde doğalgaz patlamalarından ileri geldiğinden; Adapazarı’nda meydana gelen bu afetin deprem ile ilgisi yoktur.
3-) Erzincan’da en şiddetli depremlere dayanıklı inşa edilen bütün B.Arme binaların kolonları, kirişleri, döşemeleri ve perde duvarları gibi taşıyıcı aksamları çok ufak sıvılaşmalara dayanamamış ve bu binaların bütün taşıyıcı aksamları çok tehlikeli şekilde çatlamışlardır. Bu çatlak binalar; ileride meydana gelecek çok şiddetli olmayan depremlerde bile; burgu gibi bükülerek canavarca parçalanmaya ve bu binalarda bulunan insanlar da pestil gibi ezilmeye mahkum bulunmaktadır.Depreme dayanıklı sağlam inşaatlar; DDY rayını bükebilen canavarlar kudretindeki sıvılaşma olaylarına dayanamadığından; bu konuda gerekli teknik önlemlerin alınması gerekmektedir.
4-) Depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; yeraltı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu korkunç afetleri; çeşitli teknik önlemler ile önlemek mümkündür.1509 İstanbul depremi olup bittikten sonra yeraltı düdüklü tenceresinde doğalgaz patlamaları günlerce devam etmiş ve yüzey arazinin deniz gibi dalgalanmaları deprem sarsıntıları olarak algılanmıştır. Bu güne kadar yalnız Osmanlı padişahı II. BEYAZIT; 1509 depreminde İstanbul’un çeşitli yerlerine 400 kuyu kazdırmış ve çok az masraf ile İstanbul’u bu deprem sarsıntılarından kurtarmıştır.Bu kuyular ile yeraltı düdüklü tenceresine 400 delik açılmış; bu kuyular denge bacası görevi yapmış ve düdüklü tencerede meydana gelen basınçlar ve sıvılaşmalar bilimsel önlem ile önlenmiştir. Osmanlı padişahı II BEYAZIT başını mezardan kaldırsa; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında 20-30-50-100 m. gibi az derinliklerde geniş çaplı kuyular kazdırarak; bu yerleri çok az masrafla kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerden kolayca kurtaracaktır.
5-) Doğalgaz patlamaları ve sıvılaşma olayları ile suya doygun zeminlerde açılan çatlaklar ve kılcal çatlaklar ile bu zeminler çok mükemmel şekilde esneme özellikleri kazanmakta ve deprem hareketleri zeminlerin çok kısa mesafede esnemesi ile bu deprem hareketleri çok zayıflamaktadır.Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetler önlendiği takdirde; faylarda meydana gelen deprem hareketleri esneyen zeminlere ulaşınca; bu zeminlerin mükemmel şekilde esnemesiyle bu deprem hareketleri 50 m. gibi kısa mesafelerde çok zayıfladığından Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında fayların dışında kalan bütün yerleşim yerlerinde hiçbir deprem hasarı meydana gelmeyecek ve bu yerler deprem bakımından en emniyetli yerler olacak ve bu yerlerde çok katlı ve yüksek inşaatlar yapılabilecektir.
6-) Depremlerde Erzincan ovasında gökte doğalgazın alevle yanması ile; gökyüzü saatlerce ve günlerce kızıl renge bürünmektedir. Deprem geceleri Erzincan ovasında gökte yanan doğalgazın ısısı ile trilyonlarca m3 çok soğuk hava ısınmakta ve ovadaki donmuş karlar erimektedir. Erzincan ovasında her deprem gecesi Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacından daha fazla gökte doğalgaz alev ile yanmakta ve bu ovada çok zengin doğalgaz yatağı varlığı kesin olarak belli olmaktadır.Endonezya ve Malezya da olduğu gibi Erzincan ovasındaki faylar petrol ile dolu bulunmaktadır.Erzincan ovasındaki zengin doğalgaz yatağı ortaya çıkarıldığı takdirde; bu doğalgaz yatağı ile Ülkemizin bütün doğalgaz ihtiyacı karşılandıktan sonra; fazla doğalgaz harice ihraç edilecektir.Bu çok zengin doğalgaz yatağı ile Ülkemizin ve Erzincan’ın kaderi değişecek; Ülkemiz doğalgaz bakımında dışa bağımlılıktan kurtulacak ve yüz binlerce insana iş imkanı sağlanacaktır. Ekli olarak sunulan raporda belirtildiği gibi; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamaları ve meydana gelen sıvılaşmalar ile kıyametler koparcasına korkunç afetlerin meydana geldiğini; bu korkunç afetlerin depremlerle hiçbir ilgisi olmadığını ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığını; doğa haykırarak bağırmakta ve bu gerçekler açıkça ilan edilmektedir. Japonlar 1995 Kobe deprem afetinin düşey yönlü hareketlerden ileri geldiğini bu depremin ilk günü keşfettikleri halde; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında kıyametler koparırcasına çok korkunç afetlerin yeraltında doğalgaz patlamalarından, sıvılaşma ve düşey hareketlerden ileri geldiği ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığı konusundaki gerçekler henüz bilinmemektedir.Depremlerde hiçbir hasar meydana gelmediği kabul edilse bile; 1509 İstanbul depreminde olduğu gibi İstanbul’un sahil boyundaki ve Galata surlarını aşacak ölçüde Tsunami yüksek deniz dalgaları meydana geldiği takdirde; Marmara denizi kıyılarında yüz binlerce can kaybı ve trilyonlarca ABD doları gibi çok büyük mal kayıpları verilecek ve Ülkemiz vefat edercesine felç olacaktır.Masa başında oturarak bu konulardaki gerçekleri öğrenmek ve çare bulmak mümkün değildir.Mahallinde bilimsel araştırmalar yapılarak; görgü tanıklarıyla görüşülerek ve bu konudaki yazılı belgeler incelenerek; bu konulardaki gerçekler anlaşılacak ve bu konulara çareler bulunacaktır.Ekli olarak sunulan RAPOR' da verilen gerçek dışı ve yanlış bilgilere karşı çıkılmalı ; ve yanlış bilgi verenler en ağır şekilde cezalandırılmalıdır.Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yer altında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına korkunç afetlere karşı bilimsel çözüm çareleri bulmak ve bu konulara gerekli teknik önlemler almak ve Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı varlığını ortaya çıkarmak , Devletimizin, ilgili Kurumlarımızın ve insanlığın kutsal görevidir.
Bilgilerinize ve gereğini emirlerinize arz ederim.
Ek : (Aşağıda sunulan link 'WEB Adresinde' 1 Adet RAPOR ve 32 Adet yazılı Belge
SAYGILARIMLA,
Hüseyin Hüsnü GÜREL Yük. İnş. Müh. (İTÜ- 1953)
DAĞITIM (10 Ekim 2008) :
Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanlığı,
Ankara Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı,
Ankara Bayındırlık ve İskan Bakanlığı,
Ankara Kandilli Deprem Araştırma Başkanlığı Kandilli / İSTANBUL
Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanlığı, ANKARA
Tübitak Deprem Araştırmaları Merkezi Başkanlığı, Gebze / KOCAELİ
Türkiye Petrolleri Genel (TPAO) Müdürlüğü, Ankara
Afet İşleri Genel müdürlüğü, Ankara
Maden Tetkik Arama Genel (MTA) Müdürlüğü, Ankara
Erzincan Derneği Vakıf Başkanlığı, Ankara
İnşaat Mühendisleri Odası Başkanlığı, Ankara
Maden Mühendisleri Odası Başkanlığı, Ankara
Jeoloji Mühendisleri Odası Başkanlığı, Ankara
İnşaat Mühendisleri Odası Şube Başkanlığı, Erzincan
e.MAİL : hhgurel@hotmail.com,
ADRES : Ahenk Sokak. 10/11 Çankaya / ANKARA
13 Ekim 2008 Pazartesi
RAPOR (Bu Rapor konusu ve ekleri ile birlikte 10 Ekim 2008 tarihinde yayınlanmış; Aynı tarihte ilgili, yetkili ve sorumlu makamlara sunulmuştur)
MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİ VE OVASINDA DEPREMLERDEN KISA BİR SÜRE ÖNCE YERALTINDA DOĞAL GAZ PATLAMALARINDAN İLERİ GELEN SIVILAŞMA VE DÜŞEY YÖNLÜ HAREKETLER İLE ÇOK KORKUNÇ AFETLER MEYDANA GELMEKTEDİR.
DEPREMLERİ ÖNLEMEK MÜMKÜN OLMADIĞI HALDE ALINACAK TEKNİK ÖNLEMLER İLE BU KORKUNÇ AFETLERDEN KURTULMAK MÜMKÜNDÜR.
ERZİNCAN OVASINDA ÇOK ZENGİN DOĞALGAZ YATAĞI VARDIR.
Dünya'da yalnız Japonya'da Kobe şehrinde ve Ülkemizde yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasında faylardan uzak ve yakın olan yerlerde aşağıdan yukarı düşey yönlü hareketler ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana gelmektedir.
Bu düşey yönlü hareketler ile zeminler aşağıdan yukarı doğru itilmekte ve yüzey arazi deniz gibi dalgalanmakta, binalar, tesisler yana yatıp yatıp doğrularak ve burgu gibi bükülerek canavarca parçalanmakta ve bu düşey yönlü hareketler ile birçok yerlerde zeminler yarılarak derin çatlaklar açılmaktadır. Bu düşey yönlü hareketler ile; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında kıyametler koparcasına dünyada benzeri olmayan çok korkunç âfetler meydana gelmektedir.
Sebebi bilinmeyen dertlere çare bulmak mümkün olmadığından; dünyada Japonya’da yalnız Kobe şehrinde ve Ülkemizde yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında kıyametler koparcasına çok korkunç afetlere sebep olan bu düşey yönlü hareketlerin hangi sebepten ileri geldiğini ; belirlemek fevkalade önemlidir.
JAPONYADA KOBE DEPREM AFETİ DÜŞEY YÖNLÜ DEPREM HAREKETLERİNDEN İLERİ GELMİŞTİR.
Japonya'da 1995 yılında faylardan uzak yerde kurulu olan Kobe şehrinde 7, 2 gibi çok şiddetli olmayan bir deprem meydana gelmiştir. Japonların en şiddetli depremlere dayanıklı inşa ettikleri bina ve tesisler bu çok şiddetli olmayan depreme dayanamamış ve Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında olduğu gibi benzer şekilde bu binalar ve tesisler burgu gibi bükülerek canavarca parçalanmış ve faylardan uzaklarda birçok yer yarılarak derin çatlaklar açılmıştır.
Deprem üssü merkezi Kobe'ye yakın olduğundan; Kobe aşağıdan yukarı doğru düşey yönde itilmiş ve Kobe deprem afeti düşey yönlü hareketlerden ileri gelmiştir.
Japonlar; Kobe deprem afetinin düşey yönlü hareketlerden ileri geldiğini bu depremin birinci günü keşfetmişlerdir. ( EK 1 )
Sebebi bilindiğinden Kobe'ye 50 Milyar ABD doları gibi çok muazzam masraf ile esneyen mavsallı oynak sistemlerde inşaatlar yaparak; Kobe'yi düşey yönlü deprem hareketleri canavarına karşı korumuşlar ve Kobe yeniden Japonya'ya kazandırılmıştır.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında meydana gelen ve kıyametler koparcasına çok korkunç afetlere sebep olan bu düşey yönlü hareketlerin hangi sebepten ileri geldiği henüz bilinmediğinden; bugüne kadar bu korkunç afetlere karşı bilimsel çare bulmak mümkün olmamıştır.
MARMARA BÖLGESİNDE VE ERZİNCAN OVASINDA SIVILAŞMAĞA MÜSAİT SUYA DOYGUN ZEMİNLER VARDIR.
Yeraltı su seviyesi altında ve su içinde bulunan kum, çakıl, taş, silt gibi daneli zeminler ile çamur ve batak zeminler sıvılaşmaya müsait suya doygun zeminlerdir.
Marmara bölgesinde İstanbul’da Pera, Galata, Eminönü, Sirkeci, Tahtakale, Kapalıçarşı, Sarayburnu, Sultanahmet, Gedikpaşa, Beyazıt, Laleli, Kadırga, Yenikapı, Kumkapı, Samatya, Topkapı, Zeytinburnu, Bakırköy, Yeşilköy, Beşiktaş, Ortaköy, Üsküdar, Kadıköy, Kartal ile İzmit, Adapazarı, Yalova, Gölcük ve Marmara denizi gibi birçok yerlerin tamamında veya bu yerlerin bazı kısımlarında sıvılaşmaya müsait suya doygun zeminler bulunmaktadır.
Erzincan şehrinde Eski Belediye ve istasyon binaları ile Çarşı Mahallesi ve ovada Altıntepe gibi bazı ufak yerler dışındaki Erzincan ovasının tamamına yakın çok büyük bölümünde yeraltında suya doygun zeminler bulunmaktadır.
Suya doygun zeminlere vurulan darbelerin büyüklüğüne göre bu zeminlerde sıvılaşma olayları meydana gelmektedir. Sıvılaşan zeminler yük taşıma kabiliyetlerini kaybetmektedir.
MARMARA BÖLGESİNDE VE ERZİNCAN ŞEHRİ İLE OVASINDA DEPREM HAREKETLERİ BAŞLAMADAN ÖNCE YERALTINDAN BOMBA GİBİ PATLAMA VE UĞULTULU; GÜRÜLTÜLÜ SESLER İŞİTİLMEKTEDİR.
Marmara bölgesinde ve Erzincan şehri ile ovasında; suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltından yüzeye yakın derinliklerden bomba gibi patlama ve uğultulu gürültülü sesler işitilmektedir. ( EK 2, 3, 4, 5)
Yeraltında deprem üssü merkezlerinde ve faylarda başlayan deprem olaylarında meydana gelen sesin hızı; deprem hareketi hızından binlerce defa daha çok küçüktür. Hızı çok küçük olan yeraltı seslerinin deprem hareketleri başlamadan önce işitilmesi fizik kanununa aykırı düşmektedir.
Fizik kanunlarına aykırı bir olayın meydana gelmesi mümkün olmadığından; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce; yeraltında bu bomba gibi patlama ve uğultulu sesleri oluşturan deprem olayından başka bir olayın meydana geldiği kesin olarak belli olmaktadır.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce; yeraltından bomba gibi patlama ve uğultulu gürültülü seslerin hangi sebepten ileri geldiği konusunda bu güne kadar hiçbir bilimsel araştırma yapılmamış ve bu konuya hiçbir kimse ilgi göstermemiştir.
MARMARA BÖLGESİNDE VE ERZİNCAN OVASINDA YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMASI İLE SUYA DOYGUN ZEMİNLERDE MEYDANA GELEN CANAVARLAR KUDRETİNDE SIVILAŞMA VE DÜŞEY YÖNLÜ HAREKETLER İLE ÇOK KORKUNÇ AFETLER MEYDANA GELMEKTEDİR.
Sözü geçtiği gibi sıvılaşmaya müsait suya doygun zeminlere vurulan darbelerin büyüklüğüne göre bu zeminlerde çeşitli ölçülerde sıvılaşma olayları meydana gelmektedir. Sıvılaşan zeminler yük taşıma kabiliyetlerini tamamen veya kısmen kaybetmekte ve sıvılaşan zeminler korkunç afetlere sebep olmaktadır.
Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasında; yeraltında iki kil tabakası arasında düdüğü kapalı düdüklü tencereye benzer kapalı ortamlarda sıvılaşmaya müsait suya doygun zemin ile doğalgaz yan yana ve beraberce bir arada bulunmaktadır.
Bu yeraltı düdüklü tencerelerinin gövdeleri ile bu gövdelerden ayrılan kolları; suya doygun zeminlerin devam ettiği her yere ve yüzlerce Km uzak gibi yerlere kadar ulaşabilmekte ve bu düdüklü tencereler birçok yerleşim yerlerini ve yüzlerce, binlerce Km2 gibi çok geniş alanları kapsamaktadır.
Yeraltında çok derinlerinde bulunan yataklardan kaçan doğalgazlar; faylar vasıtasıyla yükselmekte ve bu kaçak doğalgazlar yüzlerce Km uzaklıklara kadar gidebilmekte ve bu kaçak doğalgazlar yeraltında yüzeye yakın zeminlerin yarık çatlaklarında, kılcal çatlaklarda ve antiseklinal yükseltilerinde yüzeye yakın derinliklerinde birikmekte ve biriken bu doğalgaz havanın oksijenini kazanmaktadır.
Yer altı derinliklerindeki doğalgaz yataklarında oksijen bulunmadığından bu doğalgaz yataklarında hiçbir patlama tehlikesi bulunmadığı halde; yüzeye yakın derinliklerde biriken bu kaçak doğalgazlar havanın oksijenini kazanarak patlama tehlikesini de kazanmaktadır.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir sure önce; yeraltı düdüklü tenceresi içinde biriken bu kaçak doğalgaz çok sıkışmakta ve hava ile %3–15 arasındaki uygun oranlarda karışım halindeki doğalgaz; en ufak bir kıvılcım ile alevlenerek grizu gibi patlamaktadır. Bu yeraltı düdüklü tencereler içerisindeki çok uzaklarda meydana gelen doğalgaz patlamaları; uğultulu ve gürültülü yeraltı sesleri olarak işitilmektedir.
Bu doğalgazın patlaması ile yeraltı düdüklü tencerelerinin her yerinde; aynı anda muazzam basınçlar doğmakta ve yeraltı düdüklü tencereleri içindeki suya doygun zeminlerde canavarlar kudretinde sıvılaşma olayı meydana gelmektedir.
Bu muazzam basınç ve sıvılaşma olayları ile; zeminler aşağıdan yukarı doğru düşey yönde itilmektedir. Bu itilme ile yüzey arazi deniz gibi dalgalanmakta; binalar ile tesisler yana yatıp yatıp kalkarak ve burgu gibi bükülerek canavarca parçalanmakta ve bu düşey yönlü hareketler ile bazı yerler yarılarak; derin çatlaklar açılmaktadır. Bu düşey yönlü hareketler ile Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasın da kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana gelmektedir.
1995 Kobe deprem afeti; deprem üssü merkezinin yakın olması sebebi ile; Kobe’nin aşağıdan yukarı doğru düşey yönde itilmesinden ileri geldiği halde; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasındaki kıyametler koparcasına çok korkunç afetler; yeraltı düdüklü tencereleri içinde doğalgazın patlamaları ve suya doygun zeminlerde meydana gelen sıvılaşma olayları ile; zeminlerin aşağıdan yukarı doğru düşey yönde itilmesinden ileri gelmektedir.
Deprem darbeleri ile meydana gelen sıvılaşma olayları 8–10 m. kalınlığındaki zeminleri aşağıdan yukarı doğru itebilecek kudrette olduğu halde; yeraltında doğalgaz patlamaları ile meydana gelen sıvılaşma olayları; yüzlerce m. kalınlığındaki zeminleri aşağıdan yukarı doğru itebilecek canavarlar kudretindedir.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında düdüklü tencerelere benzer kapalı ortamlarda doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu kıyametler koparcasına korkunç afetlerin ; depremlerden ileri geldiğini kabul etmek ile çok büyük yanılgı içerisine düşülmektedir. Deprem hareketleri başlamadan önce yeraltında doğalgaz patlamaları olayı ile deprem olayı birbirinden başka başka olaylardır.
1) Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve arasında suya dolgun zeminlerin bulunduğu yerlerde; yeraltında doğalgaz patlamaları ve meydana gelen sıvılaşma ve düşey yönde hareketler ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana geldiği halde; bu yerlere bitişik olan ve suya doygun zeminlerin olmadığı yerlerde hiçbir hasar meydana gelmemektedir.
2) 1045 Erzincan depreminde fay geçmeyen yerde kurulu olan En Eski Erzincan şehrinde meydana gelen sıvılaşma olayı ile toprak yarılmış; açılan yarıklara erkekler ve kadınlar yuvarlanarak düşmüşler ve bu yarıklardan günlerce insan feryatları ve iniltileri işitilmiştir.
(Ek 6)
3) 1894 depreminde faylardan 25–30 Km. uzakta olan İstanbul’da Anbarlı’da meydana gelen sıvılaşma ve aşağıdan yukarı doğru düşey yönlü hareketler ile zemin yarılmış ve fay olmayan yerde 3 Km. boyunda çok büyük ve çok derin çatlak açılmıştır (Ek 7).
4) 1992 deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce Erzincan ovasında yeraltında doğalgaz patlamaları ve bu patlamalar ile meydana gelen sıvılaşma ve düşey yönlü hareketler ile fay olmayan yerde bulunan DDY. rayı yatay ve düşey yönlerde canavarca bükülmüştür (Ek 8).
Fay olmayan yerlerde bulunan İstanbul’da Ambarlı’ da 3 km. boyunda çok büyük çatlak açılması ve Erzincan ovasında fay olmayan yerde açılan derin yarıklara insanların yuvarlanarak düşmeleri ve Erzincan ovasında fay olmayan yerde bulunan DDY. rayının bükülmesi; yeraltında doğalgaz patlamaları ile meydana gelen sıvılaşma ve düşey yönlü hareketlerin canavarlar kudretinde ve çok belalı olduğunu açıkça göstermektedir.
Depremlere karşı; faylardan uzak yerlerde depremlere dayanıklı sağlam inşaatların yapılması fevkalade çok faydalı olduğu kabul edilmektedir.
Ancak depremlere dayanıklı bu sağlam inşaatlar; yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen ve DDY rayını bükebilecek canavarlar kudretindeki sıvılaşma ve düşey yönlü hareketlere dayanmamakta ve bu inşaatlar burgu gibi bükülerek bu inşaatlar canavarca param parça olmaktadır.
Bu neden ile Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarından ve bu patlamalar ile meydana gelen canavarlar kudretindeki sıvılaşma ve düşey yönlü hareketlere karşı; gerekli teknik önlemlerin alınmasını doğa açıkça emretmektedir.
MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİNDE VE OVASINDA DEPREMLER ESNASINDA YERDE VE GÖKTE DOĞALGAZ ALEV İLE YANMAKTADIR.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve arasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce ve deprem hareketleri esnasında bazı yerlerden çıkan alevler göklere yükselmekte; etraf nur doğmuş gibi ışıklanmakta ve bazı yerlerden sıcak olmayan(soğuk) su buharı (toz) çıkarak atmosfer siyah sis bulutu ile kaplanmakta ; alevlenmeyen doğalgazlar hız ile göklere yükselmekte; gökün 25-30km. gibi yükseklerinde doğalgaz bulutu kuşağı meydana gelmektedir. Bu doğalgaz bulutu kuşağı alt kısmından başlayarak; hava ile azar azar karışarak; gökte yavaş yavaş alev ile yanmakta ve gökyüzü saatlerce ve günlerce kızıl renge bürünmektedir. (Ek 6,9)
1045 Erzincan depreminde gökte doğalgazı alev ile yanması ile; güneş ile ayın rengi değişmiş ve güneş ile ay kan rengine boyanmıştır. (Ek 6)
1999 Marmara depreminde, Marmara denizinde Prenses Adalarında, Gölcük'te, Yalova'da, Adapazarı civarında ve Sapanca gölü gibi yerlerde deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yer altından bomba gibi patlama ve uğultulu sesler işitildikten sonra deprem hareketlerinin başladığı; yüzey arazinin deniz gibi dalgalandığı etrafın nur gibi aydınlandığı konusunda yüzlerce ve binlerce görgü tanığı vardır.
1999 Marmara depreminde Adapazarı civarında yerden çıkan alevler 4 katlı binaların en üst katına kadar yükselmiş ve Sapanca Gölü üstü alevle yanmıştır. (Ek 10,11)
Gökte alev ile yanan doğalgaz ısısı ile Erzincan ovasında deprem geceleri trilyonlarca m3 çok soğuk hava ısınmakta ve Erzincan ovasındaki donmuş karlar erimektedir.
Depremler esnasında Erzincan ovasından çıkan katran gibi petrol maddesi Fırat nehrinden akıp gitmektedir
Depremlerde Erzincan ovasında yerde ve özellikle gökte muazzam miktarlarda doğalgazın alev ile yandığını doğa açık ve belirgin şekilde ortaya koymaktadır.
DEPREMLERDE MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİ İLE OVASINDA ATMOSFERE SİS (TOZ) BULUTU MEYDANA GELMEKTEDİR
Depremler esnasında Marmara bölgesi ve Erzincan şehrinde ve ovasında bazı yerlerden yeraltında sıcak olamayan (soğuk) kesif sisler çıkmakta ve atmosfer koyu sis bulutu ile kaplanmaktadır.
1894 İstanbul depreminde ve 1045 Erzincan depreminde ve 1992 Erzincan depreminde yerden yükselen sıcak olmayan(soğuk) sis(toz) ile atmosferde koyu gri renkli bulutu meydana gelmiştir (E 6, 9).
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında hiçbir binanın bulunmadığı yerlerden ve boş arazilerden de bu sis (toz) çıktığından; bu sis veya toz bulutlarının bina enkazlarından çıkmadığı belli olmaktadır.
Yeraltında çatlaklar ve kılcal çatlaklar boru görevi yapmaktadır. Yeraltında boru görevi yapan bu çatlaklar ve kılcal çatlaklar yeraltında doğalgaz patlamaları ile; su ile çok hızla dolup boşalmakta ve boru görevi yapan bu çatlaklarda su hızının artması halinde; Bernoli formülü'ne göre basınç azalmaktadır. Bu boru görevi yapan yeraltı çatlaklarında su hızının çok artması ve kritik hıza ulaşması hâlinde negatif basınç meydana gelmekte ve negatif basınçlar ile su hidrolik olarak buharlaşmakta ve bu su buharı yüzeye çıkarak atmosfere yükselmekte ve atmosferde sis (toz) bulutu meydana gelmektedir.
Hidrolik olarak suyun buharlaşmasında ısının ilgisi olmadığından; yer altında hidrolik olarak meydana gelen su buharı sıcak olmayıp yeraltı suyu soğukluğundadır.
MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİ VE OVASINDA ÇOK KORKUNÇ AFETLERE SEBEP OLAN SIVILAŞMA OLAYLARI VE DÜŞEY YÖNLÜ HAREKET VARLIKLARI DEVLETÇE RESMEN BELİRLENMİŞTİR.
Depremlerde faylarda meydana gelen düşey yönlü hareketler; faylardan uzaklaştıkça yüzeye çıkarak sıfırlanmakta ve faylardan uzaklaştıkça bu düşey yönde hareketler azalarak çok ufak titreşim hareketleri halinde hissedilmektedir. Bu titreşim şeklindeki çok ufak düşey yönlü hareketlerle; faylardan biraz uzaklarda hiçbir hasar meydana gelmemektedir.
Bu nedenle faylardan uzaklaştıkça gittikçe azalan yalnız yatay yönlü deprem hareketleri etkili olmaktadır. Bu sebeple faylardan uzaklaştıkça daha az deprem hasarları meydana gelmektedir.
Düşey yönlü titreşim şeklindeki çok ufak deprem hareketleri ile faylardan uzak yerlerde hasar meydana gelmesi mümkün olmadığı halde ; Dünyada yalnız Marmara Bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamaları ile suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde çok büyük ölçülerde düşey yönlü hareketler meydana gelmekte ve bu düşey yönlü hareketler kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana gelmesine sebep olmaktadır.
1) 1045 depreminde Eski Erzincan şehrinde meydana gelen sıvılaşma ve aşağıdan yukarı doğru düşey yönlü hareketler ile fay olmayan yerde zemin yarılarak kadınlar ve erkekler bu yarıklara yuvarlanarak düşmüşlerdir (EK 6).
2) 1894 Depreminde faylardan 25-30km. Uzakta olan İstanbul’da Ambarlı’da meydana gelen sıvılaşma ve düşey yönlü hareketler ile zemin yarılmış ve fay olmayan yerde 3 km boyunda derin çatlak açılmıştır (EK 7).
3) 1992 depreminde Erzincan ovasında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma düşey yönlü hareketler ile ovada fay olmayan yerde DDY. rayı bükülmüştür (EK 8).
4)1894 depreminde Büyük ada da; 1992 depreminde Erzincan şehrinde ve 1999 Marmara depreminde Adapazarı’nda fay olmayan yerlerde kurulu olan deprem ölçer cihazlarında, çok büyük düşey yönlü hareketler meydana geldiği Devletçe resmen tespit edilmiştir (EK 12.13.14). Fay olmayan yerlerde kurulu olan deprem ölçer cihazlarında çok büyük ölçüde düşey yönlü hareketlerin meydana gelmesi sebebi fevkalade önemlidir.
5) Maden Tetkik Arama ve Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nce ve Teknik Üniversitelerimizce Marmara bölgesi ile Erzincan ovasında birçok yerlerde sıvılaşma meydana geldiği resmen tespit edilmiştir. (Ek 18,21)
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında fay olmayan yerlerde canavarlar kudretinde sıvılaşma ve çok büyük düşey yönlü hareketlerin meydana geldiği Devletçe resmen tespit edildiği halde; bu sıvılaşma ve düşey yönde hareketlerin hangi sebepten ileri geldiği konusunda hiçbir bilimsel araştırma yapılmamış ve bu konuda hiçbir ilgi gösterilmemiştir.
Bu konuda araştırma yapıldığı takdirde; Marmara bölgesi ve Erzincan şehri ve ovasında yeraltı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamaları ile meydana gelen sıvılaşma ve düşey yönlü hareketler ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği anlaşılacaktır. Sebebi bilindiği taktirde; bu konuda gerekli teknik önlemler alınarak Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovası bu kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerden kurtulacaktır.
1999 MARMARA DEPREMİNDE SIVILAŞMA SEBEBİ İLE ADAPAZARINDA FAYLARIN GEÇTİĞİ YERLERDEN DAHA FAZLA HASAR MEYDANA GELMİŞTİR.
MTA tarafından yapılan tespite göre 1999 Marmara depreminde meydana gelen sıvılaşma ile Adapazarı'nda; fayların geçtiği yerlere göre daha fazla hasar olmuştur (EK 15).
Adapazarı civarında, Sapanca Gölünde , Marmara denizinde, Gölcük, Yalova ve Prenses adaları (EK 14) gibi yerlerde deprem hareketi başlamadan kısa bir süre önce, yeraltı düdüklü tenceresinde doğalgaz patlaması île meydana gelen sıvılaşma olayı anında Adapazarı'na ulaşmıştır. Bu sıvılaşma olayı sebebiyle ile, Adapazarı’nda yüzey arazi deniz gibi dalgalanmış; binalar ve tesisler yana yatıp yatıp kalkarak ve burgu gibi bükülerek canavarca parçalanmış ve bazı sağlam binalar kibrit kutusu gibi devrilmiştir ( EK 16,17).
Adapazarı'nda meydana gelen bu afet, Adapazarı civarında, Sapanca gölünde Gölcük de; Yalova da Marmara denizinde; Prenses adaları gibi yerlerde yeraltı düdüklü tenceresinde doğalgaz patlamasından ileri geldiğinden; Adapazarı’nda meydana gelen bu afetin deprem olayı hiçbir ilgisi yoktur.
Yeraltında düdüklü tencereleri içinde bulunan suya doygun zeminlerin; on binlerce Km. uzakta olan Çin’e kadar devam ettiği kabul edilirse; Marmara bölgesinde veya Erzincan ovasında herhangi bir yerde yeraltında doğalgaz patlamaları ile on binlerce Km uzakta olan Çin’de de zeminin aşağıdan yukarı doğru düşey yönde itilecek ve Çin'de de benzer şekilde kıyametler koparcasına afetlerin meydana geleceğini kabul etmek gerekir.
KAZIK TEMELLER SIVILAŞMA OLAYLARINI ÖNLEMEKTEDİR.
İstanbul'da Eminönü'ndeki Yeni cami inşasında çamur ve batak zemine on binlerce ahşap kazık çakılmıştır.
1894 İstanbul depreminde Eminönü’nde, Tahtakale’de Kapalı çarşı’da kıyametler koparcasına afet meydana geldiği halde; bu yerlere çok yakın olan kazık temelli inşa edilen Yeni camide hiçbir hasar gelmemiştir.
1999 Marmara depreminde Adapazarı'nda sıvılaşma ve düşey yönlü hareketler ile çok büyük hasar meydana geldiği halde, Adapazarı'nda Vakıfbank, Ziraat bankası ve Toyoto fabrikası kazık temeller üstüne inşa edildiğinden bu binalarda hiçbir hasar meydana gelmemiştir
Kazık temellerin; sıvılaşma olayına engel olduğu açık ve belirgin şekilde ortada görünmektedir. (EK 18).
YENİ ERZİNCAN ŞEHRİ FAYLARIN GEÇTİĞİ ÇOK TEHLİKELİ YERE KURULMAK İLE İHANET YAPILMIŞTIR.
Tarih boyunca Eski Erzincan şehirlerinin hepsi Fırat nehri ile bugünkü Yeni Erzincan şehri arasında ve hiçbir fayın geçmediği ova içindeki yerlere kurulmuş ve bu Eski Erzincan şehirlerinin yerleri depremler sebebi ile deprem harabeleri olarak terk edilmiştir.
Eski Erzincan şehirlerinden hiçbir fay geçmediği halde; 1939 Erzincan depreminden sonra kurulan Yeni Erzincan şehri fayların geçtiği çok tehlikeli yere kurulmuştur.
En geri kalmış ülkelerde bile fayların geçtiği yerlere tavuk kümesi inşasına izin verilmediği halde; Yeni Erzincan şehrinin fayların geçtiği çok tehlikeli yerlere kurulmuş ve Erzincan halkına en büyük ihanet yapılmıştır (EK 19).
Depremler ve afetler konusunda sorumlu ve yetkili Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nce düzenlenen 1992 ERZİNCAN DEPREM RAPOR’ unda ovadan geçen bütün faylar gösterildiği halde; Yeni Erzincan şehrinin ortasından geçen ve herkesçe bilinen fay varlığı gizlenerek gösterilmemiş olduğu anlaşılmaktadır (EK 20).
Deprem harabeleri olarak terk edilen bütün Eski Erzincan şehirlerinde yalnız yeraltında doğalgaz patlamasından ileri gelen sıvılaşma belası olduğu halde; Yeni Erzincan şehrinde hem fay belası ve hem de yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma belaları beraberce vardır.
Yeni Erzincan şehrinin fayların geçtiği çok tehlikeli yere kurulması konusu çok önemli olduğu halde; bu konu ile hiç kimse ilgilenmemiş ve bu konuda hiçbir önlem alınmadığından Yeni Erzincan şehri kendi kaderi ile baş başa bırakılmıştır.
Erzincan şehrinde ve ovasında ileride meydana gelecek 1939 depremi gibi çok büyük depremlerde çok büyük can ve mal kayıpları verileceğini ve mezar yeri bulmakta güçlük çekilebileceğini şimdiden düşünmek gerektir.
ERZİNCAN’DA EN ŞİDDETLİ DEPREMLERE DAYANIKLI İNŞA EDİLEN B.ARME BİNALAR ÇOK UFAK SIVILAŞMA OLAYLARINA VE DÜŞEY YÖNLÜ HAREKETLERE DAYANAMAMIŞ VE TEHLİKELİ ŞEKİLDE ÇATLAMIŞLARDIR.
1992 Depreminden sonra Dünya Bankasınca verilen kredi ile Erzincan şehri ve ovasında en şiddetli depremlerde çatlamayacak sağlamlıkta birçok depreme dayanıklı B.Arme bina inşaa edilmiş ve bu binalar ile Erzincan şehri gelin gibi süslenmiştir.
Erzincan’da ara sıra 2,3,4 gibi ufak şiddette deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltında çok ufak doğalgaz patlamaları ile çok ufak sıvılaşma ve aşağıdan yukarı doğru çok ufak düşey yönlü hareketler meydana gelmektedir.
Depreme dayanıklı inşa edilen B.Arme binaların kolonları, kirişleri, döşemeleri, perde duvarları, gibi taşıyıcı aksamları bu çok ufak sıvılaşma ve düşey yönlü hareketlere dayanamamış ve bu B.arme binaların bütün taşıyıcı aksamları çok tehlikeli şekilde çatlamışlardır.
Bu çatlak binalar sıvanarak veya sıva çatlağı olduğu yutturması ile Erzincan halkına terk ve teslim edilmişlerdir.
Bu çatlak binalar ileride meydana gelecek çok şiddette olmayan depremlerde bile; burgu gibi bükülerek parçalanmaya ve bina içindeki insanlar da pestil gibi ezilmeye mahkûm bulunmaktadır.
Erzincan şehrinde depremlere dayanıklı B.arme binaların çok tehlikeli şekilde çatladığını Mısırdaki sağır sultan ve birçok kimse tarafından bilinilmektedir.
Erzincan şehrinde en şiddetli depremlere dayanıklı inşa edilen B.Arme binaların bu çatlama rezaleti; Devlet yetkililerinden ve Dünya Bankasından gizlendiği anlaşılmaktadır.
Bu B.Arme binaların çatladığı konusunda Devlet Yetkililerine ve Dünya Bankasına bilgi verildiği takdirde; sebebi araştırılacak ve hem Erzincan kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerden ve hem çatlak binalar rezaletinden kurtulacak ve hem de Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı varlığı ortaya çıkarılacaktır.
ERZİNCAN'DA DEPREMLERE DAYANIKLI BİNALARIN ÇATLAMASINDA MÜTEAHHİTLERİN VE MÜHENDİSLERİN HİÇBİR SORUMLULUĞU YOKTUR.
Sözü geçtiği gibi; Erzincan'da en şiddetli depremlere çatlamadan dayanıklı inşa edilen bütün B. Arme binaların kolonları, kirişleri ve döşemeleri gibi taşıyıcı akşamlan; en ufak sıvılaşma ve en ufak düşey yönlü hareketlere dayanamadığından çok tehlikeli şekilde çatlamıştır.
Bu B. Arme binalar; ileride meydana gelecek çok şiddette olmayan depremlerde bile; burgu gibi bükülerek canavarca parçalanmaya ve içindeki insanlar da pestil gibi ezilmeğe; mahkûm bulunmaktadır.
İleride meydana gelecek depremlerde; çok büyük can ve mal kaybı verilecek ve savcılar; bu binaları inşa eden müteahhitleri ve mühendisleri haksız olarak; tutuklayacak ve adalete teslim edecekler ve malları ile mülklerine el konulacaktır.
Bu B. Arme binalar; Hemşehrimiz Tavşanoğlu firması ve bu firma gibi çok dürüst ve çok saygın firmalarca inşa edilmiştir. Bu binaların kontrollük hizmetleri de Dünya Bankasınca; çok titizlikle yapılmıştır.
Bu nedenle; bu B. Arme binaların projelerinde, malzemelerinde ve işçiliklerinde herhangi bir hata olduğunu ileri sürmek mümkün değildir.
Bu nedenler ile bu B.Arme binaların çatlamalarında müteahhitlerin ve mühendislerin hiçbir sorumlulukları olmaması; gerektir.
Bu B. Arme binaların çatlama sebebi araştırıldığı takdirde; gerekli teknik önlemler alınacak ve Erzincan hem kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerden ve hem de çatlak binalar rezaletinden ebediyen kurtulacak ve Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı varlığı ortaya çıkacaktır.
MARMARA BÖLGESİNDE VE ERZİNCAN ŞEHRİ İLE OVASINDA DEPREMLER OLUP BİTTİKTEN SONRA AYLARCA VE YILLARCA GİBİ ÇOK UZUN SÜRE DOĞALGAZ PATLAMALARI İLE DEPREM FIRTINALARI VE SARSINTILARI MEYDANA GELMEKTEDİR.
Marmara bölgesinde ve Erzincan şehri ile ovasında depremler ve artçı depremler 3-5 günde olup bittikten sonra; bazen yer altı düdüklü tencerelerinde ard arda doğalgaz patlamaları günlerce, aylarca ve bir yıl gibi uzun süre devam etmektedir. ( EK 6, 23 )
Yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma olayları ve yüzey arazinin deniz gibi dalgalanması, zeminin aşağıdan yukarı doğru düşey yönde itilmesi olayları deprem olarak algılanmakta ve bu olaylar deprem fırtınaları veya deprem sarsıntıları olarak kabul edilmektedir .
Deprem fırtınaları ve deprem sarsıntıları yeraltı düdüklü tencerelerinde doğalgazın ard arda patlamalarından ileri geldiğinden; bu deprem fırtınaları ve deprem sarsıntılarının deprem ile hiçbir ilgisi yoktur.
MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİNDE VE OVASINDA YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMALARI İLE MEYDANA GELEN SIVILAŞMA VE DÜŞEY YÖNLÜ HAREKETLER İLE ZEMİNLER ÇATLAYARAK ÇOK MÜKEMMEL ŞEKİLDE ESNEME ÖZELLİĞİ KAZANMAKTADIR.
Marmara bölgesinde ve Erzincan şehri ile ovasında yeraltında doğalgaz patlaması ile suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde meydana gelen sıvılaşma ve aşağıdan yukarı doğru düşey yönlü hareketler ile zeminlerde sonsuz sayılarda çatlaklar ve kılcal çatlaklar açılmakta ve bu zeminler çok mükemmel şekilde esneme özelliği kazanmaktadır.
Zeminlerin esnemesi ile deprem hareketleri 50 m. gibi kısa mesafelerde azalarak çok zayıfladığından; bu zayıflayan deprem hareketleri ile; hiçbir hasar meydana gelmemektedir..
Korkunç afetlere sebep olan sıvılaşma ve düşey yönlü hareketler çok kötü ve belalı olduğu halde Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasındaki suya doygun zeminlere çok mükemmel şekilde esneme özelliği kazandırdığından bu sıvılaşma ve düşey yönlü hareketler çok faydalı olmaktadır.
Marmara bölgesinde ve Erzincan şehri ile ovasında suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde kıyametler koparcasına afetler meydana geldiği halde ; bu afetlerin meydana geldiği yerlere bitişik yakın olan suya doygun zeminlerin bulunmadığı yerlerde hem sıvılaşma olayı meydana gelmediğinden; ve hem de zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemeleri ile; bu yerlere çok zayıflamış deprem hareketleri ulaştığından; sıvılaşma olmayan bu yerlerde hiçbir hasar meydana gelmemektedir.
1) 1894 depreminde faylardan 25–30 km. uzakta olan İstanbul’da suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde deprem hareketleri başlamadan önce yeraltından sesler işitilmiş; yüzey arazi deniz gibi dalgalanmış; bu yerler ile özellikle Eminönü ve Galata’da sıvılaşma ve düşey yönlü hareketler ile kıyametler koparcasına korkunç afetler meydana gelmiştir. Bu depremde Galata’ya bitişik yakın olan Beyoğlu’nda hem suya doygun zemin bulunmadığından ve hem de zeminin çok mükemmel şekilde esnemesi ile çok zayıflamış deprem hareketleri ulaştığından Beyoğlu’nda ve Beyoğlu’na benzer yerlerde hiçbir hasar olmamıştır (EK 9).
2) 1992 Deprem hareketi başlamadan kısa bir süre önce yeraltında doğalgaz patlamaları ve bu doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma ve aşağıdan yukarı doğru düşey yönlü hareketler ile Erzincan şehrinde ve ovasında suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde kıyametler koparcasına korkunç afetler meydana geldiği halde; bu korkunç afetlerin meydana gelen yerlere bitişik çok yakın yerlerde bulunan Erzincan şehrindeki Eski Belediye ve İstasyon binaları ile Çarşı mahallesinde ve ova içindeki Altıntepe gibi yerlerde hem suya doygun zeminler bulunmadığından ve hem de zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemeleri ile; bu yerlere çok zayıflamış hareketler ulaştığından bu yerlerde hiçbir hasar meydana gelmemiştir.
3) Selimoğlu iş hanı Erzincan şehrinin ortasından geçen fayın geçtiği yerde bulunmaktadır.
1992 Deprem hareketi başlamadan kısa bir süre önce; yeraltında doğalgaz patlamaları ve meydana gelen sıvılaşma ve aşağıdan yukarı doğru hareketler ile Selimoğlu iş hanı; yeri öpercesine iki defa yana yatıp yatıp kalkarak ve burgu gibi bükülerek param parça olmuş ve bu iş hanı civarında kıyametler koparcasına çok korkunç afet meydana gelmiş ve Selimoğlu iş hanından geçen fayda meydana gelen deprem hareketleri ile bu afet daha çok büyümüştür.
Selimoğlu iş hanına 50 m. gibi çok yakın olan Eski Belediye binası yerinde suya doygun zemin bulunmadığından; bu yerde sıvılaşma meydana gelmesi mümkün değildir.
Selimoğlu iş hanından geçen fay’da meydana gelen muazzam büyüklükteki deprem hareketleri, zeminin 50 m. gibi kısa mesafede çok mükemmel şekilde esnemesi ile, çok zayıflamış deprem hareketleri halinde ulaştığından Eski Belediye binasında hiçbir deprem hasarı olmamıştır.
Dünyada yalnız Marmara bölgesinde ve Erzincan şehri ve ovasında faylarda meydana gelen deprem hareketleri; esneyen zeminlere ulaşınca; bu zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemesi ile Erzincan şehrindeki Eski Belediye binasında olduğu gibi bu muazzam büyüklüklerdeki deprem hareketleri 50 m. gibi çok kısa mesafelerde çok zayıflamaktadır.
Bu nedenle dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında faylar dışında kalan yerlerde hiçbir deprem hasarı meydana gelmemektedir.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında hiçbir masraf yapmadan zeminlerin kendiliğinden bedavadan esnemesi ile faylarda meydana gelen deprem hareketlerinin 50 m. gibi kısa mesafelerde çok zayıflaması doğanın insanlara bahşettiği çok kıymetli ve çok muhteşem bir lütuftur.
Bu nedenle Marmara Bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasında yeraltında suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde doğalgaz patlamaları fevkalade önemli olduğu halde; zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemeleriyle deprem hareketleri 50 m. gibi kısa mesafelerde çok zayıfladığından; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında fayların dışında kalan bütün yerleşim yerlerinde deprem olayları çok önemli değildir.
Erzincan şehrinde Selimoğlu işhanı ve bu işhanı civarında kıyametler koparcasına çok korkunç afet meydana geldiği halde ; Selimoğlu işhanına ve bu işhanından geçen faya 50m. gibi çok yakın yerde bulunan Eski Belediye binasında hiçbir hasar meydana gelmemiş olması sebebini hiçbir kimse ilgi göstermemiş ve bu konuda hiçbir kimse araştırma yapmamıştır. Bu konuda bilimsel araştırma yapıldığı taktirde; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında zeminlerin kendiliğinden esnemelerinin fevkalade önemli ve fevkalade faydalı olduğu anlaşılacaktır.
Bu araştırma yapıldığı taktirde; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin depremler ile hiçbir ilgisi olmadığı ve bu korkunç afetlerin yer altında düdüklü tencerelere benzer kapalı ortamlarda doğalgaz patlamalarından ileri geldiği anlaşılacaktır.
MARMARA DENİZİNDE TUSANAMİ YÜKSEK DENİZ DALGALARI YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMASI İLE DENİZ SUYUNUN GÖKLERE SAVRULMASINDAN İLERİ GELMEKTEDİR.
1509 Depreminde Marmara denizinde meydana gelen Tsunami yüksek deniz dalgaları; İstanbul’un sahil boyundaki ve Galata surlarını aşmış ve birçok yer sular altında kalmıştır.
Bu depremde Osmanlı padişahı II. Beyazıt kıyamet koptu diye, İstanbul'dan Edirne'ye kaçmıştır (Ek 25).
1894 İstanbul depreminde; Marmara deniz suyu kıyılardan 200 m. geri çekildikten sonra meydana gelen Tsunami yüksek dalgaları ile kayıklar, mavnalar, tekneler parçalanmış ve Marmara denizi kıyılarında birçok yerler su altında kalmıştır (EK 9,22,24).
Dünyada okyanuslarda ve çok büyük denizlerde Tusunami yüksek deniz dalgalan meydâna geldiği halde; Marmara gibi küçük bir içdeniz'de çok büyük Tsunami yüksek deniz dalgalarının meydana gelmesi; çok enteresan ve çok ilginçtir.
Sözü geçtiği gibi 1992 depreminde Erzincan ovasında fay geçmeyen yerde bulunan DDY rayı; yeraltında doğalgaz patlamasından ileri gelen sıvılaşma olayı ile canavarca bükülmüştür. Bu rayın bükülebilmesi için; rayın aşağıdan yukarı doğru çok muazzam kuvvetler ile itilmesi gerektir.
Marmara denizinde de yeraltında doğalgaz patlamaları ile bu deniz tabanı Erzincan ovasındaki DDY. rayı gibi çok muazzam kuvvetler ile aşağıdan yukarı doğru itilmektedir. Bu itilme ile Marmara denizinde suların göklere savrulduğu ve deniz suyu kıyılardan geri çekildikten sonra; Marmara denizi kıyılarında çok büyük Tsunami yüksek dalgaları meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Marmara denizinde depremlerin darbeleri ile 3-5m yükseklikte Tsunami yüksek dalgaları meydana geldiği halde, Marmara denizde doğalgaz patlaması ile 1509 İstanbul depreminde olduğu gibi 10-15m gibi çok yüksek Tsunami büyük deniz dalgalan meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Marmara denizinde; Gölcük, Yalova ve Prenses Adaları gibi birçok yerlerde yeraltında patlamalar olduğu; bazı yerlerde deniz suyunun havaya savrulduğu; bazı yerlerden çıkan alevlerin göklere yükseldiği; etrafın nur doğmuş gibi ışıklandığı ve gökte doğalgazın alev ile yanması sebebi ile bazı yerlerde gökyüzünün kızıl renge büründüğü konusunda yüzlerce, binlerce görgü tanığı ve bu konuda yazılı belgeler vardır(EK 6,10,11,25).
Marmara denizinde 1509 İstanbul depreminde olduğu gibi 15-20 m. yüksekliğinde çok büyük Tsunami yüksek deniz dalgalarının deprem dalgalarından ileri geldiğini kabul etmekle; çok büyük yanılgı içerisine düşülmektedir.
DEPREMLERİ ÖNLEMEK MÜMKÜN OLMADIĞI HALDE MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİNDE VE OVASINDA ÇOK KORKUNÇ AFETLERE SEBEP OLAN YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMALARINDAN İLERİ GELEN KORKUNÇ AFETLERİ ALINACAK TEKNİK ÖNLEMLER İLE ÖNLEMEK MÜMKÜNDÜR.
Sözü geçtiği gibi Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltında doğalgaz patlamaları, kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana gelmesine sebep olmaktadır.
Marmara denizinde doğalgaz patlamaları ile Tsunami Yüksek deniz dalgaları meydana gelmekte ve bu korkunç afetler; daha da çok büyümektedir.
Depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; korkunç afetlere sebep olan yeraltında doğalgaz patlamalarını ve bu doğalgaz patlamaları ile meydana gelen sıvılaşma ve düşey yönlü hareketleri; alınacak çeşitli teknik önlemler ile kısmen veya tamamen önlemek mümkündür.
Yeraltında düdüklü tencerelerinde; doğalgaz; 10–20-50-100m. gibi yüzeye çok yakın derinliklerde patlamaktadır.
1) Yüzeye yakın derinliklerde yeraltı yarık çatlaklarında ve antiseklinal yükseltilerinde biriken doğalgazı sondajlar ile temizlemek sureti ile hem sıvılaşma olayından ve hem deTsunami yüksek deniz dalgalarından ebediyen kurtulmak mümkündür.
2) Suya doygun zeminlerin suyu cazibe veya pompaj sureti ile boşaltılır ise; bu yerlerde sıvılaşma olayı meydana gelmeyecek ve çok korkunç afetlerden kurtulmak mümkün olacaktır.
3) Yer altı düdüklü tenceresinin içerisinde bulunan su doygun zeminlere ulaşacak şekilde en fazla 20-50-100 m. gibi derinlikte geniş çaplı sondaj ve adi kuyular açılır ise; bu kuyular denge bacası görevi yapacak ve yer altı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamaları ve meydana gelen muazzam büyüklüklerdeki basınçlardan ve canavarlar kudretindeki sıvılaşma ve düşey yönlü hareketlerden kurtulmak mümkün olacaktır.
Bu kuyular doğalgazın patladığı yerlere yakın olan yerlerde açılır ise daha çok faydalı olacaktır.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında bu güne kadar açılan sondaj kuyularının çapı çok küçük olduğundan bu kuyular çok az faydalı olmuştur.
4) Suya doygun zeminlere beton, betonit, kil, kum gibi maddeler enjekte edilir ise sıvılaşma olayları çok zayıflayacaktır.
5) İnşaatların temellerine kazıklar çakılmak sureti ile sıvılaşma olayına engel olmak mümkündür. ) Ahşap binalar önemli ölçüde esnemektedir. Bu esnemeler ile hem yatay ve hemde düşey yönlü hareketler çok zayıflayacak ve ahşap binalarda hasar meydana gelmeyecektir.
7) Kerpiç, salaş, tuğla ve yığma binalar ufak ölçüde kendiliğinden esnediğinden; hem yatay ve hem de düşey yönlü hareketler azalarak bir miktar zayıflayacaktır. Ancak bu çok büyük düşey ve yatay yönlü hareketler ile bu kerpiç, salaş, tuğla ve yığma binalar da paramparça olmaktadır.
8) Japon Kobe şehrinde olduğu gibi; esnek temeller üstüne mafsallı oynak sistemde inşaatlar yaparak; hareket canavarlarına karşı korunmak mümkündür.
Japonlar, Kobe'ye 50 Milyar ABD Dolan gibi muazzam masraf ile Kobe’yi düşey yönlü hareket belasına karşı korumuşlar ve Kobe'yi yeniden Japonya'ya kazandırmışlardır.
9) Trakya’daki yer altındaki yataklarından kaçan doğalgaz faylar vasıtası ile yükselerek Marmara bölgesine kadar gelmektedir. Faylarda yükselen doğalgazın yerleri tespit edilerek ; bu yerlerde yapılacak sondajlar ile bu kaçak doğalgazın temizlenmesi de mümkündür.
10) Yer altında doğalgaz patlamaları ve meydana gelen sıvılaşma olayları ile B.Arme binaların bir kolonunun veya bir kirişinin kırılması halinde; bu B.Arme binalar komple çökmektedir.
Bu nedenle bütün betonarme binaları ile bütün diğer büyük ebatlı binaların dilatasyonlarla ufak parçalara bölünmesi çok faydalı olmaktadır.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında hiçbir masraf yapmadan zeminler kendiliğinden ve bedavadan çok mükemmel şekilde esnediğinden ; Kobe'ye yapılan masraflın %5-10 gibi ufak oranda yapılacak masraf ile Marmara bölgesinde ve Erzincan şehri ile ovasında geniş çaplı sondaj ve adi kuyular açmak sureti ile yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen korkunç âfetlerden kolayca kurtulmak mümkündür.
Bu konularda hangi çözüm çarelerinin uygulanacağı ve yapılacak masrafları bulmak için yeraltı su durumunu gösterir jeolojik haritalar üstünde bilim adamlarınca detaylı bilimsel çalışmaların yapılması icap etmektedir.
OSMANLI PADİŞAHI II. BEYAZIT KUYULAR KAZDIRARAK YER ALTINDA DOĞALGAZ PATLAMALARINDAN İLERİ GELEN SARSINTILARINDAN İSTANBUL'U KURTARMIŞTIR.
1509 İstanbul depreminde; Yavuz Sultan Selim'in babası II. BEYAZIT padişah olarak bulunuyordu.
Bu dönemde dünyanın öküzün boynuzları üstünde kurulu bulunduğu, öküzün boynuzlarını oynatması ile depremlerin meydana geldiği hurafelerine inanılıyordu. Bu dönemde faylar ve yer altında doğalgaz varlığı ve doğalgazın grizu gibi patladığı konusundaki bilgiler henüz bilinmiyordu. Bu depremde çok büyük can ve mal kaybı olmuş ve Marmara denizinde meydana gelen Tsunami yüksek deniz dalgaları İstanbul’daki sahil boyundaki ve Galata'daki surları aşmış ve birçok yerler sular altında kalmıştır. Bu depremde Marmara denizinde 10-15m. büyüklüğünde Tsunami yüksek deniz dalgalarının meydana geldiği; anlaşılmaktadır.
Osmanlı Padişahı II. Beyazıt kıyamet koptu diye Edirne’ye kaçmıştır. Bu depremden 13 gün sonra Edirne de de deprem meydana geldiğinden; Padişah II. Beyazıt İstanbul'a geri gelmiştir.
Sözü geçtiği gibi depremler ve artçı depremler 3–5 gün içerisinde olup bittiği halde; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında bazen günlerce, aylarca ve bir yıl gibi çok uzun sürelerde yeraltı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamaları ard arda devam etmekte ve suya doygun zeminlerde meydana gelen sıvılaşma olayları, yüzey arazinin deniz gibi dalgalanmaları ve zeminlerin aşağıdan yukarı doğru itilmeleri gibi olaylar; deprem sarsıntıları veya deprem fırtınaları olarak algılanmakta ve bu olaylar deprem olayı olarak kabul edilmektedir (EK 6,21,23).
Yeraltında doğalgazın ard arda patlamasından ileri gelen bu deprem fırtınalarının ve sarsıntılarının deprem ile hiçbir ilgisi yoktur.
1509 İstanbul depreminde; deprem ve artçı depremler birkaç gün içinde olup bittikten sonra yeraltı düdüklü tencerelerinde ard arda doğalgaz patlamaları ile meydana gelen deprem sarsıntıları 30 gün veya 45 gün devam etmiştir.
Osmanlı kronolojisi tarihinde « Çok tuhaf rivayete göre; Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT; İstanbul'un muhtelif semtlerinde 400 kuyu kazdırmış ve güya işte bu kuyular ile; deprem sarsıntıların arkası kesilmiştir. » konusunda çok önemli bilgi verilmektedir (Ek 24).
Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT 499 sene önce 1509 İstanbul depreminde kazdırdığı 400 kuyu ile yeraltı düdüklü tenceresine muhtelif semtlerde 400 delik açtırmıştır.
Bu kuyular denge bacası görevi yapmış ve yeraltında doğalgaz patlamasından ileri gelen muazzam basıncı ve meydana gelen canavarlar kudretindeki sıvılaşma ve düşey yönlü hareketleri önlemiş ve İstanbul'u yer altı düdüklü tenceresinde doğalgaz patlamalarından ileri gelen sarsıntılarından kurtarmıştır.
Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT sahtekâr sihirbazların, medyumların fallarına, üfürüklerine, tılsımlarına, avsunlarına, ve muskalarına itibar etmemiş ve bu Yüce Padişah kazdırdığı 400 kuyu ile İstanbul'u yeraltında doğalgaz patlamasından ileri gelen deprem sarsıntıları belasından çok az masrafla ve çok kolayca kurtarmıştır.
Yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma ve düşey yönlü hareket belalarına karşı; bilimsel çözüm yolunu; dünyada ilk defa Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT keşfetmiş ve İstanbul’da 400 kuyu kazdırarak; İstanbul'u yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sarsıntılardan kurtarmıştır.
Yüce Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT; mezarından başını kaldırsa 20-30-50-100 m. gibi az; derinliklerde kuyular kazdırarak Marmara bölgesini ve Erzincan şehri ile ovasını yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerden; çok kolayca ve çok az masrafla kurtaracaktır.
Bu çok akıllı ve üstün yetenekli Yüce Osmanlı Padişahının altından heykelini yaptırarak; bu heykelleri Marmara bölgesi ile Erzincan şehrine ve ovasına abide olarak dikmek gerektir.
İSTANBUL ÇÖPLÜKLERİ GAZ PATLAMA TEHLİKESİNDEN KURTARILMIŞTIR.
Çöplüklere atılan organik artıklar ile 10–20–50 sene gibi çok uzun sürede çok az miktarda (metan) (CH4) doğalgazı meydana gelmektedir.
İstanbul Ümraniye Belediye çöplüğünde doğalgaz patlaması ile çöplük üstünde bulunan bütün gecekondular; aşağıdan yukarı doğru itilerek param parça olmuşlardır.
Bu çöplükte suya doygun zemin bulunmadığından sıvılaşma meydana gelmemiş ve çöplük dışındaki benzer yapılı gecekondularda hiçbir hasar olmamıştır.
Sebebi bilindiğinden İstanbul Belediyesinin çok akıllı ve üstün yetenekli teknik elemanlarınca; İstanbul’daki bütün çöplüklerde açılan sondaj delikleri ile; bu çöplüklerde biriken doğalgaz temizlenmiş ve çok az masraf ile İstanbul’daki bütün çöplükler, doğalgaz patlama tehlikesinden ebediyen ve kolayca kurtarılmıştır.
DÜNYANIN ANAKARALARI SIVI MAĞMA ÜSTÜNDE YÜZERKEN BİRBİRLERİNİ İTMEKTE VEYA BU ANAKARALAR BİRBİRLERİNDEN UZAKLAŞMAKTADIR.
Arzın kabuğu faylar ile irili ufaklı çeşitli büyüklüklerde parçalara bölünmüş ve bu kabuk parçaları ile dünyanın anakaraları meydana gelmiştir. Dünyanın anakaraları sıvı magma üstünde yüzmektedir.
Dünyanın anakaraları sıvı magma üstünde yüzerken birbirlerini muazzam kuvvetler ile itmekte veya birbirlerinden uzaklaşmaktadır.
Arabistan platosu dünyanın çok büyük ve çok ağır bir anakarasıdır. Arabistan platosu Anadolu’yu muazzam kuvvetler ile zorlayarak itmektedir. Bu itme ile Anadolu her yıl Yunanistan’a doğru 2,5 cm. kadar yaklaşmaktadır. Arabistan platosunun bu itmesi ile Erzincan ovası her yıl 1-2 cm. kadar daralmakta ve Munzur dağları ile Spiker dağları her yıl birbirine 1-2 cm. kadar yaklaşmaktadır.
Arabistan platosunun Anadolu’yu zorlayarak itmesi ile; zaman ile faylar çatlayarak kırılmakta ve fayların kırılması ile faylar boyunca depremler meydana gelmektedir.
Arabistan platosunun Anadolu’yu zorlayarak itmesine engel olmak mümkün olmadığından; Ülkemizde tarih boyunca meydana gelen depremlere benzer depremlerin meydana gelmesi; insanların alın yazısı ve kaderidir.
Deprem darbeleri ile sıvı mağma üstünde yüzen muazzam büyüklükteki anakaralar yatay yönlerde sarsılarak sallanmaktadır. Faylardan uzaklaştıkça anakaraların bu yatay yönlerde sarsılarak sallanmaları azalmakta ve faylardan uzaklaştıkça bu sarsılarak sallanmalar çok ufak yatay yönlü deprem hareketleri halinde hissedilmektedir.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yer altında doğalgaz patlamaları olup bittikten kısa bir süre sonra yer altında faylardan meydana gelen deprem darbeleri ile anakaraların yatay yönlerde sallanmalarından ileri gelen deprem hareketleri faylardan uzaklaştıkça bu deprem hareketleri çok zayıflanmakta olduğundan faylardan uzaklarda depremlerle hiçbir önemli hasar meydana gelmemektedir.
1509 İstanbul depreminde binlerce Km. uzakta olan Mısır; yatay yönlü ufak deprem hareketleri ile sallanmış ve Mısır’da hiçbir deprem hasarı olmamıştır.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında meydana gelen depremler de; yüzlerce ve binlerce Km. gibi uzak birçok yerler yatay yönlü ufak deprem hareketleri ile sarsılarak sallandığı halde; bu yerlerde hiçbir deprem hasarı meydana gelmemektedir.
Kısacası yer altı düdüklü tencerelerinin bulunduğu yerlerde hem doğalgaz patlamaları ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana gelmekte ve hem de bu düdüklü tencerelerin bulunduğu yüzeye yakın yerler de anakaralar ile birlikte beraberce yatay yönlü çok ufak deprem hareketleriyle sarsılarak sallanmaktadır.
MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİNDE VE OVASINDA DOĞALGAZ PATLAMALARI İLE MEYDANA GELEN SIVILAŞMA VE DÜŞEY YÖNLÜ HAREKETLER ÖNLENDİĞİ TAKDİRDE BU YERLER DEPREM BAKIMINDAN EN EMNİYETLİ YERLER OLACAKTIR.
Sözü geçtiği gibi Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamaları ve bu doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma ve düşey yönlü hareketler ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana gelmektedir.
Depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; çok korkunç afetlere sebep olan yeraltında doğalgaz patlamalarını ve bu doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma ve düşey yönlü hareketleri; alınacak çeşitli teknik önlemler ile önlemek mümkündür.
Sözü geçtiği gibi 1509 İstanbul depreminde çok akıllı ve üstün yetenekli Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT 499 sene önce İstanbul’un muhtelif yerlerine 400 kuyu kazdırarak; yeraltında ard arda doğalgaz patlamaları ile meydana gelen ve 30 gün veya 45 gün devam eden deprem fırtınaları sarsıntılarından çok az masrafla ve kolayca İstanbul’u kurtarmıştır (EK 24).
Yeraltında doğalgaz patlamaları ve bu doğalgaz patlamaları ve bu patlamalardan ileri gelen sıvılaşma olayları önlendiği taktirde; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında faylarda meydana gelecek deprem hareketleri esneyen zeminlere ulaşınca; bu zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemeleri ile bu deprem hareketleri 50m. gibi kısa mesafelerde azalarak çok zayıflayacaktır.
Bu nedenle Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında fayların dışında kalan suya doygun zeminlerin bulunduğu veya bulunmadığı bütün yerleşim yerlerinde hiçbir deprem hasarı meydana gelmeyecek ve bu yerler deprem bakımından en emniyetli yerler olacak ve bu yerlerde çok katlı yüksek binalar inşaa edilebilecektir.
Bu teknik önlemlerin alınması ile Erzincan ismindeki deprem lekesi ebediyen silinecek ve deprem sebebi ile harabe olarak terk edilen bütün Eski Erzincan şehirleri yerlerinden hiçbir fay geçmediğinden bu harabe yerleri de deprem bakımından en emniyetli yerler olacaktır .
Japonların elinde Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovası gibi benzer şekilde yerleri olsaydı; hem bu çok zengin doğalgaz yatağından istifade ederlerdi ve hem de yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetlere karşı gerekli teknik önlemleri aldıktan sonra; Japonya'nın imparatorluk sarayını; Japon parlamentosunu; Japonya'nın en önemli fabrika ve tesisleri gibi en kıymetli varlıklarını Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasına deprem bakımından en emniyetli yerlere nakletmek sureti ile; bu çok kıymetli varlıklarını depremlere karşı çok büyük güvence altına almak suretiyle ülkelerine çok büyük ölçüde faydalar sağlamış olurlardı.
ERZİNCAN VALİSİ RECEP YAZICIOĞLU ERZİNCAN ŞEHRİNDE DOĞALGAZ PATLAMALARI VE SIVILAŞMA OLAYLARI MEYDANA GELDİĞİNİ DOĞRULAMIŞTIR.
Erzincan şehrinde ve ovasında depremler esnasında yeraltında patlamalar, alevlenmeler , sıvılaşma ve düşey yönde hareketlerin varlığı ve korkunç afetlerin meydana geldiği konusundaki verilen bilgilerin gerçeklere uygun olduğu Erzincan Valisi Recep YAZICIOĞLU tarafından doğrulanmıştır (EK 26).
AFET İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNCE ERZİNCAN ŞEHRİ VE OVASINDA YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMALARI İLE KIYAMETLER KOPARCASINA KORKUNÇ AFETLERİN MEYDANA GELDİĞİ KABUL EDİLMEMİŞTİR.
Erzincan şehri ile ovasında suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde; deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce; yeraltında doğalgaz patlamaları ile meydana gelen sıvılaşma ve aşağıdan yukarı doğru düşey yönlü hareketler ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği; 1992 depreminden sonra en şiddetli depremlere dayanıklı inşaa edilen bütün B.Arme binaların; çok ufak sıvılaşma ve çok ufak düşey yönlü hareketler bile dayanamadığı ve bu B.Arme binaların taşıyıcıya aksamlarının çok tehlikeli şekilde çatladığı; ileride meydana gelecek çok şiddetli olmayan depremlerde bile;bu çatlak binaların burgu gibi bükülerek canavarca param parça olacağı ve bu binalardaki insanların da pestil gibi ezilmeye mahkum olduğu; Yeni Erzincan şehrinin fayların geçtiği çok tehlikeli yerlere kurulduğu konularında 1993 yılından beri; elde edilen yeni yeni bilgiler ve belgeler ışığında defalarca raporlar düzenlenmiş ve bu konularda bilimsel çözüm çareleri önerilmiş ve bu raporlar ilgili ve yetkili Makamlara sunularak; bu konulara ilgi gösterilmesi istenilmiş ve defalarca uyarılarda bulunulmuştur.
Depremler afetler konusunda yetkili ve sorumlu Afet İşleri Genel Müdürlülüğünce Genel Müdürü Oktay ERGÜNAY imzası ile gönderilen cevabi yazılarda deprem hareketleri başlamadan önce yeraltın da bomba gibi patlama ve uğultulu gürültülü seslerin işitildiği ; yeraltında doğalgaz patlamaları ve meydana gelen sıvılaşma olayları sebebi ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği ve Erzincan’da depremlere dayanıklı inşaa edilen bütün B.Arme binaların tehlikeli şekilde çatlamaları ve Yeni Erzincan şehrinin fayların geçtiği çok tehlikeli yere kurulmuş olduğu gibi bütün gerçekler kabul edilmemiş ve bu konudaki bütün gerçekler inkar olunmuştur .
Afet İşleri Genel Müdürlüğünce; Devlet ciddiyeti ile meslek haysiyetine yakışmayacak
şekilde; imalı ve maksatlı ifadeler ile bilgisizlik suçlamaları yapılmış ve her defasında; beylik palavra ifadeler ile konu dışlanmıştır (EK 29,30,31,32).
Erzincan'da 1992 depreminden sonra milyarlar ve trilyonlar harcanarak inşa edilen en şiddetli depremlere dayanıklı B.Arme binaların çok tehlikeli şekilde çatlaması rezaletini ilgili Makamlarca ve birçok kimse ile Mısır'daki sağır sultan tarafından bile bilinmektedir. Bu binaların çatlaması rezaletinin; Devlet yetkililerinden ve bu binalara kredi veren Dünya Bankasından gizlendiği anlaşılmaktadır.
Afet işleri Genel Müdürlüğü kadrolarında bu konuları kavrayabilecek ve bu konulara
bilimsel çözüm çareleri bulabilecek kapasitede akıllı, bilgili ve üstün yetenekli teknik elemanların varlığına inanmak gerekir.
Bu konularda Devlet Yetkililerine, bilim adamlarına ve Dünya Bankasına bilgi verildiği
taktirde; gerekli araştırmalar yapılacak ve Erzincan şehri ile ovası yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına korkunç afetlerden ve depreme dayanıklı B.Arme binaların çatlama rezaletinden kurtulacak ve Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz varlığı gibi bütün gerçekler ortaya çıkacaktır.
ERZİNCAN OVASINDA ÇOK ZENGİN PETROL (DOĞALGAZ) TEŞEKKÜL ETMİŞTİR
Ortadoğu'da 3. üncü zamanda sığ Tetis denizinde çok zengin petrol yatakları teşekkül ederken ; Erzincan ovası ve bu ova civarı sığ Tetis deniziyle kaplı bulunuyordu. Ortadoğu'da olduğu gibi 3. üncü zamanda Erzincan ovası ve civarındaki sığ Tetis denizinde de denizsel ortamda da benzer şekilde çok zengin petrol yatağı teşekkül etmiştir.
1) Ortadoğu’da sığ Tetis denizindeki petrol yatakları teşekkül ettikten ve bu petrol yataklarının üstü kalın zemin katmanlarıyla örtüldükten sonra ; bu petrol yataklarının tabanları yükselmeye başlamıştır. Petrol yataklarının tabanlarının yükselmesi ile Ortadoğu' da çok geniş basen havzalarda antiseklinal yapan yükselti yerlerinde bugünkü çok zengin petrol yatakları meydana gelmiştir. Bu petrol yataklarının üstleri örtülü olduğundan Ortadoğu'daki ; bu petrol yatakları erozyon aşınmasına karşı korunmuşlardır.
2) Erzincan ovasındaki sığ Tetis denizinin tabanı yükselirken bu ovanın etrafındaki yerler; bu ovanın yerine göre her yıl birkaç cm. kadar daha fazla yükselmiştir. Bu sebeple milyonlarca sene Erzincan ovası etrafı dağlarla çevrili sığ ring gölü halini almıştır. Erzincan ovası sığ ring gölü milyonlarca sene sığlığını korumuş ve bu sığ ring gölünde milyonlarca sene yeniden petrol teşekkül etmiştir.
Dünyada yalnız Erzincan ovasında etrafı dağlarla çevrili sığ ring gölü ortamında milyonlarca sene yeniden petrol teşekkül etmiş olduğundan ; Erzincan ovasındaki petrol yatağı ilk teşekkülüne göre daha çok büyük ölçüde zenginleşmiştir.
Erzincan ovasındaki bu petrol yatağının üstü kalın zemin katmanları ve 1000 m. kalınlığındaki ova alüvyonu ile çok mükemmel şekilde örtülmüş ve bu petrol yatağı erozyon aşınmasına karşı çok mükemmel şekilde korunmuştur.
Erzincan ovasının etrafındaki dağlık bölgelerde bulunan petrol yatakları; bu dağlar ile beraberce yükselmiş ve bu dağlarla beraberce yükselen petrol yatakları erozyon aşınmasıyla yok olmuştur. 3) Sözü geçtiği gibi Arabistan platosunun Erzincan ovasını zorlayarak itmesiyle bu ovadan geçen fay yüzeyleri zaman ile çatlamakta ve bu çatlayan fayların aniden kırılmasıyla faylar boyunca depremler meydana gelmektedir.
Erzincan ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce ve depremler esnasında fay çatlaklarından kaçan doğalgaz faylardan istifade ederek yükselmekte ve yüzeye yakın yer altı çatlaklarında,kılcal çatlaklarda ve aniseklinal yapan yükselti yerlerinde birikmekte ve bu biriken doğalgaz havanın oksijenini kazanmaktadır.
Sözü geçtiği gibi Erzincan ovasında deprem hareketleri başlamadan çok kısa bir süre önce yüzeye yakın derinliklerde ; yeraltında biriken doğalgaz çok sıkışarak grizu gibi patlamakta ve ; bazı yerlerden alevler göklere yükselmekte, etraf nur gibi aydınlanmakta, alevlenmeyen doğalgazlar hız ile atmosfere yükselmekte ve atmosferin 25-30 Km. gibi çok yüksek yerlerinde kalın doğalgaz kuşağı meydana gelmektedir.
Bu doğalgaz kuşağı alt kısmından başlayarak azar azar oksijenle karışarak ; yavaş yavaş alevle yanmaktadır. Gökte doğalgazın alevle yanması ve atmosferde meydana gelen sis sebebiyle Erzincan ovasında gökyüzü saatlerce ve günlerce kızıl renge bürünmektedir.
4) 1045 Erzincan depreminde gökte doğalgazın alev ile yanmasıyla ; güneş ile ayın rengi değişmiş ve güneşle ayın rengi kan rengine boyanmıştır. (EK 6).
5) Erzincan ovasında depremler esnasında gökte alev ile yanan doğalgazın ısısı ile ; deprem geceleri Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok soğuk hava ısınmakta ; ovadaki donmuş karlar erimekte ve hava çok ısındığından deprem geceleri sabaha karşı paltolar çıkarılmaktadır.
Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok soğuk havayı ısıtan ve ovadaki karları eriten doğalgazın miktarı hesap ile bulunduğunda ; her depremde Erzincan ovasında Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacından fazla gökte doğalgazın yandığı belli olmaktadır.
a) Milyonlarca seneden beri Erzincan ovasında onbinlerce ve yüzbinlerce defa deprem meydana gelmiştir.Her depremde Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacından fazla doğalgaz yandığı halde ; bu doğalgaz bitip tükenmemiştir. Bitip tükenmeyen bu doğalgaz yatağının çok zengin olduğu anlaşılmaktadır.
b) Bolu ve Düzce' den Erzincan ovasında da olduğu gibi faylar geçmektedir.
1999 Bolu – Düzce depremi akşam saatlerinde ve çok soğuk havada meydana gelmiş ve gölden çıkan doğalgaz ile yemek pişirilmiştir.
Bu depremde Bolu ve Düzce de geçen bu faylardan büyük ölçüde ısı çıkmadığından ve gölde çok az doğalgaz yandığından hava ısınmamış ve herkes sabaha kadar üşümüştür.
c) Depremler esnasında Erzincan ovasında faylardan yüzeye çıkan yer altı suları , sondaj, artezyen ve adi kuyulardaki kuyu suları ısınmadığından depremlerde Erzincan ovasında yeraltından ve faylardan büyük ölçüde ısı çıkmadığı kesin olarak belli olmaktadır
Bu kıyaslamalar ile Erzincan ovasında her depremde trilyonlarca m3 çok soğuk havayı ısıtan ve ovadaki donmuş karları eriten ısının ; gökte doğalgazın yanmasından ileri geldiği ; açık ve belirgin bir şekilde görünmektedir.
6) Erzincan ovasında depremler meydana geldikten sonra Arabistan platosunun Erzincan ovasını zorlayarak devamlı itmesi sebebiyle ; bu faylar ve fay çatlakları vana gibi kapanmakta ve doğalgazın dışarı çıkmasını engel olmaktadır. Bu nedenle Erzincan ovasında depremler esnasında kısa bir süre kaçan doğalgaz kaçakları olduğu halde; depremler olup bittikten sonra faylardan doğalgaz kaçmalarına izin verilmemekte ve bu sebep ile bu doğalgaz yatağı zenginliğini mükemmel şekilde koruyabilmektedir.
Kısacası ; Erzincan ovasında depremler esnasında kısa bir süre doğalgaz kaçtığı halde ; yeniden bir depremin meydana geleceği 40-50 sene gibi uzun süre bu doğalgaz kaçaklarına izin verilmediğinden Erzincan ovasındaki bu doğalgaz yatağı zenginliğini çok mükemmel şekilde koruyabilmektedir.
7) Erzincan ovasından geçen fayların içerisi ; Endonezya ve Malezya da olduğu gibi sıvı petrol ve doğalgaz ile tıka basa dolu olduğu anlaşılmaktadır.
8) Serpantin zeminler içerisinde petrol ün teşekkül etmesi mümkün olmadığı halde; Malezya da bazı serpantin zeminlerin içerisine petrol basınçla enjekte edilmiştir. Erzincan ovası civarında bazı yerlerde de Malezya da olduğu gibi serpantinler zeminler içerisine doğalgaz basınç ile enjekte edilmiş olduğu görünmektedir. Doğalgazı içeren bu serpantin zeminler ısıtılınca patlamaktadır.
9) Ankara Üniversitesi’ nden Petrol Prof. Nurettin Sonel iki defa Erzincan' a petrol konusunda araştırma yapmak üzere Erzincan'a gitmiştir. Bu araştırma neticesinde :
a) Yüzey arazide antiseklinal yapan yerde yüzlerce m kalınlığında eosen yaşlı petrol içeren katman varlığı tespit edilmiştir.
b) Erzincan ovası civarında onlarca ve yüzlerce Km. gibi uzak yerlerde petrol içeren katman varlıkları tesbit edilmiştir. Bu petrol içeren katmanlardan 3 ayrı yerden alınan numunelerin piroliz analizleri yapılmış ve bu numunelerin doğalgaz bakımından zengin olduğu tespit edilmiştir. c) Depremlerde Erzincan ovasından çıkan katran gibi petrol maddesi günlerce Fırat nehrinden akıp gitmektedir.
1966 yılında M.T.A da görevli Yük. Jeo. Müh. Cavit BULUT tarafından Erzincan ovasından 120 km. uzak mesafede olan Kemaliye de Fırat nehrinden bir hafta müddetle bu katran gibi petrol maddesinin akıp gittiğini tespit etmiştir. Depremler esnasında Fırat nehrinden katran gibi petrol maddesinin günlerce akıp gittiği konusunda bir çok görgü tanığı bulunmaktadır.
Erzincan ovasındaki bu doğalgaz yatağı araştırılarak ortaya çıkarıldığı taktirde bu doğalgaz yatağı ile Ülkemizin bütün doğalgaz ihtiyacı karşılandıktan sonra ; fazla doğalgaz harici ihraç edilecektir
Bu çok zengin doğalgaz yatağı ile Ülkemizin ve Erzincan ın kaderi değişecek ; Ülkemiz doğalgaz bakımından dışa bağımlılıktan kurtulacak ve yüzbinlerce insana iş imkanı temin edilecektir.
TÜRKİYE PETROLLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNCE ERZİNCAN OVASINDA ÇOK ZENGİN PETROL YATAĞI VARLIĞI KABUL EDİLMEMİŞTİR.
Sözü geçtiği gibi etrafı dağlarla çevrili Erzincan ovası sığ ring gölünde Ortadoğu' daki petrol yataklarından daha çok zengin petrol yatağı teşekkül etmiştir. Etrafı dağlarla çevrili bu sığ ring gölündeki petrol yatağını üstü kalın zemin katmanları ve 1000 m. kalınlığındaki ova alüvyonla örtülmüş ve bu petrol yatağı erozyon aşınmasına karşı çok mükemmel şekilde korunmuştur.
Deprem geceleri gökte alev ile yanan doğalgaz ısısı ile Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok soğuk hava çok ısınmakta ve Erzincan ovasındaki donmuş karlar erimekte ve depremler esnasında Erzincan ovasından çıkan katran gibi petrol maddesi Fırat nehrinden akıp gitmektedir. Sözü geçtiği gibi Erzincan ovasında deprem geceleri trilyonlarca m3 çok soğuk havayı ısıtan ve ovadaki donmuş karları eriten ısı miktarı hesap ile bulunduğunda; her deprem gecesi Erzincan ovasında Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacından çok daha fazla gökte doğalgaz’ın alev ile yandığı kesin şekilde ortaya çıkmaktadır.
Türkiye Petrolleri Genel Müdürlüğü tarafından masa başında kafadan sallama verilen karar ile Erzincan ovasının jeolojik yapısında doğalgaz yatağı varlığı bulunmadığı ve bu doğalgaz yatağının teşekkül ettiği kabul edilse bile; bu doğalgaz yatağının erozyon ile aşınarak yok olduğu ileri sürülerek bu çok zengin doğalgaz yatağı varlığı kabul edilmemiş ve bu konu dışlanmıştır. (EK 26).
Etrafı dağlar ile çevrili ve üstü çok mükemmel şekilde örtülmüş olan Erzincan ovasındaki bu doğalgaz yatağının erozyon aşınması ile yok olduğunu kabul etmek için geri zekalı olmak gerekir.
Türkiye Petrol İşleri Genel Müdürlüğünce depremler esnasında Erzincan ovasından çıkan ve Fırat nehrinden akıp giden, katran gibi petrol maddesi konusunda araştırmanın yapılacağı bildirilmiş ise de; aradan 10 yıldan daha fazla zaman geçtiği halde bu konuda hiçbir arama yapılmamış ve bu konuya hiç kimse hiçbir ilgi göstermemiştir (EK 27). Bu sebeple konu unutulmuştur.
Sözü geçtiği gibi depremlerden kısa bir süre önce fayların çatlaması ve depremler esnasında Erzincan ovasındaki faylardan ve fay çatlaklarından doğalgaz kaçmaktadır. Depremlerde faylar kırıldıktan ve deprem olayı bittikten sonra; Arabistan platosu Erzincan ovasını muazzam kuvvetlerle ittiğinden bu faylar ve fay çatlakları vana gibi kapanmakta ve doğalgaz kaçaklarına engel olunmaktadır. Depremler esnasında kısa bir süre faylardan ve fay çatlaklarından kaçan doğalgaz kaçaklarına; Erzincan ovasında 40-50 sene gibi çok uzun süre sonra meydana gelecek depreme kadar bu doğalgaz kaçaklarına engel olunduğundan ; Erzincan ovasındaki bu doğalgaz yatağı zenginliğini çok mükemmel şekilde koruyabilmektedir.
Endonezya ve Malezya’da olduğu gibi; Erzincan ovasında da fayların içerisinin tıka basa basınçlı petrol ile dolu olduğu; anlaşılmaktadır.
Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz (Petrol) yatağı varlığını; doğa haykırarak bağırmakta ve açık ve belirgin şekilde ortaya koymaktadır.
MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİNDE VE OVASINDA AÇILMIŞ OLAN KUYULAR ÇOK FAYDALI OLMUŞTUR.
Sözü geçtiği gibi suya doygun zeminlerin bulunduğu yeraltı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamaları ve meydana gelen sıvılaşma olayları ile Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana gelmektedir.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltı düdüklü tencerelerine ulaşacak şekilde açılmış olan bütün kuyular hem denge bacası görevi yapmakta ve hem de yeraltı su seviyelerini düşürmektedir.
Yeraltı suyunun bulunmadığı yerlerde sıvılaşma olayları meydana gelmeyeceğinden yer altı su seviyelerini düşüren bütün kuyular çok faydalı olmuştur.
Marmara bölgesinde ve Erzincan şehrinde ve ovasında bugüne kadar açılmış olan sondaj kuyularının çapları çok küçük olduğundan bu sondaj kuyuları çok az faydalı olabilmektedir.
Marmara bölgesinde özellikle İstanbul’da yer altı su seviyelerinin düşmesi sebebi ile; deniz suyu doldurulmak sureti ile; yer altı su seviyelerinin yükseltilmesi konusu gündeme gelmiştir.
Yeraltı su seviyeleri yükseltildiği taktirde; bu yerlerde meydana gelecek sıvılaşma olayları ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana gelmesine sebep olacaktır..
Prof. Ahmet ERCAN ve Prof. Naci GÜRÜN; İstanbul’da yeraltı su seviyelerinin yükseltilmesine karşı çıkmak ile İstanbul’a ve Ülkemize çok büyük hizmet yapmışlardır.
ERZİNCAN DEPREMLERİ SEBEBİ İLE İSMEN LEKELENMİŞTİR.
Ülkemizde tarih boyunca en büyük deprem afetleri Erzincan şehirlerinde ve ovasında meydana gelmiştir. Erzincan ovasında kurulan Eski Erzincan şehirlerinin hepsi; depremler sebebi ile deprem harabesi olarak terk edilmiş ve depremler sebebi ile Erzincan ismen lekelenmiştir.
Sözü geçtiği gibi deprem harabeleri olarak terk edilen bütün Eski Erzincan şehirlerinden hiçbir fay geçmediği halde; 1939 depreminden sonra kurulan bugünkü Yeni Erzincan şehri fayların geçtiği çok tehlikeli yere kurulmuş ve Erzincan'a en büyük ihanet yapılmıştır (EK 19).
Ankara'da Maden Teknik Arama Genel Müdürlüğünün (MTA) bahçesindeki İHSAN KETİN JEOLOJİ PARKI' nda Türkiye'nin çok büyük haritası yapılmıştır.
Bu harita üstünde üretimleri yapılan ve ekonomik üretim yapılmasına uygun olan Ülkemizin bütün yeraltı zenginliği varlıkları; il ve ilçe merkezlerine dikilen panolarda bu yeraltı varlıkların cinsleri, kimyasal ve fiziksel özellikleri; rezervleri ve jeolojik oluşumları konularında bilgiler verilmiş ve bu yeraltı zenginliği varlıkları örnek numuneleri ile bu jeoloji parkında sergilenmiştir.
Bu haritada Erzincan şehrinin yerine dikilen panoda yeraltı zenginliği olarak; “ERZİNCAN 26.12.1939 DEPREMİ 32926 ÖLÜ, DEPREM ŞİDDETİ MANYÜTÜ 7,8” şeklinde gösterilmiş ve ERZİNCAN ismen deprem sebebi ile Devletçe de resmen lekelenmiştir.
Sözü geçtiği gibi Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltı doğalgaz patlamaları ve meydana geldiği halde; bu yerlere ve yakın olan şehirdeki Eski Belediye binasında istasyon binasında, Çarşı mahallesinde ve ovadaki Altıntepe gibi yerlerde hem sıvılaşma meydana gelmediğinden ve hem de zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemesi ile bu yerlere çok zayıflamış deprem hareketleri ulaştığından; bu sıvılaşma meydana gelmeyen yerlerde hiçbir hasar olmamaktadır.
Erzincan ovasından faylarda meydana gelen muazzam büyüklükteki deprem hareketleri; zeminlerin esnemesi ile zayıflamamış olsa idi ; sıvılaşma meydana gelmeyen yerlerde bulunan Eski Belediye ve İstasyon binaları ile Çarşı mahallesinde ve ovadaki Altıntepe gibi yerlerde de benzer şekilde kıyametler koparcasına korkunç afetler meydana gelmiş olacaktı.
Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketi başlamadan kısa bir süre önce; yeraltında doğalgaz patlamaları olayı ile deprem olayı birbirinden farklı ve başka başka olaylar olduğundan bu afetlerin deprem olayları ile hiçbir ilgisi yoktur.
Sözü geçtiği gibi Erzincan şehrinde Selimoğlu işhanından geçen fayda meydana gelen muazzam büyüklükteki deprem hareketleri zeminin çok mükemmel şekilde esnemesi ile; bu faya 50 m. gibi yakın olan Eski Belediye binasına çok zayıflamış deprem hareketleri ulaştığından; bu Belediye binasında hiçbir hasar meydana gelmediği ortada açıkça görülmektedir.
Erzincan ovasındaki Altıntepe civarında suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde doğalgaz patlamaları ve sıvılaşma olaylarıyla kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana geldiği halde ; Altıntepe’de hem sıvılaşma meydana gelmediğinden ve hem de faylarda meydana gelen deprem hareketleri zeminin çok mükemmel şekilde esnemesiyle çok zayıflamış deprem hareketleri ulaştığından Altıntepe’ de hiçbir hasar meydana gelmemektedir.
Urartular Altıntepe de yaşadıkları 320 senede hiçbir deprem afeti geçirmemişlerdir; Altıntepe de deprem sebebiyle hiçbir harabe yeri de yoktur.
Bu nedenle Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamaları fevkalade önemli olduğu halde; faylardan 50 m. gibi uzak yerlerde deprem olayı çok önemli değildir.
Kısacası Erzincan şehrinde ve ovasında kıyametler koparcasına çok korkunç afetler; yer altı düdüklü tencerelerine benzer ortamlarda doğalgaz patlamalarından ileri geldiğinden bu korkunç afetlerin depremlerden ileri geldiğini kabul etmek ile; çok büyük yanılgı içerisine düşülmektedir. Depremler çok kötü olduğu halde yer altında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu kıyametler koparcasına çok korkunç afetler ; depremlerden yüzlerce defa daha çok kötü ve daha belalı olduğunu doğa açık ve belirgin şekilde ortaya koymaktadır.
Sözü geçtiği gibi depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; alınacak çeşitli teknik önlemler ile yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetleri önlemek mümkündür.
Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT; 1509 depreminde 499 sene önce İstanbul’un muhtelif semtlerine 400 kuyu kazdırmış ve yeraltında doğalgaz patlamalarından ve sıvılaşma olayından ileri gelen ve 30 gün veya 45 gün devam eden bu deprem sarsıntılarından İstanbul’u çok az masraf ile ve kolayca kurtarmıştır. Bu kuyular ile yeraltı düdüklü tenceresine 400 delik açılmış ve bu kuyular denge bacası görevi yapmışlardır (Ek 22).
1509 İstanbul depremi olup bittikten sonra bu deprem sarsıntıları yeraltı düdüklü tencerelerinde ard arda doğalgaz patlamalarından ileri geldiğinden; bu sarsıntıların deprem olayı ile hiçbir ilgisi yoktur (Ek 24).
Erzincan şehrinde ve ovasında suya doygun zeminlerin bulunduğu yeraltı düdüklü tenceresine uygun yerlerde geniş çaplı kuyular ile delikler açılır ise; bu kuyular denge bacası görevi yapacak ve Erzincan bu kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerden çok az masraf ile ve kolayca kurtulacaktır.
Erzincan şehrinde ve ovasında bugüne kadar açılmış olan sondaj kuyularının çapları çok küçük olduğundan; bu sondaj kuyuları çok az faydalı olmaktadır.
Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetler önlendiği taktirde; Erzincan şehrinde ve ovasında fayların geçtiği heryer dışında kalan bütün yerler deprem bakımından en emniyetli yerler olacak ve Erzincan ismindeki deprem lekesi ebediyen silinecektir ve fayların dışında kalan yerleşim yerlerinde çok katlı ve yüksek binalar inşaa edilecektir.
Bu teknik önlem alındığı taktirde; faylarda meydana gelen deprem hareketleri zeminin çok mükemmel şekilde esnemesiyle; bu deprem hareketleri 50 m gibi çok kısa mesafelerde çok zayıflayacak ve deprem sebebi ile harabe olarak terk edilen bütün Eski Erzincan şehirleri yerlerinden hiçbir fay geçmediğinden; bu Eski Erzincan şehirlerinin harabe yerleri de deprem bakımından en emniyetli yerler olacaktır.
NETİCE VE ÖNERİLER
Dünyada yalnız Marmara bölgesiyle Erzincan şehrinde ve ovası da yer altında kil tabakaları arasında düdüklü tencerelere benzer kapalı ortamlarda suya doygun zeminler ile doğalgaz yan yana ve beraberce bir arada bulunmaktadır. Bu Yeraltı düdüklü tencerelerinin gövdeleri ve bu gövdelerden ayrılan kolları suya doygun zeminlerin devam ettiği her yere ve yüzlerce Km uzaklara kadar ve suya doygun bulunduğu her yere ulaşmakta ve birçok yerleşim yerlerini kapsamaktadır.
Marmara bölgesiyle Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce; yer altı düdüklü tencerelerinde doğalgaz grizu gibi patlamakta ve suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde canavarlar kudretinde sıvılaşma olayları meydana gelmekte ve suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerdeki zeminler; aşağıdan yukarı doğru itilmekte; yüzey arazi deniz gibi dalgalanmakta; binalar ile tesisler yana yatıp yatıp kalkarak ve burgu gibi bükülerek paramparça olmakta ve Marmara denizinde doğalgaz patlaması ile; deniz suları göklere savrulmakta ve 1509 İstanbul depreminde olduğu gibi İstanbul' un sahil boyundaki ve Galata surlarını aşacak ölçülerde Tsunami yüksek deniz dalgaları meydana gelerek; Marmara denizi kıyılarında birçok yerler suların altında kalmakta ve Marmara bölgesiyle Erzincan şehrinde ve ovasında yer altı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamaları ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana gelmektedir.
1) Marmara bölgesiyle Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce; yeraltından yüzeye yakın derinliklerden bomba gibi patlama ve uğultulu sesler işitildikten sonra; yüzey arazi deniz gibi dalgalandıktan sonra deprem hareketleri başladığından; yeraltında doğalgaz patlamaları olayı ile deprem olaylarının birbirinden farklı başka başka olaylar olduğunu ve bu kıyametler koparcasına korkunç afetlerin yer altında doğalgaz patlamalarından ileri geldiği ; kesin şekilde belli olmaktadır.
Bu nedenle Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yer altında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu kıyametler koparcasına korkunç afetlerin; deprem olayları ile hiçbir ilgisi yoktur.
2) Yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu korkunç afetlerin depremlerden ileri geldiği kabul edilmek ile çok büyük yanılgı içerisine düşülmekte ve bu korkunç afetlere karşı gerekli önlemler alınmadığından ; çok büyük can ve mal kayıpları verilmekte ve çok acı göz yaşları dökülmektedir.
3) 1894 İstanbul depreminde faylardan 25-30 Km uzakta olan İstanbul’da Ambarlı'da meydana gelen sıvılaşma ile ; zemin yarılarak 3 Km boyunda derin çatlak açılmış ve 1992 depreminde Erzincan ovasında fay olmayan yerde meydana gelen sıvılaşma ile DDY rayı yatay ve düşey yönde bükülmüş ve yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma olaylarının canavarlar kudretinde olduğunu göstermiştir.
4) 1999 Marmara depreminde Adapazarı'nda meydana gelen sıvılaşma ile ; faylardan daha fazla hasar meydana gelmiş ve sıvılaşma olaylarının faylardan ve depremlerden daha çok kötü ve daha belalı olduğu ; açık ve belirgin şekilde görülmüştür.
Adapazarı'nda meydana gelen afete sebep olan sıvılaşma olayı ; Marmara denizinde Prenses adalarında, Adapazarı civarında , Gölcük'te ve Yalova gibi yerlerdeki yeraltı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamalarından ileri geldiğinden; Adapazarı'nda meydana gelen bu afetin depremle hiçbir ilgisi yoktur.
5) Depremlere karşı faylardan uzak yerlerde depremlere dayanıklı sağlam inşaatların yapılması fevkalade çok faydalıdır.
Ancak; yeraltında doğalgaz patlamaları ile meydana gelen ve DDY rayını bükebilecek canavarlar kudretindeki sıvılaşma olaylarına; bu depreme dayanıklı inşaatlar dayanamamaktadır.
Bu sebeple yeraltında doğalgaz patlamalarına ve bu patlamalardan ileri gelen sıvılaşma olaylarına karşı ; gerekli teknik önlemlerin alınmasını doğa emretmekdir.
6) Yer altı doğalgaz patlamaları ve sıvılaşma olayları ile; suya doygun zeminlerde açılan çatlaklar ve kılcal çatlaklar ile; bu zeminler çok mükemmel şekilde esneme özelliği kazanmaktadır. Zeminlerin esnemesi ile faylarda meydana gelen deprem hareketleri 50 m. gibi kısa mesafelerde çok zayıflamaktadır.
Sözü geçtiği gibi 1992 Erzincan depreminde şehirdeki Selimoğlu işhanı civarında doğalgaz patlamaları ve sıvılaşma olayı ile kıyametler koparcasına korkunç afet meydana gelmiştir. Selimoğlu işhanından geçen fayda meydana gelen deprem hareketleri ile bu afet daha da çok büyümüştür.
Selimoğlu işhanından geçen fayda meydana gelen bu muazzam büyüklükteki deprem hareketlerinin bu faya 50 m. gibi çok yakın yerde ve sıvılaşma olmayan yerde bulunan Eski Belediye binasına çok zayıflamış deprem hareketleri halinde ulaşması ve bu Belediye binasında hiçbir deprem hasarı meydana gelmemesi; bu zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemesinden ileri gelmiştir.
Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasındaki zeminler kendiliğinden çok mükemmel şekilde esnediğinden; faylarda meydana gelen deprem hareketleri 50 m gibi çok kısa mesafelerde bu deprem hareketleri çok zayıflamaktadır. Bu sebeple bu yerlerde faylar dışında kalan bütün yerleşim yerlerinde hiçbir hasar meydana gelmemektedir.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde meydana gelen sıvılaşma olayları ile ; kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana geldiği halde; bu yerlere bitişik yakın olan suya doygun zeminlerin bulunmadığı yerlerde hem sıvılaşma meydana gelmediğinden ve hem de zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemesi ile ; bu yerlere çok zayıflamış deprem hareketleri ulaştığından; sıvılaşma meydana gelmeyen bu yerlerde hiçbir hasar olmamaktadır.
7) Erzincan şehrinde Selimoğlu işhanı ve bu işhanı civarında kıyametler koparcasına çok korkunç afet meydana geldiği halde; Selimoğlu işhanına ve bu işhanından geçen faya 50 m. gibi çok yakın olan Eski Belediye binasında hiçbir hasarın meydana gelmemiş olması sebebini hiçbir kimse araştırmamıştır. Bu konuda bilimsel araştırma yapıldığı taktirde ; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında zeminlerin hiçbir masraf yapılmadan kendiliğinden esnemelerinin önemi anlaşılacaktır.
Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında faylarda meydana gelen deprem hareketleri esneyen zeminlere ulaşınca; bu zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemesi ile ; 50 m. gibi kısa mesafelerde bu deprem hareketleri çok zayıflamakta ve faylardan 50 m. gibi uzaklarda hiçbir deprem hasarı meydana gelmemektedir.
Bu nedenle Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında fayların dışında kalan bütün yerleşim yerlerinde deprem olayları çok önemli olmadığı halde yer altında doğalgaz patlamaları ve meydana gelen sıvılaşma ve aşağıdan yukarı doğru düşey yönlü hareketler fevkalade çok önemli ve çok belalıdır.
8) Japonya da 1995 Kobe deprem afeti; deprem üssü merkezinin Kobe’ye yakın olması sebebi ile; Kobe’ nin aşağıdan yukarı doğru itilmesi ile düşey yönlü hareketlerden geldiği; bu depremin ilk günü keşfedildiği halde; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında meydana gelen korkunç afetlerin yer altı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamaları ve meydana gelen sıvılaşma olayları ile; bu zeminlerin aşağıdan yukarı doğru düşey yönde itilmesinden ileri geldiği henüz bilinmemektedir.
9) Depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; yeraltı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamalarını ve bu doğalgaz patlamaları ile meydana gelen sıvılaşma olaylarını alınacak çeşitli teknik önlemler ile önlemek suretiyle bu korkunç afetlerden kurtulmak mümkündür.
Akıllı ve üstün yetenekli Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT; 499 sene önce meydana gelen 1509 depreminde; İstanbul’un muhtelif yerlerine 400 kuyu kazdırmış ve 30 gün veya 45 gün devam eden deprem sarsıntılarından İstanbul’u çok az masrafla ve kolayca kurtarmıştır.
Bu deprem sarsıntıları 1509 İstanbul depremi olup bittikten sonra yer altında doğalgazın ard arda devamlı patlamalarından ileri geldiğinden; bu sarsıntıların deprem olayıyla hiçbir ilgisi yoktur.
Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT; mezardan başını kaldırsa; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrine ve ovasında uygun yerlere; yeterli miktarlarda 20–30–50–100 m. gibi derinliklerde geniş çaplı kuyular ile yeraltı düdüklü tencerelerine delikler açtırarak; yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına korkunç afetlerden; bu yerleri çok az masraf ile ve kolayca kurtaracaktır.
10) Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yer altı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetler; önlendiği taktirde; faylarda meydana gelecek deprem hareketleri esneyen zeminlere ulaşınca; bu zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemeleri ile; bu deprem hareketleri 50 m. gibi kısa mesafelerde çok zayıflayacak ve Marmara bölgesiyle Erzincan şehrinde ve ovası da faylardan 50 m. uzakta olan bütün yerleşim yerlerinde hiçbir hasar meydana gelmeyecek ve bu yerler deprem bakımından dünyanın en emniyetli yerleri olacak ve bu yerlerde çok katlı ve yüksek binalar emniyetle inşaa edilecektir.
Bu teknik önlemler alındığı takdirde Erzincan ismindeki deprem lekesi de silinecek ve deprem sebebiyle harabe olarak terk edilen Eski Erzincan şehirlerinden hiçbir fay geçmediğinden ; bu harabe yerler de deprem bakımından en emniyetli yerler olacaktır.
11) Etrafı dağlarla çevrili Erzincan ovası Tetis denizi ring gölü ortamında çok zengin (petrol) doğalgaz yatağı teşekkül etmiştir. Üstü çok mükemmel şekilde örtülmüş olan bu petrol yatağı erezyon aşınmasına karşı çok mükemmel şekilde korunmuştur.
Erzincan ovasında depremlerde gökyüzü saatlerce ve günlerce kızıl renge bürünmekte ve gökte alev ile yanan doğalgazın ısısıyla deprem geceleri Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok soğuk hava ısınmakta ve ovadaki donmuş karlar erimektedir
Erzincan ovasında her deprem gecesi Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacından fazla doğalgaz yandığını ; hesapla bulmak mümkündür.
Erzincan ovasındaki doğalgaz yatağı araştırılarak bulunduğu taktirde bu doğalgaz yatağı ile Ülkemizin bütün doğalgaz ihtiyacı karşılandıktan sonra fazla doğalgaz harice ihraç edilecektir.
Bu çok zengin doğalgaz yatağı ile Ülkemizin ve Erzincan'ın kaderi değişecek ve Ülkemiz doğalgaz bakımından dışa bağımlılıktan kurtulacak ve yüzbinlerce insanın iş imkanı temin edilecektir
Endonezya ve Malezya’da olduğu gibi Erzincan ovasındaki fayların içerisinin basınçlı petrol ile tıka basa dolu olduğu açıkça belli olmaktadır. Erzincan ovası petrol yatağı doğalgaz bakımından daha çok zengindir.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında hiçbir hasarın meydana gelmediği kabul edilse bile; 1509 İstanbul depreminde olduğu gibi; İstanbul’un sahil boyundaki ve Galata surlarını aşacak ölçüde çok büyük Tsunami yüksek dalgaları meydana geldiği taktirde; Marmara denizi kıyılarında yüzbinlerce can ve trilyonlarca ABD doları gibi çok büyük mal kaybı verilecek ve Ülkemiz vefat edercesine felç olacaktır.
Japonlar; Kobe’ye 50 milyar ABD doları gibi muazzam masrafla; esneyen temeller üstüne mavsallı oynak sistemde inşaatlar yaparak; Kobe’yi aşağıdan yukarı doğru düşey yönlü hareket canavarından kurtarmışlar ve Kobe’yi yeniden Japonya’ya kazandırılmıştır.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında hiçbir masraf yapmadan zeminler kendiliğinden ve bedavadan çok mükemmel şekilde esnediğinden; Kobe’ye yapılan 50 milyar ABD doları gibi masrafın %5-10 gibi çok az masraf ile; yeraltı doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına korkunç afetlerden kolayca kurtarmak mümkündür.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltı düdüklü tencerelere benzer kapalı ortamlarda doğalgaz patlamaları ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiğini ; bu afetlerin deprem ile hiçbir ilgisinin olmadığını ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığını doğa haykırarak bağırmakta ve bu gerçekleri açık ve belirgin bir şekilde doğa ilan etmektedir.
Bu güne kadar yalnız Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT 1509 İstanbul depreminde 499 yıl önce ; İstanbul'un çeşitli semtlerine 400 kuyu kazdırmış ; bu kuyular denge bacası görevi yapmış ve İstanbul'u çok az masrafla yer altında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sarsıntılardan kurtarmıştır.
Bu güne kadar Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yer altında doğalgaz patlamaları ve bu patlamalar ile meydana gelen sıvılaşma olayları konusunda ve Erzincan ovasında doğalgaz yatağı varlığı konusunda hiçbir ciddi ve bilimsel araştırma yapılmamış ve bu konuya hiçbir ilgi gösterilmemiştir.
Deprem geceleri Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok soğuk havayı Melekler veya şeytanlar ısıtmadığına ve deprem geceleri Erzincan ovasındaki donmuş karları melekler veya şeytanlar eritmediğine göre ; Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığını doğa açık ve belirgin şekilde ortaya koymaktadır.
Bu konulardaki gerçekleri masa başında oturarak anlamak ve bu konulara çare bulmak mümkün değildir.
Bu konulardaki gerçekler; mahallinde yapılacak bilimsel araştırmalar, soruşturmalar ve görgü tanıklarıyla görüşmeler ve bu konudaki yazılı belgelerin incelenmesi ile anlaşılacaktır.
Bu raporda bu konularda verilen gerçek dışı ve yanlış bilgilere karşı çıkılmalı ve bu yanlış bilgi verenler çok ağır şekilde cezalandırmalıdır.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yer altında doğalgaz patlamalarından ve sıvılaşma olaylarından ileri gelen kıyametler koparcasına korkunç afetlere karşı bilimsel çözüm çareleri bulmak ve Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı varlığını ortaya çıkarmak Devletimizin, ilgili Kurumlarımızın ve insanlığın kutsal görevidir.
EKLER : - 32 Adet Yazılı Belge Fotokopisi
S A Y G I L A R I M L A, 10 Ekim 2008
Hüseyin Hüsnü GÜREL
İnş. Yük. Müh. (İTÜ-1953)
MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİ VE OVASINDA DEPREMLERDEN KISA BİR SÜRE ÖNCE YERALTINDA DOĞAL GAZ PATLAMALARINDAN İLERİ GELEN SIVILAŞMA VE DÜŞEY YÖNLÜ HAREKETLER İLE ÇOK KORKUNÇ AFETLER MEYDANA GELMEKTEDİR.
DEPREMLERİ ÖNLEMEK MÜMKÜN OLMADIĞI HALDE ALINACAK TEKNİK ÖNLEMLER İLE BU KORKUNÇ AFETLERDEN KURTULMAK MÜMKÜNDÜR.
ERZİNCAN OVASINDA ÇOK ZENGİN DOĞALGAZ YATAĞI VARDIR.
Dünya'da yalnız Japonya'da Kobe şehrinde ve Ülkemizde yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasında faylardan uzak ve yakın olan yerlerde aşağıdan yukarı düşey yönlü hareketler ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana gelmektedir.
Bu düşey yönlü hareketler ile zeminler aşağıdan yukarı doğru itilmekte ve yüzey arazi deniz gibi dalgalanmakta, binalar, tesisler yana yatıp yatıp doğrularak ve burgu gibi bükülerek canavarca parçalanmakta ve bu düşey yönlü hareketler ile birçok yerlerde zeminler yarılarak derin çatlaklar açılmaktadır. Bu düşey yönlü hareketler ile; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında kıyametler koparcasına dünyada benzeri olmayan çok korkunç âfetler meydana gelmektedir.
Sebebi bilinmeyen dertlere çare bulmak mümkün olmadığından; dünyada Japonya’da yalnız Kobe şehrinde ve Ülkemizde yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında kıyametler koparcasına çok korkunç afetlere sebep olan bu düşey yönlü hareketlerin hangi sebepten ileri geldiğini ; belirlemek fevkalade önemlidir.
JAPONYADA KOBE DEPREM AFETİ DÜŞEY YÖNLÜ DEPREM HAREKETLERİNDEN İLERİ GELMİŞTİR.
Japonya'da 1995 yılında faylardan uzak yerde kurulu olan Kobe şehrinde 7, 2 gibi çok şiddetli olmayan bir deprem meydana gelmiştir. Japonların en şiddetli depremlere dayanıklı inşa ettikleri bina ve tesisler bu çok şiddetli olmayan depreme dayanamamış ve Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında olduğu gibi benzer şekilde bu binalar ve tesisler burgu gibi bükülerek canavarca parçalanmış ve faylardan uzaklarda birçok yer yarılarak derin çatlaklar açılmıştır.
Deprem üssü merkezi Kobe'ye yakın olduğundan; Kobe aşağıdan yukarı doğru düşey yönde itilmiş ve Kobe deprem afeti düşey yönlü hareketlerden ileri gelmiştir.
Japonlar; Kobe deprem afetinin düşey yönlü hareketlerden ileri geldiğini bu depremin birinci günü keşfetmişlerdir. ( EK 1 )
Sebebi bilindiğinden Kobe'ye 50 Milyar ABD doları gibi çok muazzam masraf ile esneyen mavsallı oynak sistemlerde inşaatlar yaparak; Kobe'yi düşey yönlü deprem hareketleri canavarına karşı korumuşlar ve Kobe yeniden Japonya'ya kazandırılmıştır.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında meydana gelen ve kıyametler koparcasına çok korkunç afetlere sebep olan bu düşey yönlü hareketlerin hangi sebepten ileri geldiği henüz bilinmediğinden; bugüne kadar bu korkunç afetlere karşı bilimsel çare bulmak mümkün olmamıştır.
MARMARA BÖLGESİNDE VE ERZİNCAN OVASINDA SIVILAŞMAĞA MÜSAİT SUYA DOYGUN ZEMİNLER VARDIR.
Yeraltı su seviyesi altında ve su içinde bulunan kum, çakıl, taş, silt gibi daneli zeminler ile çamur ve batak zeminler sıvılaşmaya müsait suya doygun zeminlerdir.
Marmara bölgesinde İstanbul’da Pera, Galata, Eminönü, Sirkeci, Tahtakale, Kapalıçarşı, Sarayburnu, Sultanahmet, Gedikpaşa, Beyazıt, Laleli, Kadırga, Yenikapı, Kumkapı, Samatya, Topkapı, Zeytinburnu, Bakırköy, Yeşilköy, Beşiktaş, Ortaköy, Üsküdar, Kadıköy, Kartal ile İzmit, Adapazarı, Yalova, Gölcük ve Marmara denizi gibi birçok yerlerin tamamında veya bu yerlerin bazı kısımlarında sıvılaşmaya müsait suya doygun zeminler bulunmaktadır.
Erzincan şehrinde Eski Belediye ve istasyon binaları ile Çarşı Mahallesi ve ovada Altıntepe gibi bazı ufak yerler dışındaki Erzincan ovasının tamamına yakın çok büyük bölümünde yeraltında suya doygun zeminler bulunmaktadır.
Suya doygun zeminlere vurulan darbelerin büyüklüğüne göre bu zeminlerde sıvılaşma olayları meydana gelmektedir. Sıvılaşan zeminler yük taşıma kabiliyetlerini kaybetmektedir.
MARMARA BÖLGESİNDE VE ERZİNCAN ŞEHRİ İLE OVASINDA DEPREM HAREKETLERİ BAŞLAMADAN ÖNCE YERALTINDAN BOMBA GİBİ PATLAMA VE UĞULTULU; GÜRÜLTÜLÜ SESLER İŞİTİLMEKTEDİR.
Marmara bölgesinde ve Erzincan şehri ile ovasında; suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltından yüzeye yakın derinliklerden bomba gibi patlama ve uğultulu gürültülü sesler işitilmektedir. ( EK 2, 3, 4, 5)
Yeraltında deprem üssü merkezlerinde ve faylarda başlayan deprem olaylarında meydana gelen sesin hızı; deprem hareketi hızından binlerce defa daha çok küçüktür. Hızı çok küçük olan yeraltı seslerinin deprem hareketleri başlamadan önce işitilmesi fizik kanununa aykırı düşmektedir.
Fizik kanunlarına aykırı bir olayın meydana gelmesi mümkün olmadığından; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce; yeraltında bu bomba gibi patlama ve uğultulu sesleri oluşturan deprem olayından başka bir olayın meydana geldiği kesin olarak belli olmaktadır.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce; yeraltından bomba gibi patlama ve uğultulu gürültülü seslerin hangi sebepten ileri geldiği konusunda bu güne kadar hiçbir bilimsel araştırma yapılmamış ve bu konuya hiçbir kimse ilgi göstermemiştir.
MARMARA BÖLGESİNDE VE ERZİNCAN OVASINDA YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMASI İLE SUYA DOYGUN ZEMİNLERDE MEYDANA GELEN CANAVARLAR KUDRETİNDE SIVILAŞMA VE DÜŞEY YÖNLÜ HAREKETLER İLE ÇOK KORKUNÇ AFETLER MEYDANA GELMEKTEDİR.
Sözü geçtiği gibi sıvılaşmaya müsait suya doygun zeminlere vurulan darbelerin büyüklüğüne göre bu zeminlerde çeşitli ölçülerde sıvılaşma olayları meydana gelmektedir. Sıvılaşan zeminler yük taşıma kabiliyetlerini tamamen veya kısmen kaybetmekte ve sıvılaşan zeminler korkunç afetlere sebep olmaktadır.
Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasında; yeraltında iki kil tabakası arasında düdüğü kapalı düdüklü tencereye benzer kapalı ortamlarda sıvılaşmaya müsait suya doygun zemin ile doğalgaz yan yana ve beraberce bir arada bulunmaktadır.
Bu yeraltı düdüklü tencerelerinin gövdeleri ile bu gövdelerden ayrılan kolları; suya doygun zeminlerin devam ettiği her yere ve yüzlerce Km uzak gibi yerlere kadar ulaşabilmekte ve bu düdüklü tencereler birçok yerleşim yerlerini ve yüzlerce, binlerce Km2 gibi çok geniş alanları kapsamaktadır.
Yeraltında çok derinlerinde bulunan yataklardan kaçan doğalgazlar; faylar vasıtasıyla yükselmekte ve bu kaçak doğalgazlar yüzlerce Km uzaklıklara kadar gidebilmekte ve bu kaçak doğalgazlar yeraltında yüzeye yakın zeminlerin yarık çatlaklarında, kılcal çatlaklarda ve antiseklinal yükseltilerinde yüzeye yakın derinliklerinde birikmekte ve biriken bu doğalgaz havanın oksijenini kazanmaktadır.
Yer altı derinliklerindeki doğalgaz yataklarında oksijen bulunmadığından bu doğalgaz yataklarında hiçbir patlama tehlikesi bulunmadığı halde; yüzeye yakın derinliklerde biriken bu kaçak doğalgazlar havanın oksijenini kazanarak patlama tehlikesini de kazanmaktadır.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir sure önce; yeraltı düdüklü tenceresi içinde biriken bu kaçak doğalgaz çok sıkışmakta ve hava ile %3–15 arasındaki uygun oranlarda karışım halindeki doğalgaz; en ufak bir kıvılcım ile alevlenerek grizu gibi patlamaktadır. Bu yeraltı düdüklü tencereler içerisindeki çok uzaklarda meydana gelen doğalgaz patlamaları; uğultulu ve gürültülü yeraltı sesleri olarak işitilmektedir.
Bu doğalgazın patlaması ile yeraltı düdüklü tencerelerinin her yerinde; aynı anda muazzam basınçlar doğmakta ve yeraltı düdüklü tencereleri içindeki suya doygun zeminlerde canavarlar kudretinde sıvılaşma olayı meydana gelmektedir.
Bu muazzam basınç ve sıvılaşma olayları ile; zeminler aşağıdan yukarı doğru düşey yönde itilmektedir. Bu itilme ile yüzey arazi deniz gibi dalgalanmakta; binalar ile tesisler yana yatıp yatıp kalkarak ve burgu gibi bükülerek canavarca parçalanmakta ve bu düşey yönlü hareketler ile bazı yerler yarılarak; derin çatlaklar açılmaktadır. Bu düşey yönlü hareketler ile Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasın da kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana gelmektedir.
1995 Kobe deprem afeti; deprem üssü merkezinin yakın olması sebebi ile; Kobe’nin aşağıdan yukarı doğru düşey yönde itilmesinden ileri geldiği halde; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasındaki kıyametler koparcasına çok korkunç afetler; yeraltı düdüklü tencereleri içinde doğalgazın patlamaları ve suya doygun zeminlerde meydana gelen sıvılaşma olayları ile; zeminlerin aşağıdan yukarı doğru düşey yönde itilmesinden ileri gelmektedir.
Deprem darbeleri ile meydana gelen sıvılaşma olayları 8–10 m. kalınlığındaki zeminleri aşağıdan yukarı doğru itebilecek kudrette olduğu halde; yeraltında doğalgaz patlamaları ile meydana gelen sıvılaşma olayları; yüzlerce m. kalınlığındaki zeminleri aşağıdan yukarı doğru itebilecek canavarlar kudretindedir.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında düdüklü tencerelere benzer kapalı ortamlarda doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu kıyametler koparcasına korkunç afetlerin ; depremlerden ileri geldiğini kabul etmek ile çok büyük yanılgı içerisine düşülmektedir. Deprem hareketleri başlamadan önce yeraltında doğalgaz patlamaları olayı ile deprem olayı birbirinden başka başka olaylardır.
1) Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve arasında suya dolgun zeminlerin bulunduğu yerlerde; yeraltında doğalgaz patlamaları ve meydana gelen sıvılaşma ve düşey yönde hareketler ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana geldiği halde; bu yerlere bitişik olan ve suya doygun zeminlerin olmadığı yerlerde hiçbir hasar meydana gelmemektedir.
2) 1045 Erzincan depreminde fay geçmeyen yerde kurulu olan En Eski Erzincan şehrinde meydana gelen sıvılaşma olayı ile toprak yarılmış; açılan yarıklara erkekler ve kadınlar yuvarlanarak düşmüşler ve bu yarıklardan günlerce insan feryatları ve iniltileri işitilmiştir.
(Ek 6)
3) 1894 depreminde faylardan 25–30 Km. uzakta olan İstanbul’da Anbarlı’da meydana gelen sıvılaşma ve aşağıdan yukarı doğru düşey yönlü hareketler ile zemin yarılmış ve fay olmayan yerde 3 Km. boyunda çok büyük ve çok derin çatlak açılmıştır (Ek 7).
4) 1992 deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce Erzincan ovasında yeraltında doğalgaz patlamaları ve bu patlamalar ile meydana gelen sıvılaşma ve düşey yönlü hareketler ile fay olmayan yerde bulunan DDY. rayı yatay ve düşey yönlerde canavarca bükülmüştür (Ek 8).
Fay olmayan yerlerde bulunan İstanbul’da Ambarlı’ da 3 km. boyunda çok büyük çatlak açılması ve Erzincan ovasında fay olmayan yerde açılan derin yarıklara insanların yuvarlanarak düşmeleri ve Erzincan ovasında fay olmayan yerde bulunan DDY. rayının bükülmesi; yeraltında doğalgaz patlamaları ile meydana gelen sıvılaşma ve düşey yönlü hareketlerin canavarlar kudretinde ve çok belalı olduğunu açıkça göstermektedir.
Depremlere karşı; faylardan uzak yerlerde depremlere dayanıklı sağlam inşaatların yapılması fevkalade çok faydalı olduğu kabul edilmektedir.
Ancak depremlere dayanıklı bu sağlam inşaatlar; yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen ve DDY rayını bükebilecek canavarlar kudretindeki sıvılaşma ve düşey yönlü hareketlere dayanmamakta ve bu inşaatlar burgu gibi bükülerek bu inşaatlar canavarca param parça olmaktadır.
Bu neden ile Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarından ve bu patlamalar ile meydana gelen canavarlar kudretindeki sıvılaşma ve düşey yönlü hareketlere karşı; gerekli teknik önlemlerin alınmasını doğa açıkça emretmektedir.
MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİNDE VE OVASINDA DEPREMLER ESNASINDA YERDE VE GÖKTE DOĞALGAZ ALEV İLE YANMAKTADIR.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve arasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce ve deprem hareketleri esnasında bazı yerlerden çıkan alevler göklere yükselmekte; etraf nur doğmuş gibi ışıklanmakta ve bazı yerlerden sıcak olmayan(soğuk) su buharı (toz) çıkarak atmosfer siyah sis bulutu ile kaplanmakta ; alevlenmeyen doğalgazlar hız ile göklere yükselmekte; gökün 25-30km. gibi yükseklerinde doğalgaz bulutu kuşağı meydana gelmektedir. Bu doğalgaz bulutu kuşağı alt kısmından başlayarak; hava ile azar azar karışarak; gökte yavaş yavaş alev ile yanmakta ve gökyüzü saatlerce ve günlerce kızıl renge bürünmektedir. (Ek 6,9)
1045 Erzincan depreminde gökte doğalgazı alev ile yanması ile; güneş ile ayın rengi değişmiş ve güneş ile ay kan rengine boyanmıştır. (Ek 6)
1999 Marmara depreminde, Marmara denizinde Prenses Adalarında, Gölcük'te, Yalova'da, Adapazarı civarında ve Sapanca gölü gibi yerlerde deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yer altından bomba gibi patlama ve uğultulu sesler işitildikten sonra deprem hareketlerinin başladığı; yüzey arazinin deniz gibi dalgalandığı etrafın nur gibi aydınlandığı konusunda yüzlerce ve binlerce görgü tanığı vardır.
1999 Marmara depreminde Adapazarı civarında yerden çıkan alevler 4 katlı binaların en üst katına kadar yükselmiş ve Sapanca Gölü üstü alevle yanmıştır. (Ek 10,11)
Gökte alev ile yanan doğalgaz ısısı ile Erzincan ovasında deprem geceleri trilyonlarca m3 çok soğuk hava ısınmakta ve Erzincan ovasındaki donmuş karlar erimektedir.
Depremler esnasında Erzincan ovasından çıkan katran gibi petrol maddesi Fırat nehrinden akıp gitmektedir
Depremlerde Erzincan ovasında yerde ve özellikle gökte muazzam miktarlarda doğalgazın alev ile yandığını doğa açık ve belirgin şekilde ortaya koymaktadır.
DEPREMLERDE MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİ İLE OVASINDA ATMOSFERE SİS (TOZ) BULUTU MEYDANA GELMEKTEDİR
Depremler esnasında Marmara bölgesi ve Erzincan şehrinde ve ovasında bazı yerlerden yeraltında sıcak olamayan (soğuk) kesif sisler çıkmakta ve atmosfer koyu sis bulutu ile kaplanmaktadır.
1894 İstanbul depreminde ve 1045 Erzincan depreminde ve 1992 Erzincan depreminde yerden yükselen sıcak olmayan(soğuk) sis(toz) ile atmosferde koyu gri renkli bulutu meydana gelmiştir (E 6, 9).
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında hiçbir binanın bulunmadığı yerlerden ve boş arazilerden de bu sis (toz) çıktığından; bu sis veya toz bulutlarının bina enkazlarından çıkmadığı belli olmaktadır.
Yeraltında çatlaklar ve kılcal çatlaklar boru görevi yapmaktadır. Yeraltında boru görevi yapan bu çatlaklar ve kılcal çatlaklar yeraltında doğalgaz patlamaları ile; su ile çok hızla dolup boşalmakta ve boru görevi yapan bu çatlaklarda su hızının artması halinde; Bernoli formülü'ne göre basınç azalmaktadır. Bu boru görevi yapan yeraltı çatlaklarında su hızının çok artması ve kritik hıza ulaşması hâlinde negatif basınç meydana gelmekte ve negatif basınçlar ile su hidrolik olarak buharlaşmakta ve bu su buharı yüzeye çıkarak atmosfere yükselmekte ve atmosferde sis (toz) bulutu meydana gelmektedir.
Hidrolik olarak suyun buharlaşmasında ısının ilgisi olmadığından; yer altında hidrolik olarak meydana gelen su buharı sıcak olmayıp yeraltı suyu soğukluğundadır.
MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİ VE OVASINDA ÇOK KORKUNÇ AFETLERE SEBEP OLAN SIVILAŞMA OLAYLARI VE DÜŞEY YÖNLÜ HAREKET VARLIKLARI DEVLETÇE RESMEN BELİRLENMİŞTİR.
Depremlerde faylarda meydana gelen düşey yönlü hareketler; faylardan uzaklaştıkça yüzeye çıkarak sıfırlanmakta ve faylardan uzaklaştıkça bu düşey yönde hareketler azalarak çok ufak titreşim hareketleri halinde hissedilmektedir. Bu titreşim şeklindeki çok ufak düşey yönlü hareketlerle; faylardan biraz uzaklarda hiçbir hasar meydana gelmemektedir.
Bu nedenle faylardan uzaklaştıkça gittikçe azalan yalnız yatay yönlü deprem hareketleri etkili olmaktadır. Bu sebeple faylardan uzaklaştıkça daha az deprem hasarları meydana gelmektedir.
Düşey yönlü titreşim şeklindeki çok ufak deprem hareketleri ile faylardan uzak yerlerde hasar meydana gelmesi mümkün olmadığı halde ; Dünyada yalnız Marmara Bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamaları ile suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde çok büyük ölçülerde düşey yönlü hareketler meydana gelmekte ve bu düşey yönlü hareketler kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana gelmesine sebep olmaktadır.
1) 1045 depreminde Eski Erzincan şehrinde meydana gelen sıvılaşma ve aşağıdan yukarı doğru düşey yönlü hareketler ile fay olmayan yerde zemin yarılarak kadınlar ve erkekler bu yarıklara yuvarlanarak düşmüşlerdir (EK 6).
2) 1894 Depreminde faylardan 25-30km. Uzakta olan İstanbul’da Ambarlı’da meydana gelen sıvılaşma ve düşey yönlü hareketler ile zemin yarılmış ve fay olmayan yerde 3 km boyunda derin çatlak açılmıştır (EK 7).
3) 1992 depreminde Erzincan ovasında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma düşey yönlü hareketler ile ovada fay olmayan yerde DDY. rayı bükülmüştür (EK 8).
4)1894 depreminde Büyük ada da; 1992 depreminde Erzincan şehrinde ve 1999 Marmara depreminde Adapazarı’nda fay olmayan yerlerde kurulu olan deprem ölçer cihazlarında, çok büyük düşey yönlü hareketler meydana geldiği Devletçe resmen tespit edilmiştir (EK 12.13.14). Fay olmayan yerlerde kurulu olan deprem ölçer cihazlarında çok büyük ölçüde düşey yönlü hareketlerin meydana gelmesi sebebi fevkalade önemlidir.
5) Maden Tetkik Arama ve Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nce ve Teknik Üniversitelerimizce Marmara bölgesi ile Erzincan ovasında birçok yerlerde sıvılaşma meydana geldiği resmen tespit edilmiştir. (Ek 18,21)
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında fay olmayan yerlerde canavarlar kudretinde sıvılaşma ve çok büyük düşey yönlü hareketlerin meydana geldiği Devletçe resmen tespit edildiği halde; bu sıvılaşma ve düşey yönde hareketlerin hangi sebepten ileri geldiği konusunda hiçbir bilimsel araştırma yapılmamış ve bu konuda hiçbir ilgi gösterilmemiştir.
Bu konuda araştırma yapıldığı takdirde; Marmara bölgesi ve Erzincan şehri ve ovasında yeraltı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamaları ile meydana gelen sıvılaşma ve düşey yönlü hareketler ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği anlaşılacaktır. Sebebi bilindiği taktirde; bu konuda gerekli teknik önlemler alınarak Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovası bu kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerden kurtulacaktır.
1999 MARMARA DEPREMİNDE SIVILAŞMA SEBEBİ İLE ADAPAZARINDA FAYLARIN GEÇTİĞİ YERLERDEN DAHA FAZLA HASAR MEYDANA GELMİŞTİR.
MTA tarafından yapılan tespite göre 1999 Marmara depreminde meydana gelen sıvılaşma ile Adapazarı'nda; fayların geçtiği yerlere göre daha fazla hasar olmuştur (EK 15).
Adapazarı civarında, Sapanca Gölünde , Marmara denizinde, Gölcük, Yalova ve Prenses adaları (EK 14) gibi yerlerde deprem hareketi başlamadan kısa bir süre önce, yeraltı düdüklü tenceresinde doğalgaz patlaması île meydana gelen sıvılaşma olayı anında Adapazarı'na ulaşmıştır. Bu sıvılaşma olayı sebebiyle ile, Adapazarı’nda yüzey arazi deniz gibi dalgalanmış; binalar ve tesisler yana yatıp yatıp kalkarak ve burgu gibi bükülerek canavarca parçalanmış ve bazı sağlam binalar kibrit kutusu gibi devrilmiştir ( EK 16,17).
Adapazarı'nda meydana gelen bu afet, Adapazarı civarında, Sapanca gölünde Gölcük de; Yalova da Marmara denizinde; Prenses adaları gibi yerlerde yeraltı düdüklü tenceresinde doğalgaz patlamasından ileri geldiğinden; Adapazarı’nda meydana gelen bu afetin deprem olayı hiçbir ilgisi yoktur.
Yeraltında düdüklü tencereleri içinde bulunan suya doygun zeminlerin; on binlerce Km. uzakta olan Çin’e kadar devam ettiği kabul edilirse; Marmara bölgesinde veya Erzincan ovasında herhangi bir yerde yeraltında doğalgaz patlamaları ile on binlerce Km uzakta olan Çin’de de zeminin aşağıdan yukarı doğru düşey yönde itilecek ve Çin'de de benzer şekilde kıyametler koparcasına afetlerin meydana geleceğini kabul etmek gerekir.
KAZIK TEMELLER SIVILAŞMA OLAYLARINI ÖNLEMEKTEDİR.
İstanbul'da Eminönü'ndeki Yeni cami inşasında çamur ve batak zemine on binlerce ahşap kazık çakılmıştır.
1894 İstanbul depreminde Eminönü’nde, Tahtakale’de Kapalı çarşı’da kıyametler koparcasına afet meydana geldiği halde; bu yerlere çok yakın olan kazık temelli inşa edilen Yeni camide hiçbir hasar gelmemiştir.
1999 Marmara depreminde Adapazarı'nda sıvılaşma ve düşey yönlü hareketler ile çok büyük hasar meydana geldiği halde, Adapazarı'nda Vakıfbank, Ziraat bankası ve Toyoto fabrikası kazık temeller üstüne inşa edildiğinden bu binalarda hiçbir hasar meydana gelmemiştir
Kazık temellerin; sıvılaşma olayına engel olduğu açık ve belirgin şekilde ortada görünmektedir. (EK 18).
YENİ ERZİNCAN ŞEHRİ FAYLARIN GEÇTİĞİ ÇOK TEHLİKELİ YERE KURULMAK İLE İHANET YAPILMIŞTIR.
Tarih boyunca Eski Erzincan şehirlerinin hepsi Fırat nehri ile bugünkü Yeni Erzincan şehri arasında ve hiçbir fayın geçmediği ova içindeki yerlere kurulmuş ve bu Eski Erzincan şehirlerinin yerleri depremler sebebi ile deprem harabeleri olarak terk edilmiştir.
Eski Erzincan şehirlerinden hiçbir fay geçmediği halde; 1939 Erzincan depreminden sonra kurulan Yeni Erzincan şehri fayların geçtiği çok tehlikeli yere kurulmuştur.
En geri kalmış ülkelerde bile fayların geçtiği yerlere tavuk kümesi inşasına izin verilmediği halde; Yeni Erzincan şehrinin fayların geçtiği çok tehlikeli yerlere kurulmuş ve Erzincan halkına en büyük ihanet yapılmıştır (EK 19).
Depremler ve afetler konusunda sorumlu ve yetkili Afet İşleri Genel Müdürlüğü’nce düzenlenen 1992 ERZİNCAN DEPREM RAPOR’ unda ovadan geçen bütün faylar gösterildiği halde; Yeni Erzincan şehrinin ortasından geçen ve herkesçe bilinen fay varlığı gizlenerek gösterilmemiş olduğu anlaşılmaktadır (EK 20).
Deprem harabeleri olarak terk edilen bütün Eski Erzincan şehirlerinde yalnız yeraltında doğalgaz patlamasından ileri gelen sıvılaşma belası olduğu halde; Yeni Erzincan şehrinde hem fay belası ve hem de yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma belaları beraberce vardır.
Yeni Erzincan şehrinin fayların geçtiği çok tehlikeli yere kurulması konusu çok önemli olduğu halde; bu konu ile hiç kimse ilgilenmemiş ve bu konuda hiçbir önlem alınmadığından Yeni Erzincan şehri kendi kaderi ile baş başa bırakılmıştır.
Erzincan şehrinde ve ovasında ileride meydana gelecek 1939 depremi gibi çok büyük depremlerde çok büyük can ve mal kayıpları verileceğini ve mezar yeri bulmakta güçlük çekilebileceğini şimdiden düşünmek gerektir.
ERZİNCAN’DA EN ŞİDDETLİ DEPREMLERE DAYANIKLI İNŞA EDİLEN B.ARME BİNALAR ÇOK UFAK SIVILAŞMA OLAYLARINA VE DÜŞEY YÖNLÜ HAREKETLERE DAYANAMAMIŞ VE TEHLİKELİ ŞEKİLDE ÇATLAMIŞLARDIR.
1992 Depreminden sonra Dünya Bankasınca verilen kredi ile Erzincan şehri ve ovasında en şiddetli depremlerde çatlamayacak sağlamlıkta birçok depreme dayanıklı B.Arme bina inşaa edilmiş ve bu binalar ile Erzincan şehri gelin gibi süslenmiştir.
Erzincan’da ara sıra 2,3,4 gibi ufak şiddette deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltında çok ufak doğalgaz patlamaları ile çok ufak sıvılaşma ve aşağıdan yukarı doğru çok ufak düşey yönlü hareketler meydana gelmektedir.
Depreme dayanıklı inşa edilen B.Arme binaların kolonları, kirişleri, döşemeleri, perde duvarları, gibi taşıyıcı aksamları bu çok ufak sıvılaşma ve düşey yönlü hareketlere dayanamamış ve bu B.arme binaların bütün taşıyıcı aksamları çok tehlikeli şekilde çatlamışlardır.
Bu çatlak binalar sıvanarak veya sıva çatlağı olduğu yutturması ile Erzincan halkına terk ve teslim edilmişlerdir.
Bu çatlak binalar ileride meydana gelecek çok şiddette olmayan depremlerde bile; burgu gibi bükülerek parçalanmaya ve bina içindeki insanlar da pestil gibi ezilmeye mahkûm bulunmaktadır.
Erzincan şehrinde depremlere dayanıklı B.arme binaların çok tehlikeli şekilde çatladığını Mısırdaki sağır sultan ve birçok kimse tarafından bilinilmektedir.
Erzincan şehrinde en şiddetli depremlere dayanıklı inşa edilen B.Arme binaların bu çatlama rezaleti; Devlet yetkililerinden ve Dünya Bankasından gizlendiği anlaşılmaktadır.
Bu B.Arme binaların çatladığı konusunda Devlet Yetkililerine ve Dünya Bankasına bilgi verildiği takdirde; sebebi araştırılacak ve hem Erzincan kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerden ve hem çatlak binalar rezaletinden kurtulacak ve hem de Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı varlığı ortaya çıkarılacaktır.
ERZİNCAN'DA DEPREMLERE DAYANIKLI BİNALARIN ÇATLAMASINDA MÜTEAHHİTLERİN VE MÜHENDİSLERİN HİÇBİR SORUMLULUĞU YOKTUR.
Sözü geçtiği gibi; Erzincan'da en şiddetli depremlere çatlamadan dayanıklı inşa edilen bütün B. Arme binaların kolonları, kirişleri ve döşemeleri gibi taşıyıcı akşamlan; en ufak sıvılaşma ve en ufak düşey yönlü hareketlere dayanamadığından çok tehlikeli şekilde çatlamıştır.
Bu B. Arme binalar; ileride meydana gelecek çok şiddette olmayan depremlerde bile; burgu gibi bükülerek canavarca parçalanmaya ve içindeki insanlar da pestil gibi ezilmeğe; mahkûm bulunmaktadır.
İleride meydana gelecek depremlerde; çok büyük can ve mal kaybı verilecek ve savcılar; bu binaları inşa eden müteahhitleri ve mühendisleri haksız olarak; tutuklayacak ve adalete teslim edecekler ve malları ile mülklerine el konulacaktır.
Bu B. Arme binalar; Hemşehrimiz Tavşanoğlu firması ve bu firma gibi çok dürüst ve çok saygın firmalarca inşa edilmiştir. Bu binaların kontrollük hizmetleri de Dünya Bankasınca; çok titizlikle yapılmıştır.
Bu nedenle; bu B. Arme binaların projelerinde, malzemelerinde ve işçiliklerinde herhangi bir hata olduğunu ileri sürmek mümkün değildir.
Bu nedenler ile bu B.Arme binaların çatlamalarında müteahhitlerin ve mühendislerin hiçbir sorumlulukları olmaması; gerektir.
Bu B. Arme binaların çatlama sebebi araştırıldığı takdirde; gerekli teknik önlemler alınacak ve Erzincan hem kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerden ve hem de çatlak binalar rezaletinden ebediyen kurtulacak ve Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı varlığı ortaya çıkacaktır.
MARMARA BÖLGESİNDE VE ERZİNCAN ŞEHRİ İLE OVASINDA DEPREMLER OLUP BİTTİKTEN SONRA AYLARCA VE YILLARCA GİBİ ÇOK UZUN SÜRE DOĞALGAZ PATLAMALARI İLE DEPREM FIRTINALARI VE SARSINTILARI MEYDANA GELMEKTEDİR.
Marmara bölgesinde ve Erzincan şehri ile ovasında depremler ve artçı depremler 3-5 günde olup bittikten sonra; bazen yer altı düdüklü tencerelerinde ard arda doğalgaz patlamaları günlerce, aylarca ve bir yıl gibi uzun süre devam etmektedir. ( EK 6, 23 )
Yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma olayları ve yüzey arazinin deniz gibi dalgalanması, zeminin aşağıdan yukarı doğru düşey yönde itilmesi olayları deprem olarak algılanmakta ve bu olaylar deprem fırtınaları veya deprem sarsıntıları olarak kabul edilmektedir .
Deprem fırtınaları ve deprem sarsıntıları yeraltı düdüklü tencerelerinde doğalgazın ard arda patlamalarından ileri geldiğinden; bu deprem fırtınaları ve deprem sarsıntılarının deprem ile hiçbir ilgisi yoktur.
MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİNDE VE OVASINDA YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMALARI İLE MEYDANA GELEN SIVILAŞMA VE DÜŞEY YÖNLÜ HAREKETLER İLE ZEMİNLER ÇATLAYARAK ÇOK MÜKEMMEL ŞEKİLDE ESNEME ÖZELLİĞİ KAZANMAKTADIR.
Marmara bölgesinde ve Erzincan şehri ile ovasında yeraltında doğalgaz patlaması ile suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde meydana gelen sıvılaşma ve aşağıdan yukarı doğru düşey yönlü hareketler ile zeminlerde sonsuz sayılarda çatlaklar ve kılcal çatlaklar açılmakta ve bu zeminler çok mükemmel şekilde esneme özelliği kazanmaktadır.
Zeminlerin esnemesi ile deprem hareketleri 50 m. gibi kısa mesafelerde azalarak çok zayıfladığından; bu zayıflayan deprem hareketleri ile; hiçbir hasar meydana gelmemektedir..
Korkunç afetlere sebep olan sıvılaşma ve düşey yönlü hareketler çok kötü ve belalı olduğu halde Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasındaki suya doygun zeminlere çok mükemmel şekilde esneme özelliği kazandırdığından bu sıvılaşma ve düşey yönlü hareketler çok faydalı olmaktadır.
Marmara bölgesinde ve Erzincan şehri ile ovasında suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde kıyametler koparcasına afetler meydana geldiği halde ; bu afetlerin meydana geldiği yerlere bitişik yakın olan suya doygun zeminlerin bulunmadığı yerlerde hem sıvılaşma olayı meydana gelmediğinden; ve hem de zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemeleri ile; bu yerlere çok zayıflamış deprem hareketleri ulaştığından; sıvılaşma olmayan bu yerlerde hiçbir hasar meydana gelmemektedir.
1) 1894 depreminde faylardan 25–30 km. uzakta olan İstanbul’da suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde deprem hareketleri başlamadan önce yeraltından sesler işitilmiş; yüzey arazi deniz gibi dalgalanmış; bu yerler ile özellikle Eminönü ve Galata’da sıvılaşma ve düşey yönlü hareketler ile kıyametler koparcasına korkunç afetler meydana gelmiştir. Bu depremde Galata’ya bitişik yakın olan Beyoğlu’nda hem suya doygun zemin bulunmadığından ve hem de zeminin çok mükemmel şekilde esnemesi ile çok zayıflamış deprem hareketleri ulaştığından Beyoğlu’nda ve Beyoğlu’na benzer yerlerde hiçbir hasar olmamıştır (EK 9).
2) 1992 Deprem hareketi başlamadan kısa bir süre önce yeraltında doğalgaz patlamaları ve bu doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma ve aşağıdan yukarı doğru düşey yönlü hareketler ile Erzincan şehrinde ve ovasında suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde kıyametler koparcasına korkunç afetler meydana geldiği halde; bu korkunç afetlerin meydana gelen yerlere bitişik çok yakın yerlerde bulunan Erzincan şehrindeki Eski Belediye ve İstasyon binaları ile Çarşı mahallesinde ve ova içindeki Altıntepe gibi yerlerde hem suya doygun zeminler bulunmadığından ve hem de zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemeleri ile; bu yerlere çok zayıflamış hareketler ulaştığından bu yerlerde hiçbir hasar meydana gelmemiştir.
3) Selimoğlu iş hanı Erzincan şehrinin ortasından geçen fayın geçtiği yerde bulunmaktadır.
1992 Deprem hareketi başlamadan kısa bir süre önce; yeraltında doğalgaz patlamaları ve meydana gelen sıvılaşma ve aşağıdan yukarı doğru hareketler ile Selimoğlu iş hanı; yeri öpercesine iki defa yana yatıp yatıp kalkarak ve burgu gibi bükülerek param parça olmuş ve bu iş hanı civarında kıyametler koparcasına çok korkunç afet meydana gelmiş ve Selimoğlu iş hanından geçen fayda meydana gelen deprem hareketleri ile bu afet daha çok büyümüştür.
Selimoğlu iş hanına 50 m. gibi çok yakın olan Eski Belediye binası yerinde suya doygun zemin bulunmadığından; bu yerde sıvılaşma meydana gelmesi mümkün değildir.
Selimoğlu iş hanından geçen fay’da meydana gelen muazzam büyüklükteki deprem hareketleri, zeminin 50 m. gibi kısa mesafede çok mükemmel şekilde esnemesi ile, çok zayıflamış deprem hareketleri halinde ulaştığından Eski Belediye binasında hiçbir deprem hasarı olmamıştır.
Dünyada yalnız Marmara bölgesinde ve Erzincan şehri ve ovasında faylarda meydana gelen deprem hareketleri; esneyen zeminlere ulaşınca; bu zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemesi ile Erzincan şehrindeki Eski Belediye binasında olduğu gibi bu muazzam büyüklüklerdeki deprem hareketleri 50 m. gibi çok kısa mesafelerde çok zayıflamaktadır.
Bu nedenle dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında faylar dışında kalan yerlerde hiçbir deprem hasarı meydana gelmemektedir.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında hiçbir masraf yapmadan zeminlerin kendiliğinden bedavadan esnemesi ile faylarda meydana gelen deprem hareketlerinin 50 m. gibi kısa mesafelerde çok zayıflaması doğanın insanlara bahşettiği çok kıymetli ve çok muhteşem bir lütuftur.
Bu nedenle Marmara Bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasında yeraltında suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde doğalgaz patlamaları fevkalade önemli olduğu halde; zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemeleriyle deprem hareketleri 50 m. gibi kısa mesafelerde çok zayıfladığından; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında fayların dışında kalan bütün yerleşim yerlerinde deprem olayları çok önemli değildir.
Erzincan şehrinde Selimoğlu işhanı ve bu işhanı civarında kıyametler koparcasına çok korkunç afet meydana geldiği halde ; Selimoğlu işhanına ve bu işhanından geçen faya 50m. gibi çok yakın yerde bulunan Eski Belediye binasında hiçbir hasar meydana gelmemiş olması sebebini hiçbir kimse ilgi göstermemiş ve bu konuda hiçbir kimse araştırma yapmamıştır. Bu konuda bilimsel araştırma yapıldığı taktirde; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında zeminlerin kendiliğinden esnemelerinin fevkalade önemli ve fevkalade faydalı olduğu anlaşılacaktır.
Bu araştırma yapıldığı taktirde; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin depremler ile hiçbir ilgisi olmadığı ve bu korkunç afetlerin yer altında düdüklü tencerelere benzer kapalı ortamlarda doğalgaz patlamalarından ileri geldiği anlaşılacaktır.
MARMARA DENİZİNDE TUSANAMİ YÜKSEK DENİZ DALGALARI YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMASI İLE DENİZ SUYUNUN GÖKLERE SAVRULMASINDAN İLERİ GELMEKTEDİR.
1509 Depreminde Marmara denizinde meydana gelen Tsunami yüksek deniz dalgaları; İstanbul’un sahil boyundaki ve Galata surlarını aşmış ve birçok yer sular altında kalmıştır.
Bu depremde Osmanlı padişahı II. Beyazıt kıyamet koptu diye, İstanbul'dan Edirne'ye kaçmıştır (Ek 25).
1894 İstanbul depreminde; Marmara deniz suyu kıyılardan 200 m. geri çekildikten sonra meydana gelen Tsunami yüksek dalgaları ile kayıklar, mavnalar, tekneler parçalanmış ve Marmara denizi kıyılarında birçok yerler su altında kalmıştır (EK 9,22,24).
Dünyada okyanuslarda ve çok büyük denizlerde Tusunami yüksek deniz dalgalan meydâna geldiği halde; Marmara gibi küçük bir içdeniz'de çok büyük Tsunami yüksek deniz dalgalarının meydana gelmesi; çok enteresan ve çok ilginçtir.
Sözü geçtiği gibi 1992 depreminde Erzincan ovasında fay geçmeyen yerde bulunan DDY rayı; yeraltında doğalgaz patlamasından ileri gelen sıvılaşma olayı ile canavarca bükülmüştür. Bu rayın bükülebilmesi için; rayın aşağıdan yukarı doğru çok muazzam kuvvetler ile itilmesi gerektir.
Marmara denizinde de yeraltında doğalgaz patlamaları ile bu deniz tabanı Erzincan ovasındaki DDY. rayı gibi çok muazzam kuvvetler ile aşağıdan yukarı doğru itilmektedir. Bu itilme ile Marmara denizinde suların göklere savrulduğu ve deniz suyu kıyılardan geri çekildikten sonra; Marmara denizi kıyılarında çok büyük Tsunami yüksek dalgaları meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Marmara denizinde depremlerin darbeleri ile 3-5m yükseklikte Tsunami yüksek dalgaları meydana geldiği halde, Marmara denizde doğalgaz patlaması ile 1509 İstanbul depreminde olduğu gibi 10-15m gibi çok yüksek Tsunami büyük deniz dalgalan meydana geldiği anlaşılmaktadır.
Marmara denizinde; Gölcük, Yalova ve Prenses Adaları gibi birçok yerlerde yeraltında patlamalar olduğu; bazı yerlerde deniz suyunun havaya savrulduğu; bazı yerlerden çıkan alevlerin göklere yükseldiği; etrafın nur doğmuş gibi ışıklandığı ve gökte doğalgazın alev ile yanması sebebi ile bazı yerlerde gökyüzünün kızıl renge büründüğü konusunda yüzlerce, binlerce görgü tanığı ve bu konuda yazılı belgeler vardır(EK 6,10,11,25).
Marmara denizinde 1509 İstanbul depreminde olduğu gibi 15-20 m. yüksekliğinde çok büyük Tsunami yüksek deniz dalgalarının deprem dalgalarından ileri geldiğini kabul etmekle; çok büyük yanılgı içerisine düşülmektedir.
DEPREMLERİ ÖNLEMEK MÜMKÜN OLMADIĞI HALDE MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİNDE VE OVASINDA ÇOK KORKUNÇ AFETLERE SEBEP OLAN YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMALARINDAN İLERİ GELEN KORKUNÇ AFETLERİ ALINACAK TEKNİK ÖNLEMLER İLE ÖNLEMEK MÜMKÜNDÜR.
Sözü geçtiği gibi Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltında doğalgaz patlamaları, kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana gelmesine sebep olmaktadır.
Marmara denizinde doğalgaz patlamaları ile Tsunami Yüksek deniz dalgaları meydana gelmekte ve bu korkunç afetler; daha da çok büyümektedir.
Depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; korkunç afetlere sebep olan yeraltında doğalgaz patlamalarını ve bu doğalgaz patlamaları ile meydana gelen sıvılaşma ve düşey yönlü hareketleri; alınacak çeşitli teknik önlemler ile kısmen veya tamamen önlemek mümkündür.
Yeraltında düdüklü tencerelerinde; doğalgaz; 10–20-50-100m. gibi yüzeye çok yakın derinliklerde patlamaktadır.
1) Yüzeye yakın derinliklerde yeraltı yarık çatlaklarında ve antiseklinal yükseltilerinde biriken doğalgazı sondajlar ile temizlemek sureti ile hem sıvılaşma olayından ve hem deTsunami yüksek deniz dalgalarından ebediyen kurtulmak mümkündür.
2) Suya doygun zeminlerin suyu cazibe veya pompaj sureti ile boşaltılır ise; bu yerlerde sıvılaşma olayı meydana gelmeyecek ve çok korkunç afetlerden kurtulmak mümkün olacaktır.
3) Yer altı düdüklü tenceresinin içerisinde bulunan su doygun zeminlere ulaşacak şekilde en fazla 20-50-100 m. gibi derinlikte geniş çaplı sondaj ve adi kuyular açılır ise; bu kuyular denge bacası görevi yapacak ve yer altı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamaları ve meydana gelen muazzam büyüklüklerdeki basınçlardan ve canavarlar kudretindeki sıvılaşma ve düşey yönlü hareketlerden kurtulmak mümkün olacaktır.
Bu kuyular doğalgazın patladığı yerlere yakın olan yerlerde açılır ise daha çok faydalı olacaktır.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında bu güne kadar açılan sondaj kuyularının çapı çok küçük olduğundan bu kuyular çok az faydalı olmuştur.
4) Suya doygun zeminlere beton, betonit, kil, kum gibi maddeler enjekte edilir ise sıvılaşma olayları çok zayıflayacaktır.
5) İnşaatların temellerine kazıklar çakılmak sureti ile sıvılaşma olayına engel olmak mümkündür. ) Ahşap binalar önemli ölçüde esnemektedir. Bu esnemeler ile hem yatay ve hemde düşey yönlü hareketler çok zayıflayacak ve ahşap binalarda hasar meydana gelmeyecektir.
7) Kerpiç, salaş, tuğla ve yığma binalar ufak ölçüde kendiliğinden esnediğinden; hem yatay ve hem de düşey yönlü hareketler azalarak bir miktar zayıflayacaktır. Ancak bu çok büyük düşey ve yatay yönlü hareketler ile bu kerpiç, salaş, tuğla ve yığma binalar da paramparça olmaktadır.
8) Japon Kobe şehrinde olduğu gibi; esnek temeller üstüne mafsallı oynak sistemde inşaatlar yaparak; hareket canavarlarına karşı korunmak mümkündür.
Japonlar, Kobe'ye 50 Milyar ABD Dolan gibi muazzam masraf ile Kobe’yi düşey yönlü hareket belasına karşı korumuşlar ve Kobe'yi yeniden Japonya'ya kazandırmışlardır.
9) Trakya’daki yer altındaki yataklarından kaçan doğalgaz faylar vasıtası ile yükselerek Marmara bölgesine kadar gelmektedir. Faylarda yükselen doğalgazın yerleri tespit edilerek ; bu yerlerde yapılacak sondajlar ile bu kaçak doğalgazın temizlenmesi de mümkündür.
10) Yer altında doğalgaz patlamaları ve meydana gelen sıvılaşma olayları ile B.Arme binaların bir kolonunun veya bir kirişinin kırılması halinde; bu B.Arme binalar komple çökmektedir.
Bu nedenle bütün betonarme binaları ile bütün diğer büyük ebatlı binaların dilatasyonlarla ufak parçalara bölünmesi çok faydalı olmaktadır.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında hiçbir masraf yapmadan zeminler kendiliğinden ve bedavadan çok mükemmel şekilde esnediğinden ; Kobe'ye yapılan masraflın %5-10 gibi ufak oranda yapılacak masraf ile Marmara bölgesinde ve Erzincan şehri ile ovasında geniş çaplı sondaj ve adi kuyular açmak sureti ile yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen korkunç âfetlerden kolayca kurtulmak mümkündür.
Bu konularda hangi çözüm çarelerinin uygulanacağı ve yapılacak masrafları bulmak için yeraltı su durumunu gösterir jeolojik haritalar üstünde bilim adamlarınca detaylı bilimsel çalışmaların yapılması icap etmektedir.
OSMANLI PADİŞAHI II. BEYAZIT KUYULAR KAZDIRARAK YER ALTINDA DOĞALGAZ PATLAMALARINDAN İLERİ GELEN SARSINTILARINDAN İSTANBUL'U KURTARMIŞTIR.
1509 İstanbul depreminde; Yavuz Sultan Selim'in babası II. BEYAZIT padişah olarak bulunuyordu.
Bu dönemde dünyanın öküzün boynuzları üstünde kurulu bulunduğu, öküzün boynuzlarını oynatması ile depremlerin meydana geldiği hurafelerine inanılıyordu. Bu dönemde faylar ve yer altında doğalgaz varlığı ve doğalgazın grizu gibi patladığı konusundaki bilgiler henüz bilinmiyordu. Bu depremde çok büyük can ve mal kaybı olmuş ve Marmara denizinde meydana gelen Tsunami yüksek deniz dalgaları İstanbul’daki sahil boyundaki ve Galata'daki surları aşmış ve birçok yerler sular altında kalmıştır. Bu depremde Marmara denizinde 10-15m. büyüklüğünde Tsunami yüksek deniz dalgalarının meydana geldiği; anlaşılmaktadır.
Osmanlı Padişahı II. Beyazıt kıyamet koptu diye Edirne’ye kaçmıştır. Bu depremden 13 gün sonra Edirne de de deprem meydana geldiğinden; Padişah II. Beyazıt İstanbul'a geri gelmiştir.
Sözü geçtiği gibi depremler ve artçı depremler 3–5 gün içerisinde olup bittiği halde; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında bazen günlerce, aylarca ve bir yıl gibi çok uzun sürelerde yeraltı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamaları ard arda devam etmekte ve suya doygun zeminlerde meydana gelen sıvılaşma olayları, yüzey arazinin deniz gibi dalgalanmaları ve zeminlerin aşağıdan yukarı doğru itilmeleri gibi olaylar; deprem sarsıntıları veya deprem fırtınaları olarak algılanmakta ve bu olaylar deprem olayı olarak kabul edilmektedir (EK 6,21,23).
Yeraltında doğalgazın ard arda patlamasından ileri gelen bu deprem fırtınalarının ve sarsıntılarının deprem ile hiçbir ilgisi yoktur.
1509 İstanbul depreminde; deprem ve artçı depremler birkaç gün içinde olup bittikten sonra yeraltı düdüklü tencerelerinde ard arda doğalgaz patlamaları ile meydana gelen deprem sarsıntıları 30 gün veya 45 gün devam etmiştir.
Osmanlı kronolojisi tarihinde « Çok tuhaf rivayete göre; Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT; İstanbul'un muhtelif semtlerinde 400 kuyu kazdırmış ve güya işte bu kuyular ile; deprem sarsıntıların arkası kesilmiştir. » konusunda çok önemli bilgi verilmektedir (Ek 24).
Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT 499 sene önce 1509 İstanbul depreminde kazdırdığı 400 kuyu ile yeraltı düdüklü tenceresine muhtelif semtlerde 400 delik açtırmıştır.
Bu kuyular denge bacası görevi yapmış ve yeraltında doğalgaz patlamasından ileri gelen muazzam basıncı ve meydana gelen canavarlar kudretindeki sıvılaşma ve düşey yönlü hareketleri önlemiş ve İstanbul'u yer altı düdüklü tenceresinde doğalgaz patlamalarından ileri gelen sarsıntılarından kurtarmıştır.
Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT sahtekâr sihirbazların, medyumların fallarına, üfürüklerine, tılsımlarına, avsunlarına, ve muskalarına itibar etmemiş ve bu Yüce Padişah kazdırdığı 400 kuyu ile İstanbul'u yeraltında doğalgaz patlamasından ileri gelen deprem sarsıntıları belasından çok az masrafla ve çok kolayca kurtarmıştır.
Yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma ve düşey yönlü hareket belalarına karşı; bilimsel çözüm yolunu; dünyada ilk defa Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT keşfetmiş ve İstanbul’da 400 kuyu kazdırarak; İstanbul'u yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sarsıntılardan kurtarmıştır.
Yüce Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT; mezarından başını kaldırsa 20-30-50-100 m. gibi az; derinliklerde kuyular kazdırarak Marmara bölgesini ve Erzincan şehri ile ovasını yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerden; çok kolayca ve çok az masrafla kurtaracaktır.
Bu çok akıllı ve üstün yetenekli Yüce Osmanlı Padişahının altından heykelini yaptırarak; bu heykelleri Marmara bölgesi ile Erzincan şehrine ve ovasına abide olarak dikmek gerektir.
İSTANBUL ÇÖPLÜKLERİ GAZ PATLAMA TEHLİKESİNDEN KURTARILMIŞTIR.
Çöplüklere atılan organik artıklar ile 10–20–50 sene gibi çok uzun sürede çok az miktarda (metan) (CH4) doğalgazı meydana gelmektedir.
İstanbul Ümraniye Belediye çöplüğünde doğalgaz patlaması ile çöplük üstünde bulunan bütün gecekondular; aşağıdan yukarı doğru itilerek param parça olmuşlardır.
Bu çöplükte suya doygun zemin bulunmadığından sıvılaşma meydana gelmemiş ve çöplük dışındaki benzer yapılı gecekondularda hiçbir hasar olmamıştır.
Sebebi bilindiğinden İstanbul Belediyesinin çok akıllı ve üstün yetenekli teknik elemanlarınca; İstanbul’daki bütün çöplüklerde açılan sondaj delikleri ile; bu çöplüklerde biriken doğalgaz temizlenmiş ve çok az masraf ile İstanbul’daki bütün çöplükler, doğalgaz patlama tehlikesinden ebediyen ve kolayca kurtarılmıştır.
DÜNYANIN ANAKARALARI SIVI MAĞMA ÜSTÜNDE YÜZERKEN BİRBİRLERİNİ İTMEKTE VEYA BU ANAKARALAR BİRBİRLERİNDEN UZAKLAŞMAKTADIR.
Arzın kabuğu faylar ile irili ufaklı çeşitli büyüklüklerde parçalara bölünmüş ve bu kabuk parçaları ile dünyanın anakaraları meydana gelmiştir. Dünyanın anakaraları sıvı magma üstünde yüzmektedir.
Dünyanın anakaraları sıvı magma üstünde yüzerken birbirlerini muazzam kuvvetler ile itmekte veya birbirlerinden uzaklaşmaktadır.
Arabistan platosu dünyanın çok büyük ve çok ağır bir anakarasıdır. Arabistan platosu Anadolu’yu muazzam kuvvetler ile zorlayarak itmektedir. Bu itme ile Anadolu her yıl Yunanistan’a doğru 2,5 cm. kadar yaklaşmaktadır. Arabistan platosunun bu itmesi ile Erzincan ovası her yıl 1-2 cm. kadar daralmakta ve Munzur dağları ile Spiker dağları her yıl birbirine 1-2 cm. kadar yaklaşmaktadır.
Arabistan platosunun Anadolu’yu zorlayarak itmesi ile; zaman ile faylar çatlayarak kırılmakta ve fayların kırılması ile faylar boyunca depremler meydana gelmektedir.
Arabistan platosunun Anadolu’yu zorlayarak itmesine engel olmak mümkün olmadığından; Ülkemizde tarih boyunca meydana gelen depremlere benzer depremlerin meydana gelmesi; insanların alın yazısı ve kaderidir.
Deprem darbeleri ile sıvı mağma üstünde yüzen muazzam büyüklükteki anakaralar yatay yönlerde sarsılarak sallanmaktadır. Faylardan uzaklaştıkça anakaraların bu yatay yönlerde sarsılarak sallanmaları azalmakta ve faylardan uzaklaştıkça bu sarsılarak sallanmalar çok ufak yatay yönlü deprem hareketleri halinde hissedilmektedir.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yer altında doğalgaz patlamaları olup bittikten kısa bir süre sonra yer altında faylardan meydana gelen deprem darbeleri ile anakaraların yatay yönlerde sallanmalarından ileri gelen deprem hareketleri faylardan uzaklaştıkça bu deprem hareketleri çok zayıflanmakta olduğundan faylardan uzaklarda depremlerle hiçbir önemli hasar meydana gelmemektedir.
1509 İstanbul depreminde binlerce Km. uzakta olan Mısır; yatay yönlü ufak deprem hareketleri ile sallanmış ve Mısır’da hiçbir deprem hasarı olmamıştır.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında meydana gelen depremler de; yüzlerce ve binlerce Km. gibi uzak birçok yerler yatay yönlü ufak deprem hareketleri ile sarsılarak sallandığı halde; bu yerlerde hiçbir deprem hasarı meydana gelmemektedir.
Kısacası yer altı düdüklü tencerelerinin bulunduğu yerlerde hem doğalgaz patlamaları ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana gelmekte ve hem de bu düdüklü tencerelerin bulunduğu yüzeye yakın yerler de anakaralar ile birlikte beraberce yatay yönlü çok ufak deprem hareketleriyle sarsılarak sallanmaktadır.
MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİNDE VE OVASINDA DOĞALGAZ PATLAMALARI İLE MEYDANA GELEN SIVILAŞMA VE DÜŞEY YÖNLÜ HAREKETLER ÖNLENDİĞİ TAKDİRDE BU YERLER DEPREM BAKIMINDAN EN EMNİYETLİ YERLER OLACAKTIR.
Sözü geçtiği gibi Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamaları ve bu doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma ve düşey yönlü hareketler ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana gelmektedir.
Depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; çok korkunç afetlere sebep olan yeraltında doğalgaz patlamalarını ve bu doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma ve düşey yönlü hareketleri; alınacak çeşitli teknik önlemler ile önlemek mümkündür.
Sözü geçtiği gibi 1509 İstanbul depreminde çok akıllı ve üstün yetenekli Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT 499 sene önce İstanbul’un muhtelif yerlerine 400 kuyu kazdırarak; yeraltında ard arda doğalgaz patlamaları ile meydana gelen ve 30 gün veya 45 gün devam eden deprem fırtınaları sarsıntılarından çok az masrafla ve kolayca İstanbul’u kurtarmıştır (EK 24).
Yeraltında doğalgaz patlamaları ve bu doğalgaz patlamaları ve bu patlamalardan ileri gelen sıvılaşma olayları önlendiği taktirde; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında faylarda meydana gelecek deprem hareketleri esneyen zeminlere ulaşınca; bu zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemeleri ile bu deprem hareketleri 50m. gibi kısa mesafelerde azalarak çok zayıflayacaktır.
Bu nedenle Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında fayların dışında kalan suya doygun zeminlerin bulunduğu veya bulunmadığı bütün yerleşim yerlerinde hiçbir deprem hasarı meydana gelmeyecek ve bu yerler deprem bakımından en emniyetli yerler olacak ve bu yerlerde çok katlı yüksek binalar inşaa edilebilecektir.
Bu teknik önlemlerin alınması ile Erzincan ismindeki deprem lekesi ebediyen silinecek ve deprem sebebi ile harabe olarak terk edilen bütün Eski Erzincan şehirleri yerlerinden hiçbir fay geçmediğinden bu harabe yerleri de deprem bakımından en emniyetli yerler olacaktır .
Japonların elinde Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovası gibi benzer şekilde yerleri olsaydı; hem bu çok zengin doğalgaz yatağından istifade ederlerdi ve hem de yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetlere karşı gerekli teknik önlemleri aldıktan sonra; Japonya'nın imparatorluk sarayını; Japon parlamentosunu; Japonya'nın en önemli fabrika ve tesisleri gibi en kıymetli varlıklarını Marmara bölgesi ile Erzincan şehri ve ovasına deprem bakımından en emniyetli yerlere nakletmek sureti ile; bu çok kıymetli varlıklarını depremlere karşı çok büyük güvence altına almak suretiyle ülkelerine çok büyük ölçüde faydalar sağlamış olurlardı.
ERZİNCAN VALİSİ RECEP YAZICIOĞLU ERZİNCAN ŞEHRİNDE DOĞALGAZ PATLAMALARI VE SIVILAŞMA OLAYLARI MEYDANA GELDİĞİNİ DOĞRULAMIŞTIR.
Erzincan şehrinde ve ovasında depremler esnasında yeraltında patlamalar, alevlenmeler , sıvılaşma ve düşey yönde hareketlerin varlığı ve korkunç afetlerin meydana geldiği konusundaki verilen bilgilerin gerçeklere uygun olduğu Erzincan Valisi Recep YAZICIOĞLU tarafından doğrulanmıştır (EK 26).
AFET İŞLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNCE ERZİNCAN ŞEHRİ VE OVASINDA YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMALARI İLE KIYAMETLER KOPARCASINA KORKUNÇ AFETLERİN MEYDANA GELDİĞİ KABUL EDİLMEMİŞTİR.
Erzincan şehri ile ovasında suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde; deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce; yeraltında doğalgaz patlamaları ile meydana gelen sıvılaşma ve aşağıdan yukarı doğru düşey yönlü hareketler ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği; 1992 depreminden sonra en şiddetli depremlere dayanıklı inşaa edilen bütün B.Arme binaların; çok ufak sıvılaşma ve çok ufak düşey yönlü hareketler bile dayanamadığı ve bu B.Arme binaların taşıyıcıya aksamlarının çok tehlikeli şekilde çatladığı; ileride meydana gelecek çok şiddetli olmayan depremlerde bile;bu çatlak binaların burgu gibi bükülerek canavarca param parça olacağı ve bu binalardaki insanların da pestil gibi ezilmeye mahkum olduğu; Yeni Erzincan şehrinin fayların geçtiği çok tehlikeli yerlere kurulduğu konularında 1993 yılından beri; elde edilen yeni yeni bilgiler ve belgeler ışığında defalarca raporlar düzenlenmiş ve bu konularda bilimsel çözüm çareleri önerilmiş ve bu raporlar ilgili ve yetkili Makamlara sunularak; bu konulara ilgi gösterilmesi istenilmiş ve defalarca uyarılarda bulunulmuştur.
Depremler afetler konusunda yetkili ve sorumlu Afet İşleri Genel Müdürlülüğünce Genel Müdürü Oktay ERGÜNAY imzası ile gönderilen cevabi yazılarda deprem hareketleri başlamadan önce yeraltın da bomba gibi patlama ve uğultulu gürültülü seslerin işitildiği ; yeraltında doğalgaz patlamaları ve meydana gelen sıvılaşma olayları sebebi ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği ve Erzincan’da depremlere dayanıklı inşaa edilen bütün B.Arme binaların tehlikeli şekilde çatlamaları ve Yeni Erzincan şehrinin fayların geçtiği çok tehlikeli yere kurulmuş olduğu gibi bütün gerçekler kabul edilmemiş ve bu konudaki bütün gerçekler inkar olunmuştur .
Afet İşleri Genel Müdürlüğünce; Devlet ciddiyeti ile meslek haysiyetine yakışmayacak
şekilde; imalı ve maksatlı ifadeler ile bilgisizlik suçlamaları yapılmış ve her defasında; beylik palavra ifadeler ile konu dışlanmıştır (EK 29,30,31,32).
Erzincan'da 1992 depreminden sonra milyarlar ve trilyonlar harcanarak inşa edilen en şiddetli depremlere dayanıklı B.Arme binaların çok tehlikeli şekilde çatlaması rezaletini ilgili Makamlarca ve birçok kimse ile Mısır'daki sağır sultan tarafından bile bilinmektedir. Bu binaların çatlaması rezaletinin; Devlet yetkililerinden ve bu binalara kredi veren Dünya Bankasından gizlendiği anlaşılmaktadır.
Afet işleri Genel Müdürlüğü kadrolarında bu konuları kavrayabilecek ve bu konulara
bilimsel çözüm çareleri bulabilecek kapasitede akıllı, bilgili ve üstün yetenekli teknik elemanların varlığına inanmak gerekir.
Bu konularda Devlet Yetkililerine, bilim adamlarına ve Dünya Bankasına bilgi verildiği
taktirde; gerekli araştırmalar yapılacak ve Erzincan şehri ile ovası yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına korkunç afetlerden ve depreme dayanıklı B.Arme binaların çatlama rezaletinden kurtulacak ve Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz varlığı gibi bütün gerçekler ortaya çıkacaktır.
ERZİNCAN OVASINDA ÇOK ZENGİN PETROL (DOĞALGAZ) TEŞEKKÜL ETMİŞTİR
Ortadoğu'da 3. üncü zamanda sığ Tetis denizinde çok zengin petrol yatakları teşekkül ederken ; Erzincan ovası ve bu ova civarı sığ Tetis deniziyle kaplı bulunuyordu. Ortadoğu'da olduğu gibi 3. üncü zamanda Erzincan ovası ve civarındaki sığ Tetis denizinde de denizsel ortamda da benzer şekilde çok zengin petrol yatağı teşekkül etmiştir.
1) Ortadoğu’da sığ Tetis denizindeki petrol yatakları teşekkül ettikten ve bu petrol yataklarının üstü kalın zemin katmanlarıyla örtüldükten sonra ; bu petrol yataklarının tabanları yükselmeye başlamıştır. Petrol yataklarının tabanlarının yükselmesi ile Ortadoğu' da çok geniş basen havzalarda antiseklinal yapan yükselti yerlerinde bugünkü çok zengin petrol yatakları meydana gelmiştir. Bu petrol yataklarının üstleri örtülü olduğundan Ortadoğu'daki ; bu petrol yatakları erozyon aşınmasına karşı korunmuşlardır.
2) Erzincan ovasındaki sığ Tetis denizinin tabanı yükselirken bu ovanın etrafındaki yerler; bu ovanın yerine göre her yıl birkaç cm. kadar daha fazla yükselmiştir. Bu sebeple milyonlarca sene Erzincan ovası etrafı dağlarla çevrili sığ ring gölü halini almıştır. Erzincan ovası sığ ring gölü milyonlarca sene sığlığını korumuş ve bu sığ ring gölünde milyonlarca sene yeniden petrol teşekkül etmiştir.
Dünyada yalnız Erzincan ovasında etrafı dağlarla çevrili sığ ring gölü ortamında milyonlarca sene yeniden petrol teşekkül etmiş olduğundan ; Erzincan ovasındaki petrol yatağı ilk teşekkülüne göre daha çok büyük ölçüde zenginleşmiştir.
Erzincan ovasındaki bu petrol yatağının üstü kalın zemin katmanları ve 1000 m. kalınlığındaki ova alüvyonu ile çok mükemmel şekilde örtülmüş ve bu petrol yatağı erozyon aşınmasına karşı çok mükemmel şekilde korunmuştur.
Erzincan ovasının etrafındaki dağlık bölgelerde bulunan petrol yatakları; bu dağlar ile beraberce yükselmiş ve bu dağlarla beraberce yükselen petrol yatakları erozyon aşınmasıyla yok olmuştur. 3) Sözü geçtiği gibi Arabistan platosunun Erzincan ovasını zorlayarak itmesiyle bu ovadan geçen fay yüzeyleri zaman ile çatlamakta ve bu çatlayan fayların aniden kırılmasıyla faylar boyunca depremler meydana gelmektedir.
Erzincan ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce ve depremler esnasında fay çatlaklarından kaçan doğalgaz faylardan istifade ederek yükselmekte ve yüzeye yakın yer altı çatlaklarında,kılcal çatlaklarda ve aniseklinal yapan yükselti yerlerinde birikmekte ve bu biriken doğalgaz havanın oksijenini kazanmaktadır.
Sözü geçtiği gibi Erzincan ovasında deprem hareketleri başlamadan çok kısa bir süre önce yüzeye yakın derinliklerde ; yeraltında biriken doğalgaz çok sıkışarak grizu gibi patlamakta ve ; bazı yerlerden alevler göklere yükselmekte, etraf nur gibi aydınlanmakta, alevlenmeyen doğalgazlar hız ile atmosfere yükselmekte ve atmosferin 25-30 Km. gibi çok yüksek yerlerinde kalın doğalgaz kuşağı meydana gelmektedir.
Bu doğalgaz kuşağı alt kısmından başlayarak azar azar oksijenle karışarak ; yavaş yavaş alevle yanmaktadır. Gökte doğalgazın alevle yanması ve atmosferde meydana gelen sis sebebiyle Erzincan ovasında gökyüzü saatlerce ve günlerce kızıl renge bürünmektedir.
4) 1045 Erzincan depreminde gökte doğalgazın alev ile yanmasıyla ; güneş ile ayın rengi değişmiş ve güneşle ayın rengi kan rengine boyanmıştır. (EK 6).
5) Erzincan ovasında depremler esnasında gökte alev ile yanan doğalgazın ısısı ile ; deprem geceleri Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok soğuk hava ısınmakta ; ovadaki donmuş karlar erimekte ve hava çok ısındığından deprem geceleri sabaha karşı paltolar çıkarılmaktadır.
Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok soğuk havayı ısıtan ve ovadaki karları eriten doğalgazın miktarı hesap ile bulunduğunda ; her depremde Erzincan ovasında Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacından fazla gökte doğalgazın yandığı belli olmaktadır.
a) Milyonlarca seneden beri Erzincan ovasında onbinlerce ve yüzbinlerce defa deprem meydana gelmiştir.Her depremde Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacından fazla doğalgaz yandığı halde ; bu doğalgaz bitip tükenmemiştir. Bitip tükenmeyen bu doğalgaz yatağının çok zengin olduğu anlaşılmaktadır.
b) Bolu ve Düzce' den Erzincan ovasında da olduğu gibi faylar geçmektedir.
1999 Bolu – Düzce depremi akşam saatlerinde ve çok soğuk havada meydana gelmiş ve gölden çıkan doğalgaz ile yemek pişirilmiştir.
Bu depremde Bolu ve Düzce de geçen bu faylardan büyük ölçüde ısı çıkmadığından ve gölde çok az doğalgaz yandığından hava ısınmamış ve herkes sabaha kadar üşümüştür.
c) Depremler esnasında Erzincan ovasında faylardan yüzeye çıkan yer altı suları , sondaj, artezyen ve adi kuyulardaki kuyu suları ısınmadığından depremlerde Erzincan ovasında yeraltından ve faylardan büyük ölçüde ısı çıkmadığı kesin olarak belli olmaktadır
Bu kıyaslamalar ile Erzincan ovasında her depremde trilyonlarca m3 çok soğuk havayı ısıtan ve ovadaki donmuş karları eriten ısının ; gökte doğalgazın yanmasından ileri geldiği ; açık ve belirgin bir şekilde görünmektedir.
6) Erzincan ovasında depremler meydana geldikten sonra Arabistan platosunun Erzincan ovasını zorlayarak devamlı itmesi sebebiyle ; bu faylar ve fay çatlakları vana gibi kapanmakta ve doğalgazın dışarı çıkmasını engel olmaktadır. Bu nedenle Erzincan ovasında depremler esnasında kısa bir süre kaçan doğalgaz kaçakları olduğu halde; depremler olup bittikten sonra faylardan doğalgaz kaçmalarına izin verilmemekte ve bu sebep ile bu doğalgaz yatağı zenginliğini mükemmel şekilde koruyabilmektedir.
Kısacası ; Erzincan ovasında depremler esnasında kısa bir süre doğalgaz kaçtığı halde ; yeniden bir depremin meydana geleceği 40-50 sene gibi uzun süre bu doğalgaz kaçaklarına izin verilmediğinden Erzincan ovasındaki bu doğalgaz yatağı zenginliğini çok mükemmel şekilde koruyabilmektedir.
7) Erzincan ovasından geçen fayların içerisi ; Endonezya ve Malezya da olduğu gibi sıvı petrol ve doğalgaz ile tıka basa dolu olduğu anlaşılmaktadır.
8) Serpantin zeminler içerisinde petrol ün teşekkül etmesi mümkün olmadığı halde; Malezya da bazı serpantin zeminlerin içerisine petrol basınçla enjekte edilmiştir. Erzincan ovası civarında bazı yerlerde de Malezya da olduğu gibi serpantinler zeminler içerisine doğalgaz basınç ile enjekte edilmiş olduğu görünmektedir. Doğalgazı içeren bu serpantin zeminler ısıtılınca patlamaktadır.
9) Ankara Üniversitesi’ nden Petrol Prof. Nurettin Sonel iki defa Erzincan' a petrol konusunda araştırma yapmak üzere Erzincan'a gitmiştir. Bu araştırma neticesinde :
a) Yüzey arazide antiseklinal yapan yerde yüzlerce m kalınlığında eosen yaşlı petrol içeren katman varlığı tespit edilmiştir.
b) Erzincan ovası civarında onlarca ve yüzlerce Km. gibi uzak yerlerde petrol içeren katman varlıkları tesbit edilmiştir. Bu petrol içeren katmanlardan 3 ayrı yerden alınan numunelerin piroliz analizleri yapılmış ve bu numunelerin doğalgaz bakımından zengin olduğu tespit edilmiştir. c) Depremlerde Erzincan ovasından çıkan katran gibi petrol maddesi günlerce Fırat nehrinden akıp gitmektedir.
1966 yılında M.T.A da görevli Yük. Jeo. Müh. Cavit BULUT tarafından Erzincan ovasından 120 km. uzak mesafede olan Kemaliye de Fırat nehrinden bir hafta müddetle bu katran gibi petrol maddesinin akıp gittiğini tespit etmiştir. Depremler esnasında Fırat nehrinden katran gibi petrol maddesinin günlerce akıp gittiği konusunda bir çok görgü tanığı bulunmaktadır.
Erzincan ovasındaki bu doğalgaz yatağı araştırılarak ortaya çıkarıldığı taktirde bu doğalgaz yatağı ile Ülkemizin bütün doğalgaz ihtiyacı karşılandıktan sonra ; fazla doğalgaz harici ihraç edilecektir
Bu çok zengin doğalgaz yatağı ile Ülkemizin ve Erzincan ın kaderi değişecek ; Ülkemiz doğalgaz bakımından dışa bağımlılıktan kurtulacak ve yüzbinlerce insana iş imkanı temin edilecektir.
TÜRKİYE PETROLLERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNCE ERZİNCAN OVASINDA ÇOK ZENGİN PETROL YATAĞI VARLIĞI KABUL EDİLMEMİŞTİR.
Sözü geçtiği gibi etrafı dağlarla çevrili Erzincan ovası sığ ring gölünde Ortadoğu' daki petrol yataklarından daha çok zengin petrol yatağı teşekkül etmiştir. Etrafı dağlarla çevrili bu sığ ring gölündeki petrol yatağını üstü kalın zemin katmanları ve 1000 m. kalınlığındaki ova alüvyonla örtülmüş ve bu petrol yatağı erozyon aşınmasına karşı çok mükemmel şekilde korunmuştur.
Deprem geceleri gökte alev ile yanan doğalgaz ısısı ile Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok soğuk hava çok ısınmakta ve Erzincan ovasındaki donmuş karlar erimekte ve depremler esnasında Erzincan ovasından çıkan katran gibi petrol maddesi Fırat nehrinden akıp gitmektedir. Sözü geçtiği gibi Erzincan ovasında deprem geceleri trilyonlarca m3 çok soğuk havayı ısıtan ve ovadaki donmuş karları eriten ısı miktarı hesap ile bulunduğunda; her deprem gecesi Erzincan ovasında Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacından çok daha fazla gökte doğalgaz’ın alev ile yandığı kesin şekilde ortaya çıkmaktadır.
Türkiye Petrolleri Genel Müdürlüğü tarafından masa başında kafadan sallama verilen karar ile Erzincan ovasının jeolojik yapısında doğalgaz yatağı varlığı bulunmadığı ve bu doğalgaz yatağının teşekkül ettiği kabul edilse bile; bu doğalgaz yatağının erozyon ile aşınarak yok olduğu ileri sürülerek bu çok zengin doğalgaz yatağı varlığı kabul edilmemiş ve bu konu dışlanmıştır. (EK 26).
Etrafı dağlar ile çevrili ve üstü çok mükemmel şekilde örtülmüş olan Erzincan ovasındaki bu doğalgaz yatağının erozyon aşınması ile yok olduğunu kabul etmek için geri zekalı olmak gerekir.
Türkiye Petrol İşleri Genel Müdürlüğünce depremler esnasında Erzincan ovasından çıkan ve Fırat nehrinden akıp giden, katran gibi petrol maddesi konusunda araştırmanın yapılacağı bildirilmiş ise de; aradan 10 yıldan daha fazla zaman geçtiği halde bu konuda hiçbir arama yapılmamış ve bu konuya hiç kimse hiçbir ilgi göstermemiştir (EK 27). Bu sebeple konu unutulmuştur.
Sözü geçtiği gibi depremlerden kısa bir süre önce fayların çatlaması ve depremler esnasında Erzincan ovasındaki faylardan ve fay çatlaklarından doğalgaz kaçmaktadır. Depremlerde faylar kırıldıktan ve deprem olayı bittikten sonra; Arabistan platosu Erzincan ovasını muazzam kuvvetlerle ittiğinden bu faylar ve fay çatlakları vana gibi kapanmakta ve doğalgaz kaçaklarına engel olunmaktadır. Depremler esnasında kısa bir süre faylardan ve fay çatlaklarından kaçan doğalgaz kaçaklarına; Erzincan ovasında 40-50 sene gibi çok uzun süre sonra meydana gelecek depreme kadar bu doğalgaz kaçaklarına engel olunduğundan ; Erzincan ovasındaki bu doğalgaz yatağı zenginliğini çok mükemmel şekilde koruyabilmektedir.
Endonezya ve Malezya’da olduğu gibi; Erzincan ovasında da fayların içerisinin tıka basa basınçlı petrol ile dolu olduğu; anlaşılmaktadır.
Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz (Petrol) yatağı varlığını; doğa haykırarak bağırmakta ve açık ve belirgin şekilde ortaya koymaktadır.
MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİNDE VE OVASINDA AÇILMIŞ OLAN KUYULAR ÇOK FAYDALI OLMUŞTUR.
Sözü geçtiği gibi suya doygun zeminlerin bulunduğu yeraltı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamaları ve meydana gelen sıvılaşma olayları ile Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana gelmektedir.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltı düdüklü tencerelerine ulaşacak şekilde açılmış olan bütün kuyular hem denge bacası görevi yapmakta ve hem de yeraltı su seviyelerini düşürmektedir.
Yeraltı suyunun bulunmadığı yerlerde sıvılaşma olayları meydana gelmeyeceğinden yer altı su seviyelerini düşüren bütün kuyular çok faydalı olmuştur.
Marmara bölgesinde ve Erzincan şehrinde ve ovasında bugüne kadar açılmış olan sondaj kuyularının çapları çok küçük olduğundan bu sondaj kuyuları çok az faydalı olabilmektedir.
Marmara bölgesinde özellikle İstanbul’da yer altı su seviyelerinin düşmesi sebebi ile; deniz suyu doldurulmak sureti ile; yer altı su seviyelerinin yükseltilmesi konusu gündeme gelmiştir.
Yeraltı su seviyeleri yükseltildiği taktirde; bu yerlerde meydana gelecek sıvılaşma olayları ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana gelmesine sebep olacaktır..
Prof. Ahmet ERCAN ve Prof. Naci GÜRÜN; İstanbul’da yeraltı su seviyelerinin yükseltilmesine karşı çıkmak ile İstanbul’a ve Ülkemize çok büyük hizmet yapmışlardır.
ERZİNCAN DEPREMLERİ SEBEBİ İLE İSMEN LEKELENMİŞTİR.
Ülkemizde tarih boyunca en büyük deprem afetleri Erzincan şehirlerinde ve ovasında meydana gelmiştir. Erzincan ovasında kurulan Eski Erzincan şehirlerinin hepsi; depremler sebebi ile deprem harabesi olarak terk edilmiş ve depremler sebebi ile Erzincan ismen lekelenmiştir.
Sözü geçtiği gibi deprem harabeleri olarak terk edilen bütün Eski Erzincan şehirlerinden hiçbir fay geçmediği halde; 1939 depreminden sonra kurulan bugünkü Yeni Erzincan şehri fayların geçtiği çok tehlikeli yere kurulmuş ve Erzincan'a en büyük ihanet yapılmıştır (EK 19).
Ankara'da Maden Teknik Arama Genel Müdürlüğünün (MTA) bahçesindeki İHSAN KETİN JEOLOJİ PARKI' nda Türkiye'nin çok büyük haritası yapılmıştır.
Bu harita üstünde üretimleri yapılan ve ekonomik üretim yapılmasına uygun olan Ülkemizin bütün yeraltı zenginliği varlıkları; il ve ilçe merkezlerine dikilen panolarda bu yeraltı varlıkların cinsleri, kimyasal ve fiziksel özellikleri; rezervleri ve jeolojik oluşumları konularında bilgiler verilmiş ve bu yeraltı zenginliği varlıkları örnek numuneleri ile bu jeoloji parkında sergilenmiştir.
Bu haritada Erzincan şehrinin yerine dikilen panoda yeraltı zenginliği olarak; “ERZİNCAN 26.12.1939 DEPREMİ 32926 ÖLÜ, DEPREM ŞİDDETİ MANYÜTÜ 7,8” şeklinde gösterilmiş ve ERZİNCAN ismen deprem sebebi ile Devletçe de resmen lekelenmiştir.
Sözü geçtiği gibi Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce yeraltı doğalgaz patlamaları ve meydana geldiği halde; bu yerlere ve yakın olan şehirdeki Eski Belediye binasında istasyon binasında, Çarşı mahallesinde ve ovadaki Altıntepe gibi yerlerde hem sıvılaşma meydana gelmediğinden ve hem de zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemesi ile bu yerlere çok zayıflamış deprem hareketleri ulaştığından; bu sıvılaşma meydana gelmeyen yerlerde hiçbir hasar olmamaktadır.
Erzincan ovasından faylarda meydana gelen muazzam büyüklükteki deprem hareketleri; zeminlerin esnemesi ile zayıflamamış olsa idi ; sıvılaşma meydana gelmeyen yerlerde bulunan Eski Belediye ve İstasyon binaları ile Çarşı mahallesinde ve ovadaki Altıntepe gibi yerlerde de benzer şekilde kıyametler koparcasına korkunç afetler meydana gelmiş olacaktı.
Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketi başlamadan kısa bir süre önce; yeraltında doğalgaz patlamaları olayı ile deprem olayı birbirinden farklı ve başka başka olaylar olduğundan bu afetlerin deprem olayları ile hiçbir ilgisi yoktur.
Sözü geçtiği gibi Erzincan şehrinde Selimoğlu işhanından geçen fayda meydana gelen muazzam büyüklükteki deprem hareketleri zeminin çok mükemmel şekilde esnemesi ile; bu faya 50 m. gibi yakın olan Eski Belediye binasına çok zayıflamış deprem hareketleri ulaştığından; bu Belediye binasında hiçbir hasar meydana gelmediği ortada açıkça görülmektedir.
Erzincan ovasındaki Altıntepe civarında suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde doğalgaz patlamaları ve sıvılaşma olaylarıyla kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana geldiği halde ; Altıntepe’de hem sıvılaşma meydana gelmediğinden ve hem de faylarda meydana gelen deprem hareketleri zeminin çok mükemmel şekilde esnemesiyle çok zayıflamış deprem hareketleri ulaştığından Altıntepe’ de hiçbir hasar meydana gelmemektedir.
Urartular Altıntepe de yaşadıkları 320 senede hiçbir deprem afeti geçirmemişlerdir; Altıntepe de deprem sebebiyle hiçbir harabe yeri de yoktur.
Bu nedenle Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamaları fevkalade önemli olduğu halde; faylardan 50 m. gibi uzak yerlerde deprem olayı çok önemli değildir.
Kısacası Erzincan şehrinde ve ovasında kıyametler koparcasına çok korkunç afetler; yer altı düdüklü tencerelerine benzer ortamlarda doğalgaz patlamalarından ileri geldiğinden bu korkunç afetlerin depremlerden ileri geldiğini kabul etmek ile; çok büyük yanılgı içerisine düşülmektedir. Depremler çok kötü olduğu halde yer altında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu kıyametler koparcasına çok korkunç afetler ; depremlerden yüzlerce defa daha çok kötü ve daha belalı olduğunu doğa açık ve belirgin şekilde ortaya koymaktadır.
Sözü geçtiği gibi depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; alınacak çeşitli teknik önlemler ile yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetleri önlemek mümkündür.
Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT; 1509 depreminde 499 sene önce İstanbul’un muhtelif semtlerine 400 kuyu kazdırmış ve yeraltında doğalgaz patlamalarından ve sıvılaşma olayından ileri gelen ve 30 gün veya 45 gün devam eden bu deprem sarsıntılarından İstanbul’u çok az masraf ile ve kolayca kurtarmıştır. Bu kuyular ile yeraltı düdüklü tenceresine 400 delik açılmış ve bu kuyular denge bacası görevi yapmışlardır (Ek 22).
1509 İstanbul depremi olup bittikten sonra bu deprem sarsıntıları yeraltı düdüklü tencerelerinde ard arda doğalgaz patlamalarından ileri geldiğinden; bu sarsıntıların deprem olayı ile hiçbir ilgisi yoktur (Ek 24).
Erzincan şehrinde ve ovasında suya doygun zeminlerin bulunduğu yeraltı düdüklü tenceresine uygun yerlerde geniş çaplı kuyular ile delikler açılır ise; bu kuyular denge bacası görevi yapacak ve Erzincan bu kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerden çok az masraf ile ve kolayca kurtulacaktır.
Erzincan şehrinde ve ovasında bugüne kadar açılmış olan sondaj kuyularının çapları çok küçük olduğundan; bu sondaj kuyuları çok az faydalı olmaktadır.
Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetler önlendiği taktirde; Erzincan şehrinde ve ovasında fayların geçtiği heryer dışında kalan bütün yerler deprem bakımından en emniyetli yerler olacak ve Erzincan ismindeki deprem lekesi ebediyen silinecektir ve fayların dışında kalan yerleşim yerlerinde çok katlı ve yüksek binalar inşaa edilecektir.
Bu teknik önlem alındığı taktirde; faylarda meydana gelen deprem hareketleri zeminin çok mükemmel şekilde esnemesiyle; bu deprem hareketleri 50 m gibi çok kısa mesafelerde çok zayıflayacak ve deprem sebebi ile harabe olarak terk edilen bütün Eski Erzincan şehirleri yerlerinden hiçbir fay geçmediğinden; bu Eski Erzincan şehirlerinin harabe yerleri de deprem bakımından en emniyetli yerler olacaktır.
NETİCE VE ÖNERİLER
Dünyada yalnız Marmara bölgesiyle Erzincan şehrinde ve ovası da yer altında kil tabakaları arasında düdüklü tencerelere benzer kapalı ortamlarda suya doygun zeminler ile doğalgaz yan yana ve beraberce bir arada bulunmaktadır. Bu Yeraltı düdüklü tencerelerinin gövdeleri ve bu gövdelerden ayrılan kolları suya doygun zeminlerin devam ettiği her yere ve yüzlerce Km uzaklara kadar ve suya doygun bulunduğu her yere ulaşmakta ve birçok yerleşim yerlerini kapsamaktadır.
Marmara bölgesiyle Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce; yer altı düdüklü tencerelerinde doğalgaz grizu gibi patlamakta ve suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde canavarlar kudretinde sıvılaşma olayları meydana gelmekte ve suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerdeki zeminler; aşağıdan yukarı doğru itilmekte; yüzey arazi deniz gibi dalgalanmakta; binalar ile tesisler yana yatıp yatıp kalkarak ve burgu gibi bükülerek paramparça olmakta ve Marmara denizinde doğalgaz patlaması ile; deniz suları göklere savrulmakta ve 1509 İstanbul depreminde olduğu gibi İstanbul' un sahil boyundaki ve Galata surlarını aşacak ölçülerde Tsunami yüksek deniz dalgaları meydana gelerek; Marmara denizi kıyılarında birçok yerler suların altında kalmakta ve Marmara bölgesiyle Erzincan şehrinde ve ovasında yer altı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamaları ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana gelmektedir.
1) Marmara bölgesiyle Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa bir süre önce; yeraltından yüzeye yakın derinliklerden bomba gibi patlama ve uğultulu sesler işitildikten sonra; yüzey arazi deniz gibi dalgalandıktan sonra deprem hareketleri başladığından; yeraltında doğalgaz patlamaları olayı ile deprem olaylarının birbirinden farklı başka başka olaylar olduğunu ve bu kıyametler koparcasına korkunç afetlerin yer altında doğalgaz patlamalarından ileri geldiği ; kesin şekilde belli olmaktadır.
Bu nedenle Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yer altında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu kıyametler koparcasına korkunç afetlerin; deprem olayları ile hiçbir ilgisi yoktur.
2) Yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu korkunç afetlerin depremlerden ileri geldiği kabul edilmek ile çok büyük yanılgı içerisine düşülmekte ve bu korkunç afetlere karşı gerekli önlemler alınmadığından ; çok büyük can ve mal kayıpları verilmekte ve çok acı göz yaşları dökülmektedir.
3) 1894 İstanbul depreminde faylardan 25-30 Km uzakta olan İstanbul’da Ambarlı'da meydana gelen sıvılaşma ile ; zemin yarılarak 3 Km boyunda derin çatlak açılmış ve 1992 depreminde Erzincan ovasında fay olmayan yerde meydana gelen sıvılaşma ile DDY rayı yatay ve düşey yönde bükülmüş ve yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sıvılaşma olaylarının canavarlar kudretinde olduğunu göstermiştir.
4) 1999 Marmara depreminde Adapazarı'nda meydana gelen sıvılaşma ile ; faylardan daha fazla hasar meydana gelmiş ve sıvılaşma olaylarının faylardan ve depremlerden daha çok kötü ve daha belalı olduğu ; açık ve belirgin şekilde görülmüştür.
Adapazarı'nda meydana gelen afete sebep olan sıvılaşma olayı ; Marmara denizinde Prenses adalarında, Adapazarı civarında , Gölcük'te ve Yalova gibi yerlerdeki yeraltı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamalarından ileri geldiğinden; Adapazarı'nda meydana gelen bu afetin depremle hiçbir ilgisi yoktur.
5) Depremlere karşı faylardan uzak yerlerde depremlere dayanıklı sağlam inşaatların yapılması fevkalade çok faydalıdır.
Ancak; yeraltında doğalgaz patlamaları ile meydana gelen ve DDY rayını bükebilecek canavarlar kudretindeki sıvılaşma olaylarına; bu depreme dayanıklı inşaatlar dayanamamaktadır.
Bu sebeple yeraltında doğalgaz patlamalarına ve bu patlamalardan ileri gelen sıvılaşma olaylarına karşı ; gerekli teknik önlemlerin alınmasını doğa emretmekdir.
6) Yer altı doğalgaz patlamaları ve sıvılaşma olayları ile; suya doygun zeminlerde açılan çatlaklar ve kılcal çatlaklar ile; bu zeminler çok mükemmel şekilde esneme özelliği kazanmaktadır. Zeminlerin esnemesi ile faylarda meydana gelen deprem hareketleri 50 m. gibi kısa mesafelerde çok zayıflamaktadır.
Sözü geçtiği gibi 1992 Erzincan depreminde şehirdeki Selimoğlu işhanı civarında doğalgaz patlamaları ve sıvılaşma olayı ile kıyametler koparcasına korkunç afet meydana gelmiştir. Selimoğlu işhanından geçen fayda meydana gelen deprem hareketleri ile bu afet daha da çok büyümüştür.
Selimoğlu işhanından geçen fayda meydana gelen bu muazzam büyüklükteki deprem hareketlerinin bu faya 50 m. gibi çok yakın yerde ve sıvılaşma olmayan yerde bulunan Eski Belediye binasına çok zayıflamış deprem hareketleri halinde ulaşması ve bu Belediye binasında hiçbir deprem hasarı meydana gelmemesi; bu zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemesinden ileri gelmiştir.
Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasındaki zeminler kendiliğinden çok mükemmel şekilde esnediğinden; faylarda meydana gelen deprem hareketleri 50 m gibi çok kısa mesafelerde bu deprem hareketleri çok zayıflamaktadır. Bu sebeple bu yerlerde faylar dışında kalan bütün yerleşim yerlerinde hiçbir hasar meydana gelmemektedir.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında suya doygun zeminlerin bulunduğu yerlerde meydana gelen sıvılaşma olayları ile ; kıyametler koparcasına çok korkunç afetler meydana geldiği halde; bu yerlere bitişik yakın olan suya doygun zeminlerin bulunmadığı yerlerde hem sıvılaşma meydana gelmediğinden ve hem de zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemesi ile ; bu yerlere çok zayıflamış deprem hareketleri ulaştığından; sıvılaşma meydana gelmeyen bu yerlerde hiçbir hasar olmamaktadır.
7) Erzincan şehrinde Selimoğlu işhanı ve bu işhanı civarında kıyametler koparcasına çok korkunç afet meydana geldiği halde; Selimoğlu işhanına ve bu işhanından geçen faya 50 m. gibi çok yakın olan Eski Belediye binasında hiçbir hasarın meydana gelmemiş olması sebebini hiçbir kimse araştırmamıştır. Bu konuda bilimsel araştırma yapıldığı taktirde ; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında zeminlerin hiçbir masraf yapılmadan kendiliğinden esnemelerinin önemi anlaşılacaktır.
Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında faylarda meydana gelen deprem hareketleri esneyen zeminlere ulaşınca; bu zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemesi ile ; 50 m. gibi kısa mesafelerde bu deprem hareketleri çok zayıflamakta ve faylardan 50 m. gibi uzaklarda hiçbir deprem hasarı meydana gelmemektedir.
Bu nedenle Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında fayların dışında kalan bütün yerleşim yerlerinde deprem olayları çok önemli olmadığı halde yer altında doğalgaz patlamaları ve meydana gelen sıvılaşma ve aşağıdan yukarı doğru düşey yönlü hareketler fevkalade çok önemli ve çok belalıdır.
8) Japonya da 1995 Kobe deprem afeti; deprem üssü merkezinin Kobe’ye yakın olması sebebi ile; Kobe’ nin aşağıdan yukarı doğru itilmesi ile düşey yönlü hareketlerden geldiği; bu depremin ilk günü keşfedildiği halde; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında meydana gelen korkunç afetlerin yer altı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamaları ve meydana gelen sıvılaşma olayları ile; bu zeminlerin aşağıdan yukarı doğru düşey yönde itilmesinden ileri geldiği henüz bilinmemektedir.
9) Depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; yeraltı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamalarını ve bu doğalgaz patlamaları ile meydana gelen sıvılaşma olaylarını alınacak çeşitli teknik önlemler ile önlemek suretiyle bu korkunç afetlerden kurtulmak mümkündür.
Akıllı ve üstün yetenekli Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT; 499 sene önce meydana gelen 1509 depreminde; İstanbul’un muhtelif yerlerine 400 kuyu kazdırmış ve 30 gün veya 45 gün devam eden deprem sarsıntılarından İstanbul’u çok az masrafla ve kolayca kurtarmıştır.
Bu deprem sarsıntıları 1509 İstanbul depremi olup bittikten sonra yer altında doğalgazın ard arda devamlı patlamalarından ileri geldiğinden; bu sarsıntıların deprem olayıyla hiçbir ilgisi yoktur.
Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT; mezardan başını kaldırsa; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrine ve ovasında uygun yerlere; yeterli miktarlarda 20–30–50–100 m. gibi derinliklerde geniş çaplı kuyular ile yeraltı düdüklü tencerelerine delikler açtırarak; yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına korkunç afetlerden; bu yerleri çok az masraf ile ve kolayca kurtaracaktır.
10) Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yer altı düdüklü tencerelerinde doğalgaz patlamalarından ileri gelen afetler; önlendiği taktirde; faylarda meydana gelecek deprem hareketleri esneyen zeminlere ulaşınca; bu zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemeleri ile; bu deprem hareketleri 50 m. gibi kısa mesafelerde çok zayıflayacak ve Marmara bölgesiyle Erzincan şehrinde ve ovası da faylardan 50 m. uzakta olan bütün yerleşim yerlerinde hiçbir hasar meydana gelmeyecek ve bu yerler deprem bakımından dünyanın en emniyetli yerleri olacak ve bu yerlerde çok katlı ve yüksek binalar emniyetle inşaa edilecektir.
Bu teknik önlemler alındığı takdirde Erzincan ismindeki deprem lekesi de silinecek ve deprem sebebiyle harabe olarak terk edilen Eski Erzincan şehirlerinden hiçbir fay geçmediğinden ; bu harabe yerler de deprem bakımından en emniyetli yerler olacaktır.
11) Etrafı dağlarla çevrili Erzincan ovası Tetis denizi ring gölü ortamında çok zengin (petrol) doğalgaz yatağı teşekkül etmiştir. Üstü çok mükemmel şekilde örtülmüş olan bu petrol yatağı erezyon aşınmasına karşı çok mükemmel şekilde korunmuştur.
Erzincan ovasında depremlerde gökyüzü saatlerce ve günlerce kızıl renge bürünmekte ve gökte alev ile yanan doğalgazın ısısıyla deprem geceleri Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok soğuk hava ısınmakta ve ovadaki donmuş karlar erimektedir
Erzincan ovasında her deprem gecesi Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacından fazla doğalgaz yandığını ; hesapla bulmak mümkündür.
Erzincan ovasındaki doğalgaz yatağı araştırılarak bulunduğu taktirde bu doğalgaz yatağı ile Ülkemizin bütün doğalgaz ihtiyacı karşılandıktan sonra fazla doğalgaz harice ihraç edilecektir.
Bu çok zengin doğalgaz yatağı ile Ülkemizin ve Erzincan'ın kaderi değişecek ve Ülkemiz doğalgaz bakımından dışa bağımlılıktan kurtulacak ve yüzbinlerce insanın iş imkanı temin edilecektir
Endonezya ve Malezya’da olduğu gibi Erzincan ovasındaki fayların içerisinin basınçlı petrol ile tıka basa dolu olduğu açıkça belli olmaktadır. Erzincan ovası petrol yatağı doğalgaz bakımından daha çok zengindir.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında hiçbir hasarın meydana gelmediği kabul edilse bile; 1509 İstanbul depreminde olduğu gibi; İstanbul’un sahil boyundaki ve Galata surlarını aşacak ölçüde çok büyük Tsunami yüksek dalgaları meydana geldiği taktirde; Marmara denizi kıyılarında yüzbinlerce can ve trilyonlarca ABD doları gibi çok büyük mal kaybı verilecek ve Ülkemiz vefat edercesine felç olacaktır.
Japonlar; Kobe’ye 50 milyar ABD doları gibi muazzam masrafla; esneyen temeller üstüne mavsallı oynak sistemde inşaatlar yaparak; Kobe’yi aşağıdan yukarı doğru düşey yönlü hareket canavarından kurtarmışlar ve Kobe’yi yeniden Japonya’ya kazandırılmıştır.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında hiçbir masraf yapmadan zeminler kendiliğinden ve bedavadan çok mükemmel şekilde esnediğinden; Kobe’ye yapılan 50 milyar ABD doları gibi masrafın %5-10 gibi çok az masraf ile; yeraltı doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına korkunç afetlerden kolayca kurtarmak mümkündür.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltı düdüklü tencerelere benzer kapalı ortamlarda doğalgaz patlamaları ile kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiğini ; bu afetlerin deprem ile hiçbir ilgisinin olmadığını ve Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığını doğa haykırarak bağırmakta ve bu gerçekleri açık ve belirgin bir şekilde doğa ilan etmektedir.
Bu güne kadar yalnız Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT 1509 İstanbul depreminde 499 yıl önce ; İstanbul'un çeşitli semtlerine 400 kuyu kazdırmış ; bu kuyular denge bacası görevi yapmış ve İstanbul'u çok az masrafla yer altında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sarsıntılardan kurtarmıştır.
Bu güne kadar Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yer altında doğalgaz patlamaları ve bu patlamalar ile meydana gelen sıvılaşma olayları konusunda ve Erzincan ovasında doğalgaz yatağı varlığı konusunda hiçbir ciddi ve bilimsel araştırma yapılmamış ve bu konuya hiçbir ilgi gösterilmemiştir.
Deprem geceleri Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok soğuk havayı Melekler veya şeytanlar ısıtmadığına ve deprem geceleri Erzincan ovasındaki donmuş karları melekler veya şeytanlar eritmediğine göre ; Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığını doğa açık ve belirgin şekilde ortaya koymaktadır.
Bu konulardaki gerçekleri masa başında oturarak anlamak ve bu konulara çare bulmak mümkün değildir.
Bu konulardaki gerçekler; mahallinde yapılacak bilimsel araştırmalar, soruşturmalar ve görgü tanıklarıyla görüşmeler ve bu konudaki yazılı belgelerin incelenmesi ile anlaşılacaktır.
Bu raporda bu konularda verilen gerçek dışı ve yanlış bilgilere karşı çıkılmalı ve bu yanlış bilgi verenler çok ağır şekilde cezalandırmalıdır.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yer altında doğalgaz patlamalarından ve sıvılaşma olaylarından ileri gelen kıyametler koparcasına korkunç afetlere karşı bilimsel çözüm çareleri bulmak ve Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı varlığını ortaya çıkarmak Devletimizin, ilgili Kurumlarımızın ve insanlığın kutsal görevidir.
EKLER : - 32 Adet Yazılı Belge Fotokopisi
S A Y G I L A R I M L A, 10 Ekim 2008
Hüseyin Hüsnü GÜREL
İnş. Yük. Müh. (İTÜ-1953)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)