YURDUMUZDAKİ DOĞAL GAZ
Enis AKDAĞ Gazeteci-Yazar, ADD ISPARTA
80 yaşındaki mühendisin iddiası, Erzincan’daki doğalgaz çıkartılsa ülkemizin kaderi değişir, dışa bağımlılıktan kurtarır, Sinop ve Akkuyu’da nükleer enerji santrallerinin yapılmasından vazgeçilir, doğalgaz ve elektrik fiyatları ucuzlar, yüz binlerce insanımıza iş imkânı temin edilir.
Erzincan ovasında depremler esnasında yer altından bomba gibi patlama sesleri işitilmekte, bazı yerlerden çıkan alevler göklere yükselmekte, etraf nur gibi ışıklanmakta, gökyüzü saatlerce ve günlerce kızıl renge bürünmekte ve deprem geceleri sabaha kadar Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok soğuk hava çok ısınmakta, hava ısındığından sabaha karşı paltolar çıkarılmakta ve ovadaki donmuş karlar erimektedir.
1992 Erzincan depremini yaşayan THY işletme Genel Müdürü Sayın Orhan Birdal çok soğuk havada akşam karları çiğneyerek arkadaşı ile camiye giderken; aniden yüzlerine sıcak havanın vurduğunu; yerdeki karların erimeye başladığını; çok soğuk havada yüzlerine sıcak havanın vurmasına ve yerdeki donmuş karların erimeye başlamasına akıl erdiremediklerini; yarım saat sonra da teravi namazında depremin başladığı konusunda çok ilginç bilgi vermektedir.
Depremler başlamadan yarım saat önce; Erzincan ovasında çok soğuk havada yüzü yakacak şekilde sıcak hava esmesi ve yerdeki karların erimeye başlaması olaylarını; ilk defa Sayın Genel Müdür Birdal keşfetmiştir.
1992 Erzincan depremini yaşayan Şeker Fabrikaları Daire Başkanı Sayın Yük. Elektrik Müh. Yakup Ay, deprem hareketi başlamadan bir saat önce havanın -11,3 Cº çok soğuk olduğunu; bizzat kendisinin ölçtüğünü; depremden 15 dakika önce elektrik buatlarından cızırtı şeklinde sesler işittiklerini; rüzgar esmediği halde; buatlardan sesler işitilmesinin hangi sebepten ileri geldiğini anlayamadıkları konusunda fevkalade önemli bilgiler vermektedir.
Erzincan ovasında deprem başlamadan 15 dakika önce elektrik buatlarından ses işitilmesini; ilk defa Sayın Başkan Yakup Ay keşfetmiştir.
Bu fevkalade önemli bu keşifler ile Sayın Genel Müdür Birdal ile Sayın Başkan Ay’ın isimleri tarihe altın harfler ile yazılacaktır.
1992 Depreminde Erzincan ovasında -11,3 Cº olan çok soğuk havanın; sabaha kadar en az 30 Cº artarak hava en az 20 Cº sıcaklığa çıkmıştır.
Depremler esnasında Erzincan ovasında faylardan çıkan yeraltı suları; artezyen ve sondaj suları ısınmadığına ve sıcak sular akmadığına göre; yeraltından çok büyük sıcaklığın çıkmadığı anlaşılmaktadır.
Depremler esnasında Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok soğuk havayı ısıtan ve ovadaki karları eriten ısı enerjisinin gökte doğalgazın alev ile yanmasından ileri geldiği; kesin şekilde belli olmaktadır.
1045 depremi
965 sene önce 1045 Erzincan depreminde doğalgazın gökte alevle yanması ile güneşin ve ayın renginin kan rengine boyanmıştır.
Hiçbir ulaşım ve iletişim imkanı olmadığı 1045 tarihlerinde Erzincan’da deveye binilerek ve deve sırtında günlerce gidilerek; bu deprem bilgileri Urfa’daki METEOS’a ulaştırılmıştır.METEOS; bu deprem bilgilerini ; VEKAİ-NAME’sinin 81. ve 82. sayfalarına yazmış ve bilim dünyasına ışık tutmuştur.
965 sene önce Erzincan da meydana gelen deprem bilgileri bilindiği halde; 1939 ve 1992 gibi günümüzde Erzincan’da meydana gelen depremler esnasında gökyüzünün kızıl renge büründüğü; akşam hava çok soğuk olduğu halde; sabaha kadar havanın ısındığını ve ovadaki karların eridiği ve bu olayların sebebi konusundaki bilgiler; Yetkili Makamlar, İlgili Kurumular, Üniversitelerimizce ve Bilim Adamlarınca henüz bilinmemektedir.
Erzincan ovasında her deprem gecesi ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacından çok fazla doğalgaz yandı Erzincan ovasında depremler esnasında gökte doğalgazın alevle yanması ile trilyonlarca m3 çok soğuk havanın ısınması ve ovadaki donmuş karların erimesi için; gerekli ısı enerji miktarını çeşitli kabuller ve yöntemler ile hesaplamak mümkündür. Bu hesaplar yapıldığında; her deprem gecesi Erzincan ovasında Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacı olan 20 milyar m3 doğalgaz miktarından kat kat daha fazla doğalgaz yandığı hesap ile bulunmaktadır.
Erzincan ovasında bulutların çok üstünde gökte yüz milyonlarca ve milyarlarca soba yakıldığında; ovadaki karları eritemeyeceğini düşünmek ile her deprem gecesi bu ovada çok muazzam miktarda doğalgazın yandığını kabaca hesap etmek mümkündür.
Milyonlarca seneden beri Erzincan ovasında on binlerce defa deprem meydana gelmiştir. Her depremde; gökte muazzam miktarda doğalgaz yandığı halde; bu doğalgaz bitip tükenmemiştir. Doğa; Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığını açık ve belirgin şekilde ortaya koymaktadır.
Doğalgaz depremle çıkıyor
İran ve Azerbaycan’da faylardan çıkan doğalgaz yüz binlerce sene alevle yanmıştır.
Arabistan platosu Anadolu’yu muazzam kuvvetler ile itmekte ve Anadolu her yıl Yunanistan’a 2,5 cm yaklaşmaktadır. Arabistan platosunun bu itmesi ile Erzincan ovası her yıl 1-2 cm daralmakta ve bu ovadan geçen karşılıklı fay yüzeyleri birbirlerini zorlayarak itmektedir. Zaman ile bu itmeğe dayanamayan fay yüzeyleri depremlerden 1-2 gün gibi kısa süre önce çatlamağa başlamaktadır. Çatlayan bu fay yüzeyleri 1-2 gün gibi kısa zaman içinde kırılarak depremler meydana gelmektedir.
Deprem başlamadan 1-2 gün gibi kısa süre önce ve depremler esnasında bu çatlaklardan yükselen doğalgaz; yer altında; yer üstünde ve özellikle gökte muazzam miktarda alev ile yanmaktadır.
Deprem olayı olup bittikten sonra; Arabistan platosu Erzincan ovasını zorlayarak itmesi devam ettiğinden; açılan bu çatlaklar ve faylar vana gibi kapanmakta ve doğalgazın dışarıya çıkmasına izin verilmemektedir.
Erzincan ovasında 50-60-100 sene gibi uzun zaman sonra meydana gelecek yeni deprem tarihine kadar; doğalgazın dışarıya çıkmasına izin verilmediğinden; bu doğalgaz yatağı zenginliğini; çok mükemmel şekilde muhafaza etmektedir.
Petrol ve doğalgaz için sondaj yapılmadı M.T.A’nın 1/500 000 ölçekli Erzurum Jeolojik haritasında; Erzincan ovası ve civarındaki trias, jura, kretesa, eosen ve miosen gibi petrol teşekkülüne uygun katmanlar ile Diyarbakır’ın Hazro ilçesi civarındaki katmanların benzer jeolojik yapıda olduğu görülmektedir. Hazro civarında petrol ve doğalgaz aramak için 14 sondaj yapıldığı halde; Erzincan ovası ve civarında hiçbir petrol ve doğalgaz arama sondajı yapılmamıştır.
Erzincan ovasında fayların içindeki mağmatik yapılı zeminlerin çatlaklarında sıcak su aramak gayesi ile bu ovada 4 derin sondaj yapılmıştır. Bu mağmatik yapılı zemin çatlaklarından petrol ve doğalgaz bulunması mümkün değildir.
Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağının varlığını doğa kesin şekilde ortaya konmuştur. Bu nedenle bu ovada doğalgaz varlığı aranmayacaktır. Bu ovada yalnız doğalgaz yatağının nerelere kadar devam ettiğinin ve bu doğalgaz yatağının derinliğini tespit etmek için; sondajların yapılması gerektir.
Doğalgaz varlığını TPAO ve TUBİTAK kabul ediyor
TPAO Genel Müdürlüğüne 1998 senesinden beri ve TUBİTAK Başkanlığı’na da 2008 senesinden beri; çeşitli tarihlerde tarafımdan dilekçeler, raporlar ve yazılı belgeler sunularak; Erzincan ovasında doğa tarafından ortaya konulan bu çok zengin doğalgaz için gerekli incelemenin ve soruşturmaların yapılması ve depremleri yaşayan görgü tanıkları ile görüşülerek; bu doğalgaz yatağının bir an önce Ülkemize kazandırılması istenilmiştir.
Bu konuda tarafımdan sunulan bütün dilekçeler, raporlar, yazılı belgeler ile tarafıma verilmiş olan cevabi yazıların tamamı internette www.http://milliservet.blogspot.com WEB. sitesinde yayınlanarak; Kamuoyuna duyurular yapılmıştır.
1- TPAO Genel Müdürlüğü’nce Erzincan ovasında depremler esnasında yer altında bomba gibi patlamalar; bazı yerlerden çıkan alevlenmeler; nur gibi ışıklanmalar; gökyüzünün kızıl renge bürünmesi; deprem geceleri çok soğuk havanın ısınması; ovadaki karların erimesi gibi olayların; depremlerde enerjinin açığa çıkması ve gökte alev küresi; alev topları; (ufolar) vs. gibi olaylardan ileri geldiği; bu olayların petrol ve doğalgaz ile hiçbir ilgisi olmadığı ve Erzincan ovasının oturduğu temelin ofiyolitik melanj olduğu; bu ova altındaki petrol ve doğalgaz çökellerinin erozyon ile aşındığı; bu ovada petrol olsa dahi; ekonomik olmayacağı konusunda cevabi yazılar ile masa başında oturarak kafadan sallama beylik ve gerçek dışı bilgiler verilmiştir.
TPAO Genel Müdürlüğü’ne; etrafı dağlar ile çevrili; üstü çok kalın alüvyon ile örtülü olan Erzincan ovası altındaki petrolü ve doğalgazı oluşturan çökellerin erozyon aşınmasına karşı çok mükemmel şekilde korunduğu; bu sebeple bu çökellerin erozyon ile aşınmasına kabul etmek için çok geri zekalı olmak gerektiğini; Malezya Endonezya’da olduğu gibi; bu ovadan geçen fayların derinlerdeki kısımlarının ve yeraltındaki antiseklinal yapan yükselti yerlerinin içerilerinin tıka basa basınçlı petrol ve doğalgaz ile dolu olduğunu; bu ovada yapılacak sondajlarda petrol ve doğalgazın artezyen yaparak havaya fışkıracağını; bu neden ile çok ekonomik üretim yapılacağı ve petrol ile doğalgazın alev topları, alev küreleri ve ufolar ile hiçbir ilgisi olmadığı konusundaki bilimsel bilgiler T.P.A.O Genel Müdürlüğüne arz edilmiştir.
2- TPAO Genel Müdürlüğü’nün 17.06.1998/ 0118-1265 sayılı yazıları ile depremler esnasında Erzincan’da Fırat nehrinden akıp giden asfalt veya ham petrolün araştırılacağı bildirilmiştir. Aradan 11 sene geçtiği halde; bu konuda hiçbir arama yapılmamıştır.
3- TPAO Genel Müdürlüğü’nün 24.10.2008/019229-3690 en son sayılı cevabı yazıları ile; Erzincan ovası ve civarında petrol ve doğalgaz arama çalışmalarının sürdürülmekte olduğu bildirilmiştir. Aradan 1 yıl 6 ay gibi uzun zaman geçtiği halde; bu konuda da henüz hiçbir ciddi arama yapılmamıştır.
Yalnız Maden Mühendisleri Odası Başkanlığı ilgi gösterdi:
Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan çok kısa süre önce; yer altında doğalgaz patlamaları ve meydana gelen canavarlar kudretindeki sıvılaşma olayları ile; kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği; deprem hareketleri başlamadan önce; yeraltından doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu korkunç afetlerin; deprem olayı ile ilgisi olmadığı; doğalgaz patlamaları ve deprem olaylarının birbirinden farklı ve başka başka olaylar olduğu; depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu korkunç afetlerin çeşitli teknik önlemler ile; az masrafla ve kolayca önlenebileceği konularında tarafımdan 10.10.2008 tarihli RAPOR düzenlenmiştir. Ve bu RAPOR ekindeki 32 adet yazılı belge ile; bu konulardaki bütün gerçekler; açık ve belirgin şekilde; ortaya konulmuştur.
Bu RAPOR ve 32 yazılı belge; 10.10.208 tarihli dilekçeler ile; Yetkili Makamlara ve İlgili Kurumlara sunularak; Ülkemiz için fevkalade önemli olan bu konulara ilgi gösterilmesi ve yardım edilmesi istenilmiştir.
1) TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanlığının 05.11.2008/2396 nolu kararı ile; 10.10.2008 tarihli dilekçe ve ekinin tüm kurumlara gönderilmiş olduğundan; başka işlem yapılmayacağı; tarafıma bildirilmiştir.
2) Bu konuda yalnız Maden Mühendisleri Odası Başkanlığınca ilgi gösterilmiştir.
Maden Mühendisleri Odası Başkanlığının 27.10.2008/1807 sayılı yazıları ile; 10.10.2008 tarihli RAPOR’un ve 32 ekinin; kurulan komisyonca incelendiği; bu konuda Enerji Bakanlığı bünyesindeki ilgili tüm kurumların görev ve sorumluluğu bulunduğu; bu konuda Maden Mühendisleri Odası Başkanlığınca; her türlü desteğin verileceği bildirilmiştir.
Bu Oda Başkanlığının bu örnek tutumu ile vatanseverliği ve Yüceliği sergilenmiştir.
Bu Yüce Başkanlığa; teşekkürlerimle saygı ve şükranlarımı arz ederim.
3) Maden Mühendisleri Odası Başkanlığı dışında kalan diğer bütün İlgili Kurumlar; hiçbir ciddi inceleme, soruşturma ve araştırma yapmadan ve görgü tanıkları ile görüşmeden ve bu konudaki yazılı tarihi belgeler önemsenmeden; masa başlarında; kafadan sallama beylik ve gerçek dışı ifadeler ile; Ülkemiz için fevkalade önemli olan bu konular; dışlanmıştır.
TPAO – TUBİTAK Yazışması:
Tubitak Başkanlığına sunulan 01.12.2008/14325 sayılı dilekçe ile; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa süre önce; yer altında doğalgaz patlamaları ile; kıyametler koparcasına korkunç afetlerin meydana geldiği ve Erzincan ovasında çok zengin doğal-gaz yatağı varlığı konusunda tarafımdan düzenlenen ve daha evvelce sunulmuş olan 10.10.2008 tarihli RAPOR’un Tübitak’ça teşkil edilecek “Yetkin Kurul” tarafından bütün belge ve ekleri ile incelenmesi; benim de bu heyete mutlaka davet olunarak; görüşlerimin alınması, Tubitak’ça görevlendirilecek uzman-teknik personel tarafından mahallinde; soruşturma ve araştırma yapılması ve görgü tanıkları ile görüşülmesi talep edilmiştir.
Tübitak’ça bu RAPOR ve 32 ekinin incelenmesi için; Sayın Prof. Dr. Ersin Bozkurt (ODTÜ) görevlendirilmiştir.
Sayın Prof. Bozkurt; ODTÜ’deki Makamlarında tarafımdan 2 defa telefonla arayarak; 80 yaşında olduğumu; hiçbir maddi ve manevi menfaat beklemediğimi; Ülkemize faydalı olmak istediğimi; sunmuş olduğum 01.12.2008 tarihli dilekçede talep ettiğim gibi; bu konulardaki görüşlerimi açıklamak için; mutlaka görüşmek istediğim arz edilmiştir. Sayın Prof. Bozkurt 2 defa telefon numaramı alındığı halde; bu görüşme yapılmamıştır.
Tubitak’ça inşaat, jeoloji, deprem, doğalgaz ve petrol gibi konularda bilgili bilim adamları ile “Yetkin Kurul” teşkil edilmediğinden; mahallinde soruşturma ve araştırma yapılmadığından; bu konuları yaşayarak bilen görgü tanıkları ile ve benimle de görüşülmediğinden ve bu konuda sunulmuş olan 32 yazılı belgeye önem verilmediğinden bu konudaki gerçekler Sayın Prof. Bozkurt tarafından kavranamamış ve öğrenilememiştir..
Sayın Prof. Bozkurt; yer altında doğalgaz patlamasından ileri gelen korkunç afetler ve Erzincan Ovasındaki doğalgaz konuları ile hiçbir ilgisi olmayan görüş ve öneriler bildirerek; Ülkemiz için fevkalade olan bu konular dışlanmıştır.
TPAO Genel Müdürlüğü nün masa başında oturarak kafadan sallama beylik ve gerçek dışı bilgileri; Tubitak Başkanlığınca aynen kabul edilmiştir.
TPAO Genel Müdürlüğü’nce Erzincan ovasında doğalgaz yatağı konusunun değerlendirmesi halinde;Tubitak (MAM) tarafından bu konuda katkı koyabileceği; Tubitak’ın 29.03.2010/1901 sayılı yazıları ile; tarafıma bildirilmiştir.
TÜBİTAK BAŞKANLIĞINCA MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİNDE VE OVASINDA YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMALARI İLE MEYDANA GELEN KORKUNÇ AFETLER KONUSU KÖKTEN DIŞLANMIŞTIR.
Tubitak’ın 29.03.2010/1901 sayılı cevabi yazılarından anlaşılacağı gibi; Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan önce yer altında doğalgaz patlamalarından ileri gelen korkunç afetler konusuna hiçbir ilgi gösterilmemiş ve Ülkemiz için fevkalade önemli olan bu konu kökten dışlanmıştır.
Ülkemizin en büyük bilim Kurumu olan Tubitak’ça; Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına korkunç afetler konusunun; kökten dışlanmasının sebebini anlamak ve akıl erdirmek mümkün değildir.
ERZİNCAN OVASINDAKİ DOĞALGAZ YATAĞI ORTAYA ÇIKARILDIĞI TAKDİRDE MERSİN AKKUYU’DA VE SİNOPTA NÜKLEER SANTRAL YAPILMALARINDAN VAZGEÇİLECEKTİR.
Ülkemizin elektrik enerjisinin karşılanması için Sinop ve Mersin Akkuyu’da milyonlarca USA doları gibi çok büyük masrafla ile nükleer santralarının yapılması cihetine gidilmektedir.
Doğaya ve insan yaşamına çok büyük zarar vereceği sebebi ile nükleer santrallerin yapılmasına; Kamuoyunca çok büyük tepki gösterilmektedir.
Mersin ilinde ve Ülkemizin bir çok yerinde 1939 ve 1992 Erzincan depremlerini yaşayan birçok görgü tanığı insan vardır. Depremler esnasında Erzincan ovasında gökyüzünün kızıl renge büründüğü; hava çok soğuk iken deprem geceleri sabaha kadar havanın ısındığı, hava ısındığından sabah karşı paltoların çıkarıldığı ve ovadaki donmuş karların eridiği konusundaki gerçekleri bu görgü tanıklarından öğrenmek mümkündür.
Mersin ve Sinop Valilikleri; bu illerdeki sivil toplum örgütleri ve bu illerdeki Belediyeler ile vatandaşlarımız; depremler esnasında Erzincan ovasında gökyüzünün kızıl renge büründüğü; deprem gecesi hava çok soğuk iken sabaha kadar havanın ısındığı; hava çok ısındığından sabaha karşı paltoların çıkarıldığı ve ovadaki karların eridiği konularındaki gerçekler öğrenilerek; sebebi araştırıldığında; hem Ülkemiz çok zengin doğalgaz yatağı kazanacak ve hem de Sinop ve Mersin’de yapılacak nükleer enerji santrallerinden vazgeçilecektir.
Mersin Akkuyu’da ve Sinop’ta nükleer santral yapılmasına karşı çıkan vatandaşlarımız bu konuya ilgi göstermesi çok faydalı olacaktır.
Netice ve istek:
Depremler esnasında gökte alev ile yanan doğalgaz ısısı ile Erzincan ovasında deprem geceleri trilyonlarca m3 çok soğuk havanın ısınması ve ovadaki karların erimesi ile; bu ova ve civarında çok zengin doğalgaz yatağının varlığı; doğa tarafından açık ve belirgin şekilde ortaya konulmuştur.
TPAO Genel Müdürlüğü’nün İran, Irak, Azerbaycan, Libya ve Türkmenistan gibi dış ülkelerde; petrol ve doğalgaz konularında; büyük başarılar gösterdiği bilinilmektedir.
TPAO Genel Müdürlüğü ve Tübitak Başkanlığı kadrolarında; Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağını ortaya çıkaracak bilgili ve yetenekli teknik elemanların bulunduğuna inanılmaktadır. Erzincan Valiliğince; sivil toplum kuruluşlarınca ve Erzincan ovasındaki Belediye Başkanlıklarınca; depremleri yaşayan görgü tanıkları ile toplantılar yapılarak ve soruşturularak; Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan çok kısa süre önce yer altından bomba gibi patlama sesleri işitildiği; yüzey arazinin deniz gibi dalgalandığı; ağaçların ve binaların yana yatıp yatıp kalktığı; depremler esnasında bazı yerlerde çıkan alevlerin göklere yükseldiği; etrafın nur gibi ışıklandığı; gökyüzünün saatlerce ve günlerce kızıl renge büründüğü; Erzincan ovasında hava çok soğuk olduğu halde; deprem geceleri sabaha kadar havanın çok ısındığı; hava çok ısındığından sabaha karşı paltoların çıkarıldığı ve ovadaki donmuş karların eridiği v.s. gibi konularındaki gerçeklerin tespit edilerek; bu gerçekler Yetkili Makamlara ve ilgili Kuruluşlara, üniversitelerimize ve bilim adamlarına bildirildiği ve bu konulara ilgi gösterildiği takdirde; Erzincan ovasındaki bu çok zengin doğalgaz yatağı çok Ülkemize kısa zamanda kazandırılacaktır.
Bu konudaki gerçeklerin tamamı veya bazıları; Sayın Genel Müdür Birdal ve Sayın Başkan Ay ve Erzincan depremleri yaşayan sokaktan geçen hamal efendiler dahil, binlerce görgü tanığı tarafından bilinmektedir.
Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı varlığı ortaya çıkarılır ise; bu yataktan Ülkemizin ihtiyacından daha çok fazla doğalgaz üretilecek; fazla doğalgaz harice ihraç edilecek; Ülkemizin ve Erzincan’ın kaderi değişecek; Ülkemiz doğalgaz bakımından dışa bağımlılıktan kurtulacak; Sinop ve Akkuyu’da nükleer enerji santralarının yapılmasından vazgeçilecek; doğalgaz ve elektrik fiyatları çok ucuzlayacak ve yüz binlerce insana iş imkanı temin edilecektir.
Bu konulara ilgi göstermek ve yardımcı olmak vatandaşlığın kutsal görevidir. Bu konulara ilgi göstermeyen kimseler kendilerine, yakınlarına, vatandaşlarımıza ve Devletimize en büyük ihaneti yapmış olacaklardır.
Bütün vatandaşlarımızın Erzincan ovası ve civarındaki çok zengin doğal yatağı varlığı konusuna yakın ilgi göstermesine ve yardımcı olmasını dilemekteyim.
Bu konularda benim ve ya başkaları tarafından verilen yalan, yanlış ve uydurma bilgi verenlere şiddetle karşı çıkılmalıdır. Bu yalan, yanlış ve uydurma bilgi verenlerin en ağır şekilde cezalandırılması cihetine gidilmelidir.
Kamuoyuna ve ilgililere önemle duyurulur.
Hüseyin Hüsnü Gürel
İnş. Yük. Müh.(İTÜ-1953)
...:::: Afyon Kocatepe Haber :::: . YURDUMUZDAKİ DOĞAL GAZ80 yaşındaki mühendisin iddiası, Erzincan’daki doğalgaz çıkartılsa ülkemizin kaderi değişir, dışa bağımlılıktan kurtarır, Sinop ve Akkuyu’da nükleer enerji santrallerinin yapılmasından vazgeçilir, doğalgaz ve elektrik fiyatları ucuzlar, yüz binlerce insanımıza iş imkânı temin edilir.
Erzincan ovasında depremler esnasında yer altından bomba gibi patlama sesleri işitilmekte, bazı yerlerden çıkan alevler göklere yükselmekte, etraf nur gibi ışıklanmakta, gökyüzü saatlerce ve günlerce kızıl renge bürünmekte ve deprem geceleri sabaha kadar Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok soğuk hava çok ısınmakta, hava ısındığından sabaha karşı paltolar çıkarılmakta ve ovadaki donmuş karlar erimektedir.
1992 Erzincan depremini yaşayan THY işletme Genel Müdürü Sayın Orhan Birdal çok soğuk havada akşam karları çiğneyerek arkadaşı ile camiye giderken; aniden yüzlerine sıcak havanın vurduğunu; yerdeki karların erimeye başladığını; çok soğuk havada yüzlerine sıcak havanın vurmasına ve yerdeki donmuş karların erimeye başlamasına akıl erdiremediklerini; yarım saat sonra da teravi namazında depremin başladığı konusunda çok ilginç bilgi vermektedir.
Depremler başlamadan yarım saat önce; Erzincan ovasında çok soğuk havada yüzü yakacak şekilde sıcak hava esmesi ve yerdeki karların erimeye başlaması olaylarını; ilk defa Sayın Genel Müdür Birdal keşfetmiştir.
1992 Erzincan depremini yaşayan Şeker Fabrikaları Daire Başkanı Sayın Yük. Elektrik Müh. Yakup Ay, deprem hareketi başlamadan bir saat önce havanın -11,3 Cº çok soğuk olduğunu; bizzat kendisinin ölçtüğünü; depremden 15 dakika önce elektrik buatlarından cızırtı şeklinde sesler işittiklerini; rüzgar esmediği halde; buatlardan sesler işitilmesinin hangi sebepten ileri geldiğini anlayamadıkları konusunda fevkalade önemli bilgiler vermektedir.
Erzincan ovasında deprem başlamadan 15 dakika önce elektrik buatlarından ses işitilmesini; ilk defa Sayın Başkan Yakup Ay keşfetmiştir.
Bu fevkalade önemli bu keşifler ile Sayın Genel Müdür Birdal ile Sayın Başkan Ay’ın isimleri tarihe altın harfler ile yazılacaktır.
1992 Depreminde Erzincan ovasında -11,3 Cº olan çok soğuk havanın; sabaha kadar en az 30 Cº artarak hava en az 20 Cº sıcaklığa çıkmıştır.
Depremler esnasında Erzincan ovasında faylardan çıkan yeraltı suları; artezyen ve sondaj suları ısınmadığına ve sıcak sular akmadığına göre; yeraltından çok büyük sıcaklığın çıkmadığı anlaşılmaktadır.
Depremler esnasında Erzincan ovasında trilyonlarca m3 çok soğuk havayı ısıtan ve ovadaki karları eriten ısı enerjisinin gökte doğalgazın alev ile yanmasından ileri geldiği; kesin şekilde belli olmaktadır.
1045 depremi
965 sene önce 1045 Erzincan depreminde doğalgazın gökte alevle yanması ile güneşin ve ayın renginin kan rengine boyanmıştır.
Hiçbir ulaşım ve iletişim imkanı olmadığı 1045 tarihlerinde Erzincan’da deveye binilerek ve deve sırtında günlerce gidilerek; bu deprem bilgileri Urfa’daki METEOS’a ulaştırılmıştır.METEOS; bu deprem bilgilerini ; VEKAİ-NAME’sinin 81. ve 82. sayfalarına yazmış ve bilim dünyasına ışık tutmuştur.
965 sene önce Erzincan da meydana gelen deprem bilgileri bilindiği halde; 1939 ve 1992 gibi günümüzde Erzincan’da meydana gelen depremler esnasında gökyüzünün kızıl renge büründüğü; akşam hava çok soğuk olduğu halde; sabaha kadar havanın ısındığını ve ovadaki karların eridiği ve bu olayların sebebi konusundaki bilgiler; Yetkili Makamlar, İlgili Kurumular, Üniversitelerimizce ve Bilim Adamlarınca henüz bilinmemektedir.
Erzincan ovasında her deprem gecesi ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacından çok fazla doğalgaz yandı Erzincan ovasında depremler esnasında gökte doğalgazın alevle yanması ile trilyonlarca m3 çok soğuk havanın ısınması ve ovadaki donmuş karların erimesi için; gerekli ısı enerji miktarını çeşitli kabuller ve yöntemler ile hesaplamak mümkündür. Bu hesaplar yapıldığında; her deprem gecesi Erzincan ovasında Ülkemizin yıllık doğalgaz ihtiyacı olan 20 milyar m3 doğalgaz miktarından kat kat daha fazla doğalgaz yandığı hesap ile bulunmaktadır.
Erzincan ovasında bulutların çok üstünde gökte yüz milyonlarca ve milyarlarca soba yakıldığında; ovadaki karları eritemeyeceğini düşünmek ile her deprem gecesi bu ovada çok muazzam miktarda doğalgazın yandığını kabaca hesap etmek mümkündür.
Milyonlarca seneden beri Erzincan ovasında on binlerce defa deprem meydana gelmiştir. Her depremde; gökte muazzam miktarda doğalgaz yandığı halde; bu doğalgaz bitip tükenmemiştir. Doğa; Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağı varlığını açık ve belirgin şekilde ortaya koymaktadır.
Doğalgaz depremle çıkıyor
İran ve Azerbaycan’da faylardan çıkan doğalgaz yüz binlerce sene alevle yanmıştır.
Arabistan platosu Anadolu’yu muazzam kuvvetler ile itmekte ve Anadolu her yıl Yunanistan’a 2,5 cm yaklaşmaktadır. Arabistan platosunun bu itmesi ile Erzincan ovası her yıl 1-2 cm daralmakta ve bu ovadan geçen karşılıklı fay yüzeyleri birbirlerini zorlayarak itmektedir. Zaman ile bu itmeğe dayanamayan fay yüzeyleri depremlerden 1-2 gün gibi kısa süre önce çatlamağa başlamaktadır. Çatlayan bu fay yüzeyleri 1-2 gün gibi kısa zaman içinde kırılarak depremler meydana gelmektedir.
Deprem başlamadan 1-2 gün gibi kısa süre önce ve depremler esnasında bu çatlaklardan yükselen doğalgaz; yer altında; yer üstünde ve özellikle gökte muazzam miktarda alev ile yanmaktadır.
Deprem olayı olup bittikten sonra; Arabistan platosu Erzincan ovasını zorlayarak itmesi devam ettiğinden; açılan bu çatlaklar ve faylar vana gibi kapanmakta ve doğalgazın dışarıya çıkmasına izin verilmemektedir.
Erzincan ovasında 50-60-100 sene gibi uzun zaman sonra meydana gelecek yeni deprem tarihine kadar; doğalgazın dışarıya çıkmasına izin verilmediğinden; bu doğalgaz yatağı zenginliğini; çok mükemmel şekilde muhafaza etmektedir.
Petrol ve doğalgaz için sondaj yapılmadı M.T.A’nın 1/500 000 ölçekli Erzurum Jeolojik haritasında; Erzincan ovası ve civarındaki trias, jura, kretesa, eosen ve miosen gibi petrol teşekkülüne uygun katmanlar ile Diyarbakır’ın Hazro ilçesi civarındaki katmanların benzer jeolojik yapıda olduğu görülmektedir. Hazro civarında petrol ve doğalgaz aramak için 14 sondaj yapıldığı halde; Erzincan ovası ve civarında hiçbir petrol ve doğalgaz arama sondajı yapılmamıştır.
Erzincan ovasında fayların içindeki mağmatik yapılı zeminlerin çatlaklarında sıcak su aramak gayesi ile bu ovada 4 derin sondaj yapılmıştır. Bu mağmatik yapılı zemin çatlaklarından petrol ve doğalgaz bulunması mümkün değildir.
Erzincan ovasında çok zengin doğalgaz yatağının varlığını doğa kesin şekilde ortaya konmuştur. Bu nedenle bu ovada doğalgaz varlığı aranmayacaktır. Bu ovada yalnız doğalgaz yatağının nerelere kadar devam ettiğinin ve bu doğalgaz yatağının derinliğini tespit etmek için; sondajların yapılması gerektir.
Doğalgaz varlığını TPAO ve TUBİTAK kabul ediyor
TPAO Genel Müdürlüğüne 1998 senesinden beri ve TUBİTAK Başkanlığı’na da 2008 senesinden beri; çeşitli tarihlerde tarafımdan dilekçeler, raporlar ve yazılı belgeler sunularak; Erzincan ovasında doğa tarafından ortaya konulan bu çok zengin doğalgaz için gerekli incelemenin ve soruşturmaların yapılması ve depremleri yaşayan görgü tanıkları ile görüşülerek; bu doğalgaz yatağının bir an önce Ülkemize kazandırılması istenilmiştir.
Bu konuda tarafımdan sunulan bütün dilekçeler, raporlar, yazılı belgeler ile tarafıma verilmiş olan cevabi yazıların tamamı internette www.http://milliservet.blogspot.com WEB. sitesinde yayınlanarak; Kamuoyuna duyurular yapılmıştır.
1- TPAO Genel Müdürlüğü’nce Erzincan ovasında depremler esnasında yer altında bomba gibi patlamalar; bazı yerlerden çıkan alevlenmeler; nur gibi ışıklanmalar; gökyüzünün kızıl renge bürünmesi; deprem geceleri çok soğuk havanın ısınması; ovadaki karların erimesi gibi olayların; depremlerde enerjinin açığa çıkması ve gökte alev küresi; alev topları; (ufolar) vs. gibi olaylardan ileri geldiği; bu olayların petrol ve doğalgaz ile hiçbir ilgisi olmadığı ve Erzincan ovasının oturduğu temelin ofiyolitik melanj olduğu; bu ova altındaki petrol ve doğalgaz çökellerinin erozyon ile aşındığı; bu ovada petrol olsa dahi; ekonomik olmayacağı konusunda cevabi yazılar ile masa başında oturarak kafadan sallama beylik ve gerçek dışı bilgiler verilmiştir.
TPAO Genel Müdürlüğü’ne; etrafı dağlar ile çevrili; üstü çok kalın alüvyon ile örtülü olan Erzincan ovası altındaki petrolü ve doğalgazı oluşturan çökellerin erozyon aşınmasına karşı çok mükemmel şekilde korunduğu; bu sebeple bu çökellerin erozyon ile aşınmasına kabul etmek için çok geri zekalı olmak gerektiğini; Malezya Endonezya’da olduğu gibi; bu ovadan geçen fayların derinlerdeki kısımlarının ve yeraltındaki antiseklinal yapan yükselti yerlerinin içerilerinin tıka basa basınçlı petrol ve doğalgaz ile dolu olduğunu; bu ovada yapılacak sondajlarda petrol ve doğalgazın artezyen yaparak havaya fışkıracağını; bu neden ile çok ekonomik üretim yapılacağı ve petrol ile doğalgazın alev topları, alev küreleri ve ufolar ile hiçbir ilgisi olmadığı konusundaki bilimsel bilgiler T.P.A.O Genel Müdürlüğüne arz edilmiştir.
2- TPAO Genel Müdürlüğü’nün 17.06.1998/ 0118-1265 sayılı yazıları ile depremler esnasında Erzincan’da Fırat nehrinden akıp giden asfalt veya ham petrolün araştırılacağı bildirilmiştir. Aradan 11 sene geçtiği halde; bu konuda hiçbir arama yapılmamıştır.
3- TPAO Genel Müdürlüğü’nün 24.10.2008/019229-3690 en son sayılı cevabı yazıları ile; Erzincan ovası ve civarında petrol ve doğalgaz arama çalışmalarının sürdürülmekte olduğu bildirilmiştir. Aradan 1 yıl 6 ay gibi uzun zaman geçtiği halde; bu konuda da henüz hiçbir ciddi arama yapılmamıştır.
Yalnız Maden Mühendisleri Odası Başkanlığı ilgi gösterdi:
Dünyada yalnız Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan çok kısa süre önce; yer altında doğalgaz patlamaları ve meydana gelen canavarlar kudretindeki sıvılaşma olayları ile; kıyametler koparcasına çok korkunç afetlerin meydana geldiği; deprem hareketleri başlamadan önce; yeraltından doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu korkunç afetlerin; deprem olayı ile ilgisi olmadığı; doğalgaz patlamaları ve deprem olaylarının birbirinden farklı ve başka başka olaylar olduğu; depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu korkunç afetlerin çeşitli teknik önlemler ile; az masrafla ve kolayca önlenebileceği konularında tarafımdan 10.10.2008 tarihli RAPOR düzenlenmiştir. Ve bu RAPOR ekindeki 32 adet yazılı belge ile; bu konulardaki bütün gerçekler; açık ve belirgin şekilde; ortaya konulmuştur.
Bu RAPOR ve 32 yazılı belge; 10.10.208 tarihli dilekçeler ile; Yetkili Makamlara ve İlgili Kurumlara sunularak; Ülkemiz için fevkalade önemli olan bu konulara ilgi gösterilmesi ve yardım edilmesi istenilmiştir.
1) TBMM Dilekçe Komisyonu Başkanlığının 05.11.2008/2396 nolu kararı ile; 10.10.2008 tarihli dilekçe ve ekinin tüm kurumlara gönderilmiş olduğundan; başka işlem yapılmayacağı; tarafıma bildirilmiştir.
2) Bu konuda yalnız Maden Mühendisleri Odası Başkanlığınca ilgi gösterilmiştir.
Maden Mühendisleri Odası Başkanlığının 27.10.2008/1807 sayılı yazıları ile; 10.10.2008 tarihli RAPOR’un ve 32 ekinin; kurulan komisyonca incelendiği; bu konuda Enerji Bakanlığı bünyesindeki ilgili tüm kurumların görev ve sorumluluğu bulunduğu; bu konuda Maden Mühendisleri Odası Başkanlığınca; her türlü desteğin verileceği bildirilmiştir.
Bu Oda Başkanlığının bu örnek tutumu ile vatanseverliği ve Yüceliği sergilenmiştir.
Bu Yüce Başkanlığa; teşekkürlerimle saygı ve şükranlarımı arz ederim.
3) Maden Mühendisleri Odası Başkanlığı dışında kalan diğer bütün İlgili Kurumlar; hiçbir ciddi inceleme, soruşturma ve araştırma yapmadan ve görgü tanıkları ile görüşmeden ve bu konudaki yazılı tarihi belgeler önemsenmeden; masa başlarında; kafadan sallama beylik ve gerçek dışı ifadeler ile; Ülkemiz için fevkalade önemli olan bu konular; dışlanmıştır.
TPAO – TUBİTAK Yazışması:
Tubitak Başkanlığına sunulan 01.12.2008/14325 sayılı dilekçe ile; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa süre önce; yer altında doğalgaz patlamaları ile; kıyametler koparcasına korkunç afetlerin meydana geldiği ve Erzincan ovasında çok zengin doğal-gaz yatağı varlığı konusunda tarafımdan düzenlenen ve daha evvelce sunulmuş olan 10.10.2008 tarihli RAPOR’un Tübitak’ça teşkil edilecek “Yetkin Kurul” tarafından bütün belge ve ekleri ile incelenmesi; benim de bu heyete mutlaka davet olunarak; görüşlerimin alınması, Tubitak’ça görevlendirilecek uzman-teknik personel tarafından mahallinde; soruşturma ve araştırma yapılması ve görgü tanıkları ile görüşülmesi talep edilmiştir.
Tübitak’ça bu RAPOR ve 32 ekinin incelenmesi için; Sayın Prof. Dr. Ersin Bozkurt (ODTÜ) görevlendirilmiştir.
Sayın Prof. Bozkurt; ODTÜ’deki Makamlarında tarafımdan 2 defa telefonla arayarak; 80 yaşında olduğumu; hiçbir maddi ve manevi menfaat beklemediğimi; Ülkemize faydalı olmak istediğimi; sunmuş olduğum 01.12.2008 tarihli dilekçede talep ettiğim gibi; bu konulardaki görüşlerimi açıklamak için; mutlaka görüşmek istediğim arz edilmiştir. Sayın Prof. Bozkurt 2 defa telefon numaramı alındığı halde; bu görüşme yapılmamıştır.
Tubitak’ça inşaat, jeoloji, deprem, doğalgaz ve petrol gibi konularda bilgili bilim adamları ile “Yetkin Kurul” teşkil edilmediğinden; mahallinde soruşturma ve araştırma yapılmadığından; bu konuları yaşayarak bilen görgü tanıkları ile ve benimle de görüşülmediğinden ve bu konuda sunulmuş olan 32 yazılı belgeye önem verilmediğinden bu konudaki gerçekler Sayın Prof. Bozkurt tarafından kavranamamış ve öğrenilememiştir..
Sayın Prof. Bozkurt; yer altında doğalgaz patlamasından ileri gelen korkunç afetler ve Erzincan Ovasındaki doğalgaz konuları ile hiçbir ilgisi olmayan görüş ve öneriler bildirerek; Ülkemiz için fevkalade olan bu konular dışlanmıştır.
TPAO Genel Müdürlüğü nün masa başında oturarak kafadan sallama beylik ve gerçek dışı bilgileri; Tubitak Başkanlığınca aynen kabul edilmiştir.
TPAO Genel Müdürlüğü’nce Erzincan ovasında doğalgaz yatağı konusunun değerlendirmesi halinde;Tubitak (MAM) tarafından bu konuda katkı koyabileceği; Tubitak’ın 29.03.2010/1901 sayılı yazıları ile; tarafıma bildirilmiştir.
TÜBİTAK BAŞKANLIĞINCA MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİNDE VE OVASINDA YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMALARI İLE MEYDANA GELEN KORKUNÇ AFETLER KONUSU KÖKTEN DIŞLANMIŞTIR.
Tubitak’ın 29.03.2010/1901 sayılı cevabi yazılarından anlaşılacağı gibi; Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan önce yer altında doğalgaz patlamalarından ileri gelen korkunç afetler konusuna hiçbir ilgi gösterilmemiş ve Ülkemiz için fevkalade önemli olan bu konu kökten dışlanmıştır.
Ülkemizin en büyük bilim Kurumu olan Tubitak’ça; Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında doğalgaz patlamalarından ileri gelen kıyametler koparcasına korkunç afetler konusunun; kökten dışlanmasının sebebini anlamak ve akıl erdirmek mümkün değildir.
ERZİNCAN OVASINDAKİ DOĞALGAZ YATAĞI ORTAYA ÇIKARILDIĞI TAKDİRDE MERSİN AKKUYU’DA VE SİNOPTA NÜKLEER SANTRAL YAPILMALARINDAN VAZGEÇİLECEKTİR.
Ülkemizin elektrik enerjisinin karşılanması için Sinop ve Mersin Akkuyu’da milyonlarca USA doları gibi çok büyük masrafla ile nükleer santralarının yapılması cihetine gidilmektedir.
Doğaya ve insan yaşamına çok büyük zarar vereceği sebebi ile nükleer santrallerin yapılmasına; Kamuoyunca çok büyük tepki gösterilmektedir.
Mersin ilinde ve Ülkemizin bir çok yerinde 1939 ve 1992 Erzincan depremlerini yaşayan birçok görgü tanığı insan vardır. Depremler esnasında Erzincan ovasında gökyüzünün kızıl renge büründüğü; hava çok soğuk iken deprem geceleri sabaha kadar havanın ısındığı, hava ısındığından sabah karşı paltoların çıkarıldığı ve ovadaki donmuş karların eridiği konusundaki gerçekleri bu görgü tanıklarından öğrenmek mümkündür.
Mersin ve Sinop Valilikleri; bu illerdeki sivil toplum örgütleri ve bu illerdeki Belediyeler ile vatandaşlarımız; depremler esnasında Erzincan ovasında gökyüzünün kızıl renge büründüğü; deprem gecesi hava çok soğuk iken sabaha kadar havanın ısındığı; hava çok ısındığından sabaha karşı paltoların çıkarıldığı ve ovadaki karların eridiği konularındaki gerçekler öğrenilerek; sebebi araştırıldığında; hem Ülkemiz çok zengin doğalgaz yatağı kazanacak ve hem de Sinop ve Mersin’de yapılacak nükleer enerji santrallerinden vazgeçilecektir.
Mersin Akkuyu’da ve Sinop’ta nükleer santral yapılmasına karşı çıkan vatandaşlarımız bu konuya ilgi göstermesi çok faydalı olacaktır.
Netice ve istek:
Depremler esnasında gökte alev ile yanan doğalgaz ısısı ile Erzincan ovasında deprem geceleri trilyonlarca m3 çok soğuk havanın ısınması ve ovadaki karların erimesi ile; bu ova ve civarında çok zengin doğalgaz yatağının varlığı; doğa tarafından açık ve belirgin şekilde ortaya konulmuştur.
TPAO Genel Müdürlüğü’nün İran, Irak, Azerbaycan, Libya ve Türkmenistan gibi dış ülkelerde; petrol ve doğalgaz konularında; büyük başarılar gösterdiği bilinilmektedir.
TPAO Genel Müdürlüğü ve Tübitak Başkanlığı kadrolarında; Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağını ortaya çıkaracak bilgili ve yetenekli teknik elemanların bulunduğuna inanılmaktadır. Erzincan Valiliğince; sivil toplum kuruluşlarınca ve Erzincan ovasındaki Belediye Başkanlıklarınca; depremleri yaşayan görgü tanıkları ile toplantılar yapılarak ve soruşturularak; Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan çok kısa süre önce yer altından bomba gibi patlama sesleri işitildiği; yüzey arazinin deniz gibi dalgalandığı; ağaçların ve binaların yana yatıp yatıp kalktığı; depremler esnasında bazı yerlerde çıkan alevlerin göklere yükseldiği; etrafın nur gibi ışıklandığı; gökyüzünün saatlerce ve günlerce kızıl renge büründüğü; Erzincan ovasında hava çok soğuk olduğu halde; deprem geceleri sabaha kadar havanın çok ısındığı; hava çok ısındığından sabaha karşı paltoların çıkarıldığı ve ovadaki donmuş karların eridiği v.s. gibi konularındaki gerçeklerin tespit edilerek; bu gerçekler Yetkili Makamlara ve ilgili Kuruluşlara, üniversitelerimize ve bilim adamlarına bildirildiği ve bu konulara ilgi gösterildiği takdirde; Erzincan ovasındaki bu çok zengin doğalgaz yatağı çok Ülkemize kısa zamanda kazandırılacaktır.
Bu konudaki gerçeklerin tamamı veya bazıları; Sayın Genel Müdür Birdal ve Sayın Başkan Ay ve Erzincan depremleri yaşayan sokaktan geçen hamal efendiler dahil, binlerce görgü tanığı tarafından bilinmektedir.
Erzincan ovasındaki çok zengin doğalgaz yatağı varlığı ortaya çıkarılır ise; bu yataktan Ülkemizin ihtiyacından daha çok fazla doğalgaz üretilecek; fazla doğalgaz harice ihraç edilecek; Ülkemizin ve Erzincan’ın kaderi değişecek; Ülkemiz doğalgaz bakımından dışa bağımlılıktan kurtulacak; Sinop ve Akkuyu’da nükleer enerji santralarının yapılmasından vazgeçilecek; doğalgaz ve elektrik fiyatları çok ucuzlayacak ve yüz binlerce insana iş imkanı temin edilecektir.
Bu konulara ilgi göstermek ve yardımcı olmak vatandaşlığın kutsal görevidir. Bu konulara ilgi göstermeyen kimseler kendilerine, yakınlarına, vatandaşlarımıza ve Devletimize en büyük ihaneti yapmış olacaklardır.
Bütün vatandaşlarımızın Erzincan ovası ve civarındaki çok zengin doğal yatağı varlığı konusuna yakın ilgi göstermesine ve yardımcı olmasını dilemekteyim.
Bu konularda benim ve ya başkaları tarafından verilen yalan, yanlış ve uydurma bilgi verenlere şiddetle karşı çıkılmalıdır. Bu yalan, yanlış ve uydurma bilgi verenlerin en ağır şekilde cezalandırılması cihetine gidilmelidir.
Kamuoyuna ve ilgililere önemle duyurulur.
Hüseyin Hüsnü Gürel
İnş. Yük. Müh.(İTÜ-1953)
Kimden: Enis Akdağ (enisakdag@yahoo.com.tr) adına afyonkocatepehaber@yahoogroups.com
Gönderme tarihi: 25 Mayıs 2010 Salı 20:39:15