24 Kasım 2009 Salı

OSMANLI PADİŞAHI II. BEYAZIT YAŞAMIŞ OLSAYDI MARMARA BÖLGESİ İLE ERZİNCAN ŞEHRİNİ VE OVASINI YERALTINDA DOĞALGAZ PATLAMALARI İLE MEYDANA GELEN KORKUNÇ AFETLERDEN KOLAYCA KURTARACAKTI.
Hüseyin Hüsnü GÜREL
İnş. Yük. Müh., İTÜ.1953
Dünya da yalnız Marmara Bölgesi ile Erzincan şehrinde ovasında yeraltında kil tabakaları arasında düdüklü tencerelere benzer ortamlarda suya doygun zeminler ile doğalgaz yan yana ve beraberce bir arada bulunmaktadır. Bu yer altı tencereleri; suya doygun zeminlerin devam ettiği her yere ve yüzlerce Km. gibi çok uzaklara kadar ulaşabilmekte ve çok geniş alanları kapsayabilmektedir.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan çok kısa süre önce, yer altı düdüklü tencerelere benzer kapalı ortamlarda doğalgaz patlamaları ve meydana gelen sıvılaşma olayları ile; suya doygun zeminlerin bulunduğu her yerde korkunç afetlerin meydana geldiği; Marmara denizinde doğalgaz patlamasıyla suların havaya savrulduğu; meydana gelen Tsanami yüksek deniz dalgalarıyla Marmara denizi kıyılarında birçok yerlerin sular altında kalarak; bu yerlerde kıyametler koparcasına korkunç afetlerin yaşandığı; deprem hareketleri başlamadan önce yeraltında doğalgaz patlamaları ile meydana gelen bu afetlerin; deprem olayıyla ilgisi olmadığı; doğalgaz patlaması ve deprem olaylarının birbirinden farklı ve başka başka olaylar olduğu; 1509 depreminde olduğu gibi İstanbul’un sahil boyundaki ve Galata surlarını aşacak ölçüde Tsanami deniz yüksek dalgaları meydana gelmesi halinde; Marmara denizi kıyısında yüz binlerce can ve trilyonlarca ABD doları gibi çok büyük mal kayıpları verilerek; Ülkemizin vefat edercesine felç olacağı konularında internette yayınlanan
http://www.milliservet.blogspot.com Web sitesinde yazılı belgeler ışığında bilimel bilgiler verilmiştir. Bu konularda Devlet Yetkili Makamları ve Kurumlarına sunulan 10.10.2008 tarihli dilekçeler ile bu konulara ilgi gösterilmesi istenilmiştir.
Bir yıldan fazla süre geçtiği halde; bu konularda hiçbir inceleme, soruşturma ve arama yapılmadan ve bu konuları yaşayan görgü tanıkları ile görüşülmeden masa başında oturarak verilen beylik ifadeler ve gerçek dışı cevabi yazılar ile; bu konunun dışlanması cehetine gidilmiştir.
Ülkemizin en büyük bilgi Kurumu olan Ankara da Türkiye Bilimsel Ve Teknolojik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Başkanlığına sunulan 1.12.2008/14325 sayılı dilekçe ile; daha evvelce sunulmuş olan 10.10.2008 tarihli RAPOR ile eklerinin; teşkil edilecek Yetkin Kurul tarafından incelenmesi, gerekli soruşturma ve araştırmanın yapılması ve depremleri yaşayan görgü tanıkları ile görüşülerek; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinin ve ovasının yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu korkunç afetlerden biran önce kurtarılması için; Devlet Yetkili Makamları ve Kurumları nezdinde de; Tübitak öncülüğünde gerekli faaliyetin başlatılması talebi yapılmıştır.
Tübitak’ın değerli bilim adamları tarafından; bu konuda incelemeye başlamış olduğu takdir ve memnuniyetle öğrenilmiştir. Bu değerli bilim adamaları, Marmara Bölgesi ile Erzincan şehri ile ovasında yer altında doğal gaz patlamalarından ileri gelen korkunç afetlerden kurtarmak için gerekli şerefli görevi yerine getireceklerine inanılmaktadır.
İnternette yayınlanan bu Web sitesinde depremleri önlemek mümkün olmadığı halde; alınacak çeşitli teknik önlemler ile; yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen bu korkunç afetlerden kurtulmanın mümkün olduğu; bu tarihten 500 yıl önce Yavuz Sultan Selim’in babası II.BEYAZIT ; 1509 depreminde İstanbul’un muhtelif yerlerine 400 kuyu kazdırdığı; bu kuyular ile yer altı düdüklü tenceresine 400 delik açıldığı; bu kuyular denge bacası görevi yaparak yeraltında doğalgaz patlamalarından ileri gelen sarsıntılardan İstanbul’u kurtarmış olduğu konusunda bilgiler verilmiştir.

Bu kuyular ile depremlerin ve deprem sarsıntılarının önlenmesi mümkün değildir.
Yüce Osmanlı Padişahı II. BEYAZIT yaşamış olsaydı; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında suya doygun zeminlere ulaşacak şekilde geniş çaplı, 10-20-30-50-100 m. gibi az derinliklerde kuyular kazdırarak; bu yerleri bu korkunç afetlerden az masrafla ve kolayca kurtarmış olacaktı.
1- 326 ve 1894 yılları arasındaki 1528 yılda Marmara bölgesinde meydana gelen 19 depremden ; 9 depremde Marmara denizinde Tsanami yüksek deniz dalgaları meydana gelmiş ve birçok yer sular altında kalmıştır.
2- İstanbul da Boğaz da yeraltı tüp geçiti inşaası esnasında; bu tüp geçitinin çıkış yerindeki Eski Bizans Yenikapı limanın da 15 geminin kıyıya sürüklenerek; yan yana ve üst üste aynı zamanda battığı tespit edilmiştir. Bilim adamlarınca ve Üniversitelerimizince bu 15 geminin Marmara denizinde meydana gelen Tsanami yüksek deniz dalgalrı sebebi ile battığı bilimsel olarak belirlenmiştir. Bu bilimsel beleirlenme ile; Marmara Denizinde tsunami yüksek deniz dalgalarının meydana geldiği konusunda verilen tarihi bilgiler doğrulanmıştır.

Yenikapıdaki bu tüp geçiti çıkış yeri 4.5 m. yükseltilerek ve otomatik açılır kapılar yapılarak Tsunami tehlikesine karşı gerekli önlem alınmıştır. Takriben 900 Km. uzunluğunda kıyısı olan Marmara Denizi’nde yalnız Yenikapıdaki tüp geçitinin çıkış yerindeki çok ufak bir bölümde Tsunami yüksek deniz dalgalarına karşı önlem alınmıştır.
3- Sıvılaşma olayları ile açılan çatlaklar ve kılcal çatlaklar ile; bu zeminler çok mükemmel şekilde esneme özelliği kazanmaktadır. Zeminlerin esnemesi ile oluşan hareketleri 50 m. gibi kısa mesafelerde çok zayıflamaktadır.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında yeraltında doğalgaz patlamaları ve sıvılaşma olayları önlendiği taktirde; faylarda meydana gelen deprem hareketleri esneyen zeminlere ulaşınca; bu zeminlerin çok mükemmel şekilde esnemesi ile bu deprem hareketleri çok zayıflayacak ve faylardan 50 m. gibi uzak yerlerde hiçbir hasar olmayacak ve bu yerler deprem bakımından en emniyetli yerler olacaktır. Bu yerlere çok katlı ve yüksek inşaatlar emniyetle yapılabilecektir. Bu halde; Eski Erzincan şehirlerinde deprem harabesi olarak terk edilen bütün yerler de deprem bakımından en emniyetli yerler olacaktır.
Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında deprem hareketleri başlamadan kısa süre önce; yeraltından bomba gibi patlama ve uğultulu gürültülü seslerin işitildiği; yüzey arazinin deniz gibi dalgalandığı; ağaçların, binaların ve tesislerin yana yatıp yatıp kalktığı konusundaki gerçekleri sokaktan geçen boş adamlar dahil; bütün görgü tanıkları tarafından bilinildiği halde; bu konudaki gerçekler Devlet Yetkili Makamları ve Kurumlarınca, Üniversitelerimizince ve bilim adamlarınca bilinilmemektedir.
Depremleri yaşayan görgü tanıkları tarafından; bu konudaki gerçekler; Valiliklere, Belediye Başkanlıklarına Devlet Yetkili Makamlarına ve Kurumlarına, Üniversitelerimize, bilim adamlarına ve özellikle Ankara da Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu Başkanlığı ile Bayındırlık Bakanlığına bildirildiği taktirde; Marmara bölgesi ile Erzincan şehrinde ve ovasında doğalgaz patlamalarından ileri gelen korkunç afetlerden en kısa zamanda kurtulmak mümkün olacaktır.Bu konularda verilen yanlış ve hatalı bilgilere karşı çıkılmalı ve bu yanlış bilgileri veren kimseler şiddetle cezalandırılmalıdır.
Bu konulardaki gerçekleri ortaya dökmeyen ve bu gerçekleri gizleyen kimseler ile bu konularda verilen yanlış bilgilere karşı çıkmayan kimseler kendilerine, yakınlarına ve Ülkemize en büyük ihaneti yapmaktadırlar.
Bu konulara ilgi gösterilmesi ve çözüm çareleri bulunması; vatandaşlığın kutsal görevidir.
KAMUOYUNA ÖNEMLE DUYURULUR

Hiç yorum yok: